5 Mart 2020... Cumhuriyet yazarı ve OdaTv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve gazeteci Hülya Kılınç tutuklandı... Libya’da şehit düşen MİT mensubu haberle ilgili gözaltına alınmışlardı.

Aynı gün...

5 Mart 2020...

Manisa Jandarma İl Komutanlığı’na saat 12:40’ta ‘isimsiz ihbar mektubu’ gönderilir... Mektupta şu bilgiler yer alır: “... https://odatv4.com/o-haber-nasil-yapildi-05032044.html linkinden bugün Odatv’de yayınlanan O Haber NASIL YAPILDI başlıklı haberin çıktısının bu şikayetime eklenmesini talep ederim. Bahse konu bu haberde gazeteci Hülya Kılınç’ın savcılık ve mahkeme ifadesinin de içeriği mevcuttur. Haberi Barış Terkoğlu’na değil, Barış Pehlivan’a ilettiğini...”

Ayrıntılarını bugün cezaevinde olan OdaTv yazarı Müyesser Yıldız yazdı.

Çarpıcı bilgi ise şu: Üst yazılarda ihbarın tarihi 5 Mart, saati de 12:40 olarak belirtilmişti ya, tutanağın altındaki tarih ve saat ne biliyor musunuz? 3 Mart 2020, saat 20:15... Yani MİT şehidinin haberinin yayınlandığı günün akşamı.

Devam edelim...



20 Eylül 2019...

Aytunç Erkin’le ilgili yani benimle ilgili yine Manisa İl Jandarma’ya ‘isimsiz ihbar mektubu’ gönderilir... Soruşturma, Manisa İl Emniyet Müdürlüğü’nce 12029699-33598-(62307)-2020/5 sayılı, tahkikat evrakı konulu yazının İSİMSİZ bir ihbar mektubuna dayanılarak Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal ettirilmesi ile açıldı. ‘Kamuya hakaret’ ile suçlandığım 20 Eylül 2019 günlü yazımda, yargı camiası içerisinde FETÖ’nün etkin olduğu dönemdeki seçimleri ele alarak, 2014 yılındaki HSK seçimlerinde FETÖ’cü adaylara oy verenlerin rakamsal analizi vardı. Bu analizi de emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok yapmıştı! Yani ben yazımda değil hakaret bir yorum bile yapmamıştım... Buna rağmen... İsimsiz ihbar mektubuyla hakkımda soruşturma başladı... Manisa Savcılığı, İstanbul’a gelen dosya bana ‘ulaşmadığı’ için hakkımda ‘yakalama kararı’ çıkarmak istedi... Neyse ki Manisa 2. Sulh Ceza Mahkemesi talebi reddetti... Ancak... Şüpheli olarak ifade verdim...

Bu iki örneği neden mi verdim?

Ankara Başsavcılığı sordu ama... 


Tarih 14 Mayıs 2019...

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu Savcılığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı’na şu yazıyı gönderir: “... FETÖ/PYD üyesi olduğu yönünde ihbar edilen aşağıda kimlik bilgileri bulunan şahısların bakanlığınız bünyesinde görev yapıp yapmadıkları... Hangi birimde, hangi unvanla çalıştıkları... Kurumunuza bildirdikleri telefon numarası ile şahısların kimlik bilgilerinin bildirilmesi... Ayrıca haklarında bakanlığınızca bu yönde bir idari soruşturma yapılıp yapılmadığı... Şahısların terör örgütü ile bağlantısına dair bilgi ve belge bulunup, bulunmadığı... Varsa ilgili evrakların Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmesi rica olunur...”

Soruşturulan iki isim Çevre Bakanlığı’nda üst düzey iki yönetici... İsimlerini yazmıyorum...

Çünkü... Daha kimsenin ifadesi alınmamış! Ya da alınanamış!

Sadece merak ediyorum:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iki üst düzey yöneticisiyle ilgili başsavcılığa bir yanıt gönderdi mi?

İki üst düzey yöneticinin telefonlarında ByLock mu var?

SORU ŞU: Barış Pehlivan, Aytunç Erkin gibi isimler söz konusu olunca aynı gün harekete geçenler bu konuda ne yaptı?


‘Kıyamet Tohum Deposu’ Gates ve Tarım Bakanlığı


Bir doktor arkadaşım uyardı beni... “Neden, Bill Gates’in Türkiye’deki tarım faaliyetlerini araştırmıyorsun? Microsoft’un kurucusunun Tarım Bakanlığı ile ortak çalışma yapması ilgini çekmiyor mu?”

