25 YIL ARAYLA İKİ KİTAP VE ‘DEVLETİ ÇIPLAK’ GÖRMEK


Uzak bir ülkede... Belki de bir sokak ötede.

Darmadağın bir evin kirli yatağında genç bir kadın yatıyor.

Kısa hayatından çok daha yaşlı görünen yüzünde uzun kirpikleri, donuk yeşil gözlerinin üzerine devriliyor...

Can çekişen göz kapakları diriliyor. Tavana bakmak dışında mecali yok. Henüz bir yaşına basmamış bebeğinin çığlık çığlığa ağladığını duyuyor. Açlıktan, susuzluktan ölecek yavrucak.

Damarlarında geçen zehir eskiden zevkti. Sonra etini kemiren bir yoksunluk, azap oldu. Serum lastiği sarılı kolunda damarları küçük deliklerle dolu.

5 gün sonra kapıyı açan polisler, aşırı dozdan ölmüş annenin ve bebeğin cesedini buldu.

Her yıl Avrupa’daki 9 bin aşırı doz ölümünden sadece bir örnek... 3 gün sonra utulacak küçük bir gazete haberiydiler...

Kadının yanı başındaki gramlık poşet milyarlarca dolarlık dev uyuşturucu ağının ulaştığı son duraktı. Çok uzun bir yolculukla geliyordu ölüm...

Gazeteci dostum Timur Soykan’ın “Baronlar Savaşı” kitabı bu cümlelerle başlıyor!

Uyanın... Mesele GLADİO...


Soner Yalçın, 7 Haziran 2009’da Hürriyet’te kaleme aldığı yazısında şu cümleleri kuruyordu: “... Behçet Cantürk’ün Anıları kitabımı bitirmiş, okuması için Hasan Yalçın’a vermiştim. Hasan Yalçın gazetecilikte benim ilk öğretmenimdi. Okuduktan sonra, ‘Çetenin işlediği cinayetleri niye kitabın arka sayfalarına sakladın, bence kitaba bu faili meçhul cinayetlerle giriş yap’ dedi. Hiç unutmuyorum, ‘Korkuyorum’ dedim. Devleti çıplak görmüştüm...”

Timur Soykan da ‘devleti çıplak’ görenlerden... İşin sadece iki polis, üç yargı mensubu, beş siyasetçiyle uğraşarak çözülmeyeceğini... Uluslararası uyuşturucu ağının temelinde ‘paradan para kazanan’ ekonomik modelin olduğunu tespit eden ve işlenen cinayetlerin ‘glaido’yla bağını ortaya koyan gazeteci!

Baronlar Savaşı...

İddiaya göre...

İki uyuşturucu baronun yıllar süren çatışması herkesin gözleri önünde oldu! Ben de yaşadım... Gördüm... Yazdım... Tehdit aldım... Devlet hep çıplaktı!

Uyuşturucu baronları... Servetler... Zehir piyasası... Eroin dolu gemiler... Profesyonel tetikçiler... İstanbul’dan Dubai’ye, İran’dan Kanada’ya uzanan suikastlar... Diplomat görünümlü ajanlar... Kirli polisler... Siyasi bağlantılar... Büyük rüşvetler...

1996’da basılmış “Behçet Cantürk’ün Anıları” kitabıyla...

2020’de basılmış ‘Baronlar Savaşı’ kitabını yan yana koyun... İsimleri değiştirin... Hep aynı...

Mesele ‘gladio’... Mesele uyuşturucudan beslenen neoliberalizm!

Usta–çırak 23 yıl arayla öldürüldü


Tarih 4 Kasım 1993...

Başbakan Tansu Çiller, İstanbul’da, Holiday Inn Oteli’nde ellerinde PKK’ya haraç veren iş adamlarının ve sanatçıların listesi olduğunu söyledi... Tesadüf... Sakarya- Hendek- Sapanca üçgeninde başlayan cinayetler, İstanbul ve Ankara’ya uzandı.

Tarih 14 Ocak 1994...

Soner Yalçın’ın “Behçet Cantürk’ün Anıları” kitabından bir bölüm: “... Sekiz kişiydiler... Bağdat Caddesi’ne iki arabayla gelmişlerdi. Kürt iş adamı Behçet Cantürk’ün içinde olduğu 34 HLP 08 plakalı arabanın geldiğini görünce, biri hariç, hepsi otomobillerinden indiler. Üzerlerinde ‘polis’ yazan yelekleri, ellerinde otomatik kısa namlulu makineli silahları ve telsizleri vardı... Behçet Cantürk, yaşamının en büyük hatasını yaptı, kurşun geçirmez, dışarıdan kesinlikle açılamaz otomobilinden indi... Otomobiller, TEM otoyolunu takip ederek Ankara istikametine doğru gidiyorlardı. İki saat sonra daha önce planladıkları yere, Sapanca’nın Kırkpınar Köyü yakınındaki dinlenme tesislerine geldiler. Behçet Cantürk’ü sorgulayıp ifadesini aldılar. Sonra şakağına tek kurşun sıktılar...”



Cinayetler bitmedi...

Örneğin...

Tarih 11 Kasım 1994...

Behçet Cantürk’ün avukatı Medet Serhat ve şoförü, otomobilden açılan çapraz ateş sonucu öldürüldü...

1990’lardan 2020’ye uzandık...

Ne değişti? 25 yıl geçti ve yine yürekli bir gazeteci, Timur Soykan, “Baronlar Savaşı”nı yazdı...

Örneğin...

Uyuşturucu baronu olduğu iddia edilen Orhan Ünğan’ın avukatı Kudbettin Kaya yine iddiaya göre başka bir baron Zindaşti tarafından öldürüldü! Ne kadar benziyor değil mi avukat Medet Serhat cinayetine! 25 yıl geçti ve cinayetler bile aynı!

Tesadüfe bakın... Medet Serhat, Kudbettin Kaya’nın ustasıydı. Onun yanında avukatlık mesleğine başlamıştı. Kaya, tam 23 yıl sonra, 31 Ekim 2017’de ustasıyla aynı şekilde öldürüldü.