“Çok sayın ve değerli hocalarımız merhaba...

Hemen hiçbirinizi ne ismen ne şahsen ne de yüz olarak tanırdık...

Ama mutlaka hastalarınız ve hastane yönetimleri tanırdı.

Bu son salgın felaketi sonrasında sizi artık tanıyoruz.

Hepiniz son derece değerli bilim adamlarısınız.

Mesleğinizde en ön planda yer alan hocalarsınız.

Türkiye bu salgınla boğuşurken siz sayın hocalarımızı her gün ekranlardan ve gazete sayfalarından izledik, izlemeyi sürdürüyoruz.

Çok da iyi oldu.

Toplumu aydınlattınız, yol gösterdiniz, bekleyen tehlikelere karşı uyardınız.

Sizlerden çok şey öğrendik.

★★★

İnsanoğlu elbette ki daha fazla tanınmak ister.

Sizin adınıza çok güzel bir süreçti ve hem ismen, hem de cismen tanınmış oldunuz.

Ancak bazılarınız bu konuda biraz da olsa aşırıya, abartıya kaçtı gibime geliyor.

Bu kısa sitemi sizlere saygı duyan ve haddi olmayarak takdir eden bir vatandaş eleştirisi olarak kabul ediniz.

Dikkat ediyorum, bazılarınız günün çok önemli saatlerini kameralar önünde, canlı yayınlarda geçiriyorsunuz.

Bazen öyle oluyor ki, bir kanaldaki yayın bittikten hemen sonra bir başka kanala koşup toplumu oradan uyarmaya ve bilgilendirmeye çalışıyorsunuz.

★★★

Değerli hocalarım, bu işlerden anlamam ve sizlerin çalışma koşullarını bilemem.

Ancak aklıma şöyle bir husus takılıyor:

Acaba ekranlara çıkmaktan böylesine hoşlanan ve belki de çıkması mutlaka gereken hocaların, hastaları ve görevli oldukları sağlık kuruluşları için bu kadar zaman ayırması mümkün oluyor mu?

★★★

Hem sizler, hem de Bilim Kurulu üyesi olmayan öteki hocalarımız çok büyük ve önemli bir görev üstlendiniz, çok doğru sözler söylediniz.

Ne yapılması veya yapılmaması, salgından nasıl korunmamız gerektiğini sizlerden öğrendik.

Toplumu bilgilendirme ve aydınlatma görevinin tamamı sizin üzerinizde idi.

Ancak ne yazık ki bizim millet bu uyarılara fazla kulak asmıyor, o da ayrı bir konudur!

★★★

Ancak sizlerden yine vatandaş kimliğimle ricam, ekranlara bu kadar fazla çıkmayın.

Toplantılardan, ekranlardan ve gazete sayfalarından arta kalan zamanı hastalarınızın yanında, görevli olduğunuz sağlık kuruluşlarında kullanmaya çalışın.

Topluma ve tıp alemine sanırım bu yolla da yardımcı olmanız mümkündür.

Ekranda gerekli gereksiz sık sık görünmeler zamanla yüzünüzü eskitir, tıp dünyasında kıskançlıklar yaratır ve sözleriniz ister istemez tekrara dönüşünce değerini yitirmeye başlar.

★★★

O canlı yayınlarda bazen sizlere öylesine tuhaf, bilinçsiz sorular soruluyor ki, şaşırıyor ama renk vermemeye çalışıyorsunuz...

Çünkü bazı yetersiz ve niteliksiz program sunucuları orada sizin üzerinizden kendi şovlarını yapma peşinde!

Aman bu oyuna düşmeyin sayın hocalarım.

Benzer olaya Sağlık Bakanı tarafından sık sık düzenlenen basın toplantılarında da tanık oluyoruz.

Genç muhabirler tarafından bazen öyle anlamsız ve yalakalık kokan sorular soruluyor ki!..

★★★

Yine de her birinize teşekkür borçluyuz.

Bu vesile ile sizleri tanımış olduk.  

Sizler görevinizi fazlasıyla yaptınız.

Şimdi bir istirhamım daha olacak...

Üzerinizden oynanmak istenen bir de ‘Siyasi oyunlar’ olduğu kanısındayım.

Bu gibi oyunların bir numaralı kuralı ahaliye sahte ‘Müjdeler (!)’ verilmesini ve panik havasının yatışmasını sağlamaktır...

Salgın hafifledi, bitti bitiyor, biraz dikkatli olursak bu belayı en kısa zamanda savuştururuz masallarını bize bugüne kadar okumadınız, lütfen bundan sonra da okumayın.

Bunu yapmaya niyetli olanlara bilimin gücüyle engel olun.

Salgının çok ciddi boyutlarda olduğunu, açıklanan bazı rakamların palavra olduğunu bilmeyen yok.

Bu işin çözümü yapay pembe tablolar çizip milleti düzmece müjdelerle uyutmak değil, sadece ve sadece akıl ve bilimdir.

Siz Bilim Kurulu üyesi olan ve olmayan bütün hocalarımızın şahsında bütün sağlık çalışanlarımıza saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum sayın hocalarım.

Allah kolaylık versin.”