Haklıydı... Arşive girdim...

Tarih 7 Mayıs 2019... Microsoft’un kurucusu Bill ve Melinda Gates Vakfı ile Dışişleri Bakanlığı arasında “Etki Hızlandırıcı Pilot Uygulama Belgesi” imzalanır... Bu belgeye göre... Tarım Bakanlığı ile Gates Vakfı, ‘tarımsal kalkınma’ için iş birliği yapacaktır...

Çarpıcı bir bilgi de Tarım Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alır.

Tarih 9 Aralık 2018... Bill ve Melinda Gates Vakfı Ortadoğu Temsilcisi Asif Abbas ile vakfın Türkiye Temsilcisi Duygu Ercan, bakanlığı ziyaret etmiştir...

Tarih 10 Mayıs 2020... Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye cevaplaması için soru önergesi verir... Sorular şöyledir:

Bill Gates


- Gates Vakfı’nın Bakanlığınızı ziyaret etme sebebi nedir?

- Söz konusu vakıf ile yapılan bir iş birliği anlaşması varsa detaylarıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirecek misiniz? İş birliği hangi maddeleri kapsamaktadır?

- Gates Vakfı ile Dışişleri Bakanlığı arasında imzalanan Etki Hızlandırıcı Pilot Uygulama Belgesi’nin sizi ilgilendiren kısmı nedir? Vakıf ile Bakanlığınız arasında nasıl bir iş birliği öngörülmüştür?

- Etki Hızlandırıcı Pilot Uygulama Belgesi’nin belirlediği çerçevede “tarımsal kalkınma” konusunda Bakanlığınızca yapılması zorunlu icraatlar nelerdir?

Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli acaba ne yanıt verdi?

Devam edelim...

‘Saklı Seçilmişler’ mi dediniz?


Birkaç köşe yazarı, Milli Gazete ve bazı akademisyenler dışında konuyla ilgilenen yok gibi... Aklıma, Soner Yalçın’ın ‘Saklı Seçilmişler’ kitabı geldi: “Pirincin genetiğiyle kim oynadı? 20’nci yüzyılın en zengini Rockefeller ve bu işlere yeni giren 21’inci yüzyılın en zengini Bill Gates...”

Acaba Tarım Bakanı, Saklı Seçilmişler kitabını okudu mu?

Ya da...

Norveç’te kurulan ‘Tohum ambarı’yla ilgili ayrıntıları merak etti mi?

Arşivde var...

2008 yılının mart ayında, Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen adasında “Svalbard Küresel Tohum Deposu” adı verilen bir ambar kuruldu. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa edilen ambarda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı tohum özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu’na 1100 kilometre uzaklıkta olan buzdağı ambarında bazı dayanıklı tohumlar 1000 yıl kadar bozulmadan kalabilecek. Her türlü nükleer saldırıya, patlamaya ve depreme dayanıklı olan bu tohum deposuna ‘kıyamet tohum deposu’ da deniliyor.

Bir röportaja uzanalım...

Orijinal tohumların kökü kazındı


Amerika’nın ünlü siyaset, ekonomi ve tarih yazarlarından William Engdahl... “Ölüm Tohumları/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar”“Tanrıların Gazabı/Kaybolan Hegemonya” adlı kitapları çok önemli... 21 Nisan 2010’da verdiği bir röportajda “Norveç/Svalbard Küresel Tohum Deposu(nun finansörleri kimler?” sorusuna bakın ne yanıt vermiş:

- Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon dolarlık bir finansmanları var.

- Roma’da kurulan bu örgütün başında Kanadalı Margaret Catley-Carlson bulunuyor. 1998’e dek New York merkezli Nüfus Konseyi’nin de (Population Council) başkanıydı. Bu konsey John D. Rockefeller’ın nüfus popülasyonunu düşürmek amacıyla 1952’de kurduğu, aile planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları yürüten bir konsey.

- Örgütün finansörleri ise; geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika’daki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft’un kurucusu Bill Gates!

- Dünyanın en büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi ABD’li DuPont/Pioneer Hi-Bred!

- 1970’lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla ‘Yeşil Devrim’ diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller!

SONUÇ: William Engdhal’ın yanıt aradığı soru da şu: GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak tarlalardan orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için kutuplarda buzdan bir adada saklıyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ‘zaten var olan’ tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard’a muhtaç kalınacaktır?