Moskova zirvesinde, Türkiye ile Rusya arasındaki İdlib müzakereleri ateşkesle sonuçlandı. Normal şartlarda “Diplomasi kazandı, bölgede silahların susması herkes için iyi bir haber” demek gerekiyor. Neticede Türkiye’nin İdlib’de şehit vermesi hepimizin yüreğini dağlıyordu ve birçok insan “İdlib’de ne işimiz var” diye soruyordu.

Ancak, iktidar Moskova zirvesi öncesinde çıtayı o kadar çok yükseltti, Rusya’ya o kadar çok meydan okudu ki varılan mutabakat için insan “Eee ne oldu şimdi” demeden de edemiyor.

Şimdi sizinle dört harita paylaşacağım. Haritalarda yeşil bölge muhaliflerin, kırmızı bölge Esad’ın kontrol ettiği alanı temsil ediyor.

1) İlk haritamız, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rus lider Vladimir Putin’in Moskova’da da anımsattığı 17 Eylül 2018 tarihine ait. Yani meşhur Soçi Mutabakatı’nın imzalandığı gün, bölgedeki durumun ne olduğunu gösteriyor. Haritada da göreceğiniz üzere Hama kentinin hemen kuzeyinden Halep’e kadar uzanan bir hat var ve bu hat “ateşkes bölgesi” olarak ilan edilmiş. Diğer bir detay da M5 karayolunun durumu. Suriye’nin en stratejik karayolu, o tarihte tamamıyla muhaliflerin kontrolünde.

2) İkinci haritamız 33 şehit verdiğimiz güne, yani 27 Şubat 2020’ye ait. O gün Baylun adlı kasabada, TSK birliğine hava ve topçu saldırısı düzenlenmişti. Haritada, stratejik önemi olan Serakib yeşile boyalı. Yani muhaliflerin elinde.

3) Üçüncü haritamız, aynı bölgenin 6 Mart 2020 günündeki, yani Moskova zirvesinden bir gün sonraki durumunu gösteriyor. Ne yazık ki mutabakat ile ateşkes sınırı haline gelen bu haritada Serakib, dolayısıyla da kentten geçen M5 otoyolu tamamen rejimin elinde. Yani 27 Şubat’tan sonra stratejik bir yer rejimin eline geçmiş. Buna karşın, muhalifler, 27 Şubat’tan sonra güneyde ilerleme kaydederek stratejik Maarrat Al Nu’man’ı alamamış ama batıdan kuşatmayı başarmış.

4) Son haritamız, Moskova mutabakatında belirtilen 12 kilometrelik güvenlik bölgesi. M4 karayolunun Serakib’in iki kilometre batısından başlayıp Ayn Al Hawr’a kadar olan bölümünde 6 kilometre kuzeyde 6 kilometre güneyde oluşacak bu bölgede Türk ve Rus askerleri devriye gezecek. Söz konusu bölgenin yeşile boyalı alanda (muhaliflerin kontrolünde) olduğunu düşünürsek, Rusya’nın Moskova mutabakatıyla Halep’ten Lazkiye’ye oradan Tartus’a uzanan koridoru kullanmaya başlayacağını da görmüş oluyoruz.

KIRIM’I ALAN KATERİNA ŞAHİTLİK ETTİ

Gelelim heykele:

Erdoğan ile Putin’in kameralara poz verdiği salonda, heyetlerin tam arkasında 2. Katerina’nın heykeli duruyor. Sosyal medyada birçok insan Baltacı Mehmet Paşa’yla görüşerek Rus İmparatorluğu’nun büyük yenilgisini engelleyen 1. Katerina’yla karıştırdı ve yanlış yorumlar yaptı.

Halbuki 2. Katerina, Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yaşanan iki büyük savaşta (1768-1774 ve 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşları) Rus Çariçesi olarak ülkeyi yönetiyordu. İlk savaşta Kırım, Osmanlı’dan çıkıp hanlık haline gelmişti. 9 yıl sonra Kırım’ı ilhak eden 2. Katerina, Kırım’ı geri almak isteyen Osmanlı İmparatorluğu’yla girdiği ikinci savaştan da galip çıkmıştı. Kırım’ın kaybıyla ilk defa Müslümanların yaşadığı bir Osmanlı toprağı Hıristiyan bir ülkeye kaybedilmişti.

Moskova zirvesinden önce muhalefet, “33 askerimizi şehit ettiler, bir de ayaklarına mı gideceğiz” diyerek Erdoğan’ın Moskova’ya gitmesini eleştirmişti. O görüşme Ankara’da olsa belki 2. Katerina detayı olmayacaktı.

Bitirirken bir kez daha tekrarlayacağım:

Ateşkes sağlanması diplomasi başarısıydı ama iktidarın savunduğu gibi “Türkiye açısından zafer” değildi.

Zira, Moskova’da ateşkes hattı olarak kabul edilen yeni haritayla, Erdoğan’ın “Şubat sonuna dek Soçi sınırlarına çekilmezlerse bu işi bitiririz” dediği 17 Eylül 2018 haritası tarih olmuştu. Ruslar daha önce giremedikleri M4 karayolunda Halep-Lazkiye arasında devriye gezecekti. Her şeyden önemlisi de Erdoğan’ın mikrofona takılan “Esad’la görüşüldü değil mi” sorusundan da anlayacağımız üzere, Moskova’da her şey 2. Katerina’nın şahitliğinde, Esad canisinin bilgisi dahilinde olmuştu.