Vatandaşın sıfır otomobil alma hayali hükümetin yaptığı son ÖTV zammı ile bitti. Şöyle düşünün; Almanca anlamı 'halkın arabası' olan Volkswagen'in Passat modelinin ücreti 319 bin TL'den 360 bin TL'ye çıkınca otomobil halktan biraz daha uzaklaştı. Bazı sıfır otomobillerin ücretlerinde cüzi indirimler olsa da sıfır otomobil düşünen artık hemen hemen yok gibi.

Sözcü Gazetesi yazarı Nedim Türkmen ise bugünkü köşesinde devletin yaptığı vergi zammının Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Anayasadaki 'mülkiyet edinme hakkının' devlet tarafından ihlal edildiğini savunan Türkmen yazısında ,"Vergiler yasal dahi olsa temel hak ve özgürlükleri zedeleyemez. Anayasa Mahkemesi, mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ‘ölçülülük' ilkesini gözetiyor. Oysa ÖTV'ye yapılan fahiş zamlar kişinin otomobilden faydalanma hakkını engellemektedir." ifadesini kullandı.

2002 yılından 2020 Temmuz ayına kadar devletin araç sahiplerinden elde ettiği toplam vergi tutarı, 715 milyar 735 milyon liraya ulaştı. ÖTV’nin aşırı zamlanması kararını yorumlayan bazı hukukçular, bunun vatandaşın otomobil edinme hakkını engellediğini yani doğrudan mülkiyet edinme hakkına yapılan bir müdahale olduğunu savundu.


'AŞIRI ÖTV ARTIŞI DENGELİ OLMAYAN BİR MÜDAHALEDİR'


Avukat Cenk Söbe, “Anayasamızın 73.maddesine göre vergiler kanunla konur ancak alt ve üst sınırı Cumhurbaşkanı tarafından belirlenir. Aynı maddede ‘Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır’ hükmü yer almaktadır. Yine anayasamızın 35.maddesine göre mülkiyet hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Bu haliyle bu iki maddeye birlikte değerlendirdiğimizde devlet vergi koyarken adaletli ve dengeli davranmak zorundadır ve anayasal bir hak olan mülkiyet hakkına da zarar vermemelidir. Bu açıdan değerlendirdiğinde aşırı ÖTV artışlarının anayasal bir hak olan mülkiyet hakkına ‘ölçülü ve dengeli’ olmayan bir müdahale getirdiğini söyleyebiliriz.” diyor.

[custom_content title="ANAYASA NE DİYOR? " desc="Anayasa Mahkemesi 2016/19 sayılı kararında mülkiyet hakkını şöyle açıklıyor: Anayasa’nın mülkiyet hakkını güvenceye alan 35. maddesine göre, herkes mülkiyet hakkına sahiptir. Bu hak, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir ve kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. Mülkiyet hakkı başkasına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, kişinin, bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanma biçimini değiştirme, harcama ve tüketme yetkilerini kapsar. 35. maddeye göre, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla sınırlanabilir."]

ÖTV ZAMLARINA NASIL İTİRAZ EDİLİR?


Avukat Kevser Yıldırım’da CBK’nın Anayasa’ya aykırı olması durumunda vatandaşın yapması gerekenleri Sözcü’ye anlattı. Yıldırım, “Bu tip durumlarda iptal sürecine ilişkin yetkisi olan kişiler açıkça belirtilmiş olup, bu görev onların üzerindedir. Buna göre; CBK’ların ‘iptal davası’ şeklindeki yargısal denetimi ancak belli usullerde ve sınırlı kişilerin (AY md. 150) başvurusu ile mümkün olmaktadır" diyor.

ÖTV zammı ile ilgili siyasi partilerin de devreye girebileceğini söyleyen Yıldırım, "Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.’ Mevcut düzenlemeye göre, bireylerin menfaatlerini zedeleyen kararname şeklindeki düzenleyici işlemleri iptal davası şeklinde Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabilme hakları yoktur şeklindedir. Burada partilere görev düşmekte olduğu görülmektedir. Biz, hukukçular olarak ise herhangi bir CBK'nin hukuka aykırılığı iddiası bulunması halinde gerekli yetkililerin en azından başvuruda bulunmalarını beklemekteyiz” şeklinde konuştu.

[old_news_related_template title="ÖTV artışı mülkiyet hakkına müdahaledir" desc="" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2020/09/02/iecrop/nedim-turkmen_16_9_1599012602.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/nedim-turkmen/otv-artisi-mulkiyet-hakkina-mudahaledir-6018320/"]

“VATANDAŞIN CEBİNİ YAKAN BİR KARAR”


Uzman Hukukçu Avukat Emin Özkurt, konu ile ilgili, “Ülkemizde satılan araçlara ilişkin uygulanacak olan ÖTV oranını belirleyen ilgili kanunun yakın tarihimizde uğradığı değişikliklere baktığımız zaman 2002 yılında motor hacmine göre yüzde 27 ile yüzde 50 arasında değişen bir vergi oranı yükümlülüğü bulunmaktaydı. Yapılan son değişikliğe baktığımız zaman ise bu oranın yüzde 45 ile yüzde 220 arasında belirlendiğini görmekteyiz. Son yapılan değişikliğin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından korunması amaçlanan ‘mülkiyet’ hakkı yönünden değerlendirmek gerekirse, vatandaşların bu artıştan olumsuz etkilenmediğini söylemek gerçeklikten uzak bir yaklaşım olacaktır. Ne yazık ki bu karar vatandaşın cebini yakan bir karar olmuştur” ifadelerini kullandı.

“Bilindiği üzere, yasama organı tarafından yapılan kanunlar anayasa mahkemesi tarafından uygunluk denetimi yapılana kadar kanunilik ilkesi gereğince anayasaya uygun kabul edilmektedir” diyen Özkurt, şöyle devam etti:

“MÜLKİYET HAKKININ İHLALİ OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ”


Anayasa Mahkemesi, devletin vergi koyma, kaldırma ve/veya değiştirme yetkisini egemenlik gücüne dayandırması sebebiyle burada devlete geniş bir yetki alanı tanımladığını görmekteyiz. Bu sebeple, son yapılan ÖTV oranının artışı değişikliğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın Anayasa Mahkemesi gündemine alınması durumunda burada bir mülkiyet hakkının ihlali yönünden değerlendirme yapılmayacağı kanaatini taşımaktayım. Ancak unutulmamalıdır ki; ileride veya geçmişte yapılan farklı itirazların Anayasa Mahkemesi tarafından reddedilmesi bu kanunların hukuka uygun olduğuna ancak adil olduğunu göstermemektedir.

DOÇ. DR. BATI: İKİ YOLU VAR


Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Doç.Dr.Murat Batı da konu hakkında açıklamalarda bulundu.

"Konu yargıda çözülebilir." diyen Batı, "Bunun da iki yolu var. İlk olarak Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptali için yayımı izleyen tarihinden itibaren 60 gün içinde Danıştay’a iptal davası açılabilir. Bu bir idari işlemdir. İptal edilmesi durumunda hukuki sonuçları geçmişe yürür.

İkinci olarak Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru yolu kullanılabilir. Bunun için satın aldığınız otomobil için ödediğiniz ÖTV ve diğer vergiler için Anayasa Mahkemesine gidilebilir. Ancak Anayasa Mahkemesi yolunun kullanabilmesi için iç hukuk yollarının da tüketilmesi gerekmektedir. Yani dava sürecini vergi mahkemesine dava açarak başlatacaksınız." ifadelerini kullandı.

Bir vergi düzenlemesinin “ölçüsüz” olduğundan söz edilebilmesi için kanun koyucunun yaptığı düzenlemenin meşru amacının bulunması ve vergi düzenlemelerinin de (vergi oranlarını artırma gibi) “meşru amaç” ile uyumsuz olması gerektiğini belirten Batı, "Vergi oranlarındaki artış sonucu ortaya çıkan otomobil edinme hakkı gibi hakkın kullanımının engellenmesine yönelik bir azalma ile vergi oranlarının artırılması sonucu beklenen amaç(lar) (vergi geliri artışı vs.) tartıldığında değiştirilen vergi oranlarının hükümetin ne ölçüde lehine/aleyhine sonuç doğurduğu da dikkate alınmalıdır.

Yani bir tür fayda/zarar yöntemi kullanılmalıdır. Örneğin 30 Ağustos tarihinde ÖTV oranlarında yapılan düzenleme sonucunda vergi gelirini artırmak, ithal ürünleri sınırlamak gibi hükümetin belirlediği meşru amaçlardaki değişiklik ile araç tüketiminde meydana gelen değişiklikler tartılmalıdır. Bu bir tarafı olumsuz etkiliyorsa yapılan işlem orantısızdır diyebiliriz." açıklamasında bulundu.