Sevgili okurlarım, hemen yanı başımızda Türkiye’ye nice zaferler kazandırmış olan bir güreşçimiz var.

Dünya ve olimpiyat şampiyonu Hamza Yerlikaya.

Günümüzde Saray yönetimi tarafından bol maaşlı çeşitli görevlere atanmış durumda.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı.

Saray’ın kadrolu başdanışmanı.

Ayrıca devletten şampiyonluk maaşı alıyor.

AKP eski milletvekili.

★★★

Şimdi kendisiyle ve eğitim formasyonu ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeni bir göreve yine saray tarafından atandı.

Vakıfbank yönetim kurulu üyeliği!

Yine maaşlı bir görev.

Hamza böylece, bilebildiğimiz kadarıyla dördüncü maaşını hak etmiş olacak.

Arkadaşlar bu işte büyük, hem de çok büyük bir yanlışlık var.

Yanlışlığın da ötesinde torpil var.

Şimdi haklı olarak diyeceksiniz ki “Yaa kardeşim öteki atamaların hangisi torpilsiz ki bu olsun!..”

★★★

Şimdi pek çok kesim Hamza’ya şöyle sesleniyor:

“Sakın kabul etme o görevi. Kabul etmediğini bildir ve çekil. Banka yönetim kurulu üyeliğinin senin eğitim alanınla uzaktan yakından ilgisi yoktur...”

Hamza işte bunu yapamaz.

Yaptığı takdirde saray yönetimine bir anlamda karşı çıkmış, başka bir deyişle sarayı karşısına almış olur...

Ve elindeki parasal olanaklarla birlikte forsunu da kaybeder.

Önce Bakan yardımcılığı elinden alınır.

Sonra sarayın başdanışmanlığı görevinden uzaklaştırılır.

Böylece iki önemli göreviyle birlikte iki ayrı maaşı da elinin altından kuş gibi uçup gider.

★★★

Türkiye’de üç adet kamu bankası var.

Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank.

Bunların yönetim kademeleri ve ayrıca yönetim kurulu üyeleri var.

Her birinin yönetim kurulu aslında gerçek bir arpalıktır.

Bazı yandaşlar, eş dost ve torpilliler buