Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla dünyaya yayılan yeni tip corona virusü (SARS-Cov 2) ve yol açtığı hastalık COVID-19 İstanbul'da bir üniversitenin düzenlediği "Coronavirus: Güncel Durum" panelinde ele alındı.

Moderatörlüğünü İAÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Çiğdem Kayacan'ın yaptığı panelde İAÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Özer Akgül ve İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Aygün konuşmacı olarak yer aldı

(FOTO:DHA)


RİSKİ YÜKSEK

Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren İAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Canbolat, salgının koruyucu hekimliğin ne derece önemli bir kavram olduğunu bir kez daha gösterdiğini ifade etti.

Tedavisi olmamasına rağmen virüsle ilgili şu an karanlıkta kalan herhangi bir nokta olmadığına dikkat çeken Canbolat konuşmasında şunları ifade etti:

* SARS-Cov 2, bulaşma riski son derece yüksek, ancak mortalitesi, yani ölüme sebep olma oranı düşük bir virüs türü. Nitekim virüsü dünya gündeminde bu kadar ön sıralara taşıyan olgu da bu oldu.

* Bu noktada virüsten korunma yolları büyük önem taşıyor. Çünkü bu virüsün neden olduğu hastalığın bilinen kesin bir tedavisi bulunmuyor. Yalnızca belirtiler üzerinden tedavi yapılabiliyor.

* Biz de üniversitemizde gerekli tedbirleri almış durumdayız. Virüsle ilgili bilgilendirici afişler hazırlatıp yerleşkede görünen yerlere astırdık. Ayrıca bina girişlerinde ellerin dezenfekte edilmesi için aparatlar koyuyoruz.



PANDEMİK UYARISI

İnsanlığın salgın hastalıkla ilk defa karşılaşmadığını hatırlatan panel moderatörü İAÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Çiğdem Kayacan ise şöyle konuştu:

* Hatırlanacağı üzere 13'üncü yüzyılda veba, 1. Dünya Savaşı'nın sonlarında İspanyol nezlesi, 1960'larda kolera, 2000'li yıllarda SARS, MERS, domuz gribi, kuş gribi gibi salgınlar yüz milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu.

* Corona virus salgınında ise son olarak Çin, virüsün genetik kodunu açıkladı. Bu önemli ve olumlu bir gelişme. Zira bu verinin ışığında aşı ve tedavi çalışmaları hızlanacak. Çünkü virüs pandemik, yani kıtalararası yayılma özelliği gösteriyor.

(FOTO:DHA)


MUTASYON OLASILIĞI

Panelin ilk konuşmacısı olarak kürsüye gelen İAÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Özer Akgül, virüsün stabil olmayan, yani kolayca mutasyona uğrayan bir tür olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi:

* Virüs, 'zarflı' tabir ettiğimiz virüslerden olduğu için el yıkamakla bile canlılığını yitiriyor. Ayrıca havada damlacıklarla asılı kaldığında 2-3 saat içinde canlılığını yitirip hastalık yapabilme yetisini kaybediyor ve fazla uzak mesafelere de gidemiyor.

* Ancak yine de en sık bulaşma yolu, havada asılı kalan damlacıklar ile. SARS'ın mortalitesi yüzde 10 iken coronavirus'unki yüzde 3 ile 3,5 arasında.



BİYOLOJİK SİLAH MI?

Akgül, virüsten korunmanın en etkin yolunun el hijyeni olduğunun altını çizerek "Günlük yaşamda özellikle hasta olduğundan şüphelendiğimiz kişilerle, en az 2 metrelik mesafeyi korumalı, yakın temastan kaçınmalıyız" uyarısında bulundu.

Coronavirus´un bir çeşit biyolojik silah olduğu yönündeki komplo teorilerinin gerçeği yansıtmadığını ifade eden Dr. Akgül sayılara dikkat çekti:

* Yeni coronavirüs, türdeşleri arasında bulaşıcılık durumu en yüksek, ancak mortalitesi, yani öldürücülük oranı en düşük tür olarak göze çarpıyor. 2000'lerin başında ortaya çıkan SARS ve MERS gibi virüslerin mortalitesi sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 35 civarındaydı.

* Yeni virüsün oranı ise yüzde 3 ilâ 3,5 arasında. Öldürücülük oranı bu kadar düşük bir biyolojik silah olmaz. Virüsle ilgili komplo teorileri virüsten daha bulaşıcı halde şu an.

İSİM KARMAŞASI

İkinci olarak söz alan İstanbul Üniversitesi (Cerrahpaşa) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Aygün ise corona virüsünden korunmanın en önemli yolunun bilgilenme ve bilinçlendirme çalışmaları olduğunu söyledi.

Hastalık ve virüsle ilgili "isim" karmaşasına da açıklık getiren Aygün, hastalığa neden olan virüsün Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından resmi olarak "SARS-Cov 2" olarak adlandırıldığını, virüsün neden olduğu hastalığın adının ise "Covid-19" olduğunu söyledi.

Virüsün her an Türkiye'de de görülebileceğini, bu nedenle "panik yaratmadan, ancak alarm halinde" hazırlanılması gerektiğini ifade eden Aygün, "Şu ana kadar Çin dahil 62 ülkede, 60 binden fazla vaka tespit edildi ve bunlardan 3 binden fazlası maalesef yaşamını yitirdi. Virüs 30 yaş altını nispeten hafif etkiliyor. 14 yaş altında şu ana kadar ölüm vakası yok. 65 yaş üstü ve kalp, şeker, organ yetmezliği gibi kronik rahatsızlıkları olanlar ise yüksek risk taşıyor" dedi.

ÖNEMLİ 2 EKSİKLİK

Türk insanının virüsle ilgili iki önemli eksiği olduğunun altını çizen Aygün şunları saydı:

* İlki, hafif bulguları önemsememek. Çünkü bu süreçte en hafif bulguyu, ufacık bir ateşi bile önemsemek durumundayız.

* İkinci olarak da enfeksiyon kontrolü kültürümüz son derece zayıf. Bu kültürü yerleştirmemiz gerekir.

* Tedbirler noktasına gelecek olursak, daha önce açıklanan hijyen, hasta olması muhtemel insanlardan uzak durma, elleri yıkamadan yüze göze ve ağza götürme gibi temel tedbirleri titizlikle uygulamak durumundayız.

TEDAVİ VE MASKE

Hastalığın tedavisinin klorakin ve antiviral özellikli ilaçlarla olabileceğini söyleyen Aygün, çok tartışılan maske kullanımına da değinerek "Dünya Sağlık Örgütü, hastalığın çok yoğun görüldüğü ülkeler dışında maske kullanımını gerekli görmüyor. Aksine, belirti görülen, yani hastalık bulgusu bulunan insanların maske takması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. (DHA)