Erol Mütercimler, ‘imam hatip’ davasının ilk duruşmasını SÖZCÜ’ye değerlendirdi...


İmam hatip lisesi mezunlarıyla ilgili sözleri nedeniyle hakkında dava açılan yazar Erol Mütercimler hakim karşısına çıktı. Mahkemede, karşı tarafın avukatı “Bakırköy Akıl Hastanesi’ne” sevkini istedi. Mahkeme reddetti. Mütercimler de başlıktaki bu tespiti yaptı.


Dr. Erol Mütercimler... 42 yıl ders verdi... 23 yıl kesintisiz bir şekilde televizyona çıktı... Sayısız makalelere ve kitaplara imza attı... Ergenekon kumpasında 8 yıl 9 ay ceza yedi, beraat etti... Şimdi... Mütercimler’in, “halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçundan 9 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılanmasına 13 Kasım’da başlandı. Mütercimler hakkında suçlama, bir televizyon programındaki imam hatip lisesi mezunlarıyla ilgili sözleri... Dava sonrasında Mütercimler’in evindeyim ve İstanbul 12. Asliye’deki duruşmada neler yaşandığını konuştuk.

Dr. Erol Mütercimler


‘ÖZ DÜŞÜNCELERİM DEĞİLDİ’

Erol Hoca o sözleri nedeniyle üzgündü ama kararlıydı: “Benim yaptığım savunma karşısında büyük bir çaresizlik yaşadılar. Hem basın savcısına verdiğim hem de mahkemede yaptığım savunma son derece içten ve samimi savunmaydı. Dedim ki: ‘Buradaki talihsiz cümle benim öz düşüncem değil! Eğer öz düşüncem olsaydı şu anda karşınızda bedeli ne olursa olsun bunu savunurdum. Ergenekon denilen büyük kumpas davasında bazı televizyon konuşmaları ve makalelerimden dolayı yargılandım. Ancak onları mahkemede sonuna kadar savundum ve sonuçta 8 yıl 9 ay ceza yedim. Öz düşüncelerim olsa burada da savunurdum!’ Bu talihsiz bir cümle için savunma yapmayacağımı da ekledim.”

“LÜTFEN... DAHA NE YAPACAĞIM?

Erol Mütercimler, “Mahkemede, bir kez daha huzurunuzda üzdüğüm insanlardan bir kez daha özür diliyorum’ dedim. Doğal olarak karşı tarafın söyleyecek sözü kalmadı” dedi ve şöyle devam etti: “Konuşmam gece yapıldı. Tepki gelmedi... Gelse düzelteceğim. 30-32 saniye süren konuşmadır o ve 10 dakika sonra da program bitti. Doğal olarak fark etmedim... Sabahında asistanım söyleyince hemen kamuoyuna basın bülteni gönderdim. Özür yazısı kaleme aldım. Medyada yayınlandı... Halk Tv’de de Habertürk’te de okundu açıklamam! Bunun anlamı şu: Orada o talihsiz cümlenin arkasında durmuyorum, özür diliyorum. Kabul ettim! Onlarca başörtülü imam hatipli öğrencim tepki göstermedi. Ben daha ne yapacağım?”

“BU YAPTIĞIN PROVOKASYON”

Duruşmanın olduğu gün iktidara yakın bazı gazetelerin internet sitelerinde, “Erol Mütercimler’e akıl sağlığı şoku” başlıklı haberler yer aldı. Çünkü... Mütercimler’den şikayetçi olan İlim Yayma Cemiyeti’nin avukatı Selçuk Kar, “Sanığın kendi beyanlarından yola çıkarak cezai ehliyetinin olup olmadığı hususunda Bakırköy Devlet Hastanesi’ne sevkinin yapılarak cezai ehliyetinin araştırılmasını talep ediyorum” dedi. Mütercimler, “Bu itibarsızlaştırma” dedi: “Bunun üzerine önce avukatım Vildan Yirmibeşoğlu sonra Ruşen Gültekin seslerini yükselterek ‘Bu yaptığın provokasyondur’ dediler. Hiç cevap vermedi. Ardından da ekonomik durumumun tespitini istedi ve yalan söyleyebileceğimi iddia etti. Ana mesele şuydu: Yargılamanın akışını gördü, özür dilediğim ortada... Baştan itibaren beni itibarsız kılma amacıyla kararlı gelmiş. Teklif yaptıktan sonra savcı ve yargıç bu teklifi reddetti. Ergenekon’da yargılanırken oradaki savcıların yargıçların aklına gelmeyen böyle bir önerinin bu genç avukat tarafından yapılıyor olması üzücü.”

“İmam hatipler Cumhuriyet projesi”


Erol Mütercimler, işin yargı tarafı dışında bir de akademik tarafı olduğunu söyledi: “Benim fikir rehberim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. 25 yıl emek verdiğim biyografisinin de ismi öyledir. Atatürk 1924’te imam hatip mektepleri adıyla bu okulları açtırmıştır. O akşam programda, Müfit Yüksel’in yabancı dilde eğitim yapan, papazların kurduğu okullar olayına bakın. Bu okullar, halife-padişahın kurdurduğu okullar. Cumhuriyet döneminde Atatürk (1924) imam hatip mektepleri kuruyor. Dolayısıyla imam hatipler Cumhuriyet’in projesi...”


“Demokrasi, uygarlık tarihinde kadın tarafından yaratılmıştır”


Dr. Mütercimler, öğretim üyeliği, meslek hayatı ve programcılığı dönemlerinde zaman zaman imam hatiplerle ilgili tartışmalar yapıldığını ifade etti ve şu bilgileri verdi: “1997’den 2018’e kadar 6 ayrı üniversitede öğretim üyeliği (Devrim Tarihi) yaptım. O derslerde konu olarak bu okullar da vardı. O dönemlerde karşıma çıkan yüzlerce imam hatip okulu mezunu öğrenciye de hiçbir zaman bu tür söylemlerde bulunmadım. Bir şikayet, suçlama gelmedi öğrencilerimden. Yıllar boyu ısrarla şunu söyledim: Başını örten bir kadın gerici yobaz olmaz, bir kadın da mini etek-şort giydi diye ilerici devrimci olmaz. Çünkü... Demokrasi, uygarlık tarihinde kadınlar tarafından yaratılabilmiştir. Cumhuriyet erkeklerle kurulmuştur.”

13 Kasım’da ilk duruşma yapıldı.

“Sandıktan ben çıktım, her şeyi yaparım yanlış... Hukuk gerekiyor”


Erol Mütercimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı’nın “Hukuk reformu” açıklamalarını da şu cümlelerle değerlendirdi: “Ekonomik açıdan Türkiye’nin yaşadığı büyük sıkıntının en büyük handikabının hukuk olduğu geç de olsa fark edildi. Umarım ki bu konuda samimidirler, içtendirler ve artık matematik akılla devam etmeye karar vermişlerdir. Çünkü... Aritmetik akıl sayıların üstünlüğüne inanır. ‘Sandıktan ben çıktım, her şeyi yaparım’ demokratik işleyişe uymaz...”

Vildan Yirmibeşoğlu

Erol Mütercimler’in avukatı Vildan Yirmibeşoğlu: Talepleri masum değildi


“... Şikayetçilerden biri, müvekkilimin savunmasını yaparken, ‘ağzımdan istemediğim cümleler çıktı’ kısmını baz alarak, müvekkilimin cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında bir doktor raporu alınmasını istemiştir. Bizler de savunma olarak bu talebin masum bir talep olmadığını, maddi gerçeği ortaya çıkarmaya yaramayacağını, salt müvekkilimi itibar kaybı yaşatmak maksatlı bir talep olduğunu söyledik. Mahkeme de bizi haklı bularak bu talebi reddetmiştir. Olay resmi duruşma zabıtlarına izah ettiğim şekilde yansımasına rağmen, Sabah Gazetesi internet sitesinde sanki müvekkilim hakkında bir doktor raporu alınması için mahkeme tarafından bir karar verilmiş gibi olayı manşete taşımıştır. Bu yapılan gazetecilik değildir ve mesleğin etik kurallarına yakışmamıştır.  Bu konularda gereken yasal süreci de işleteceğiz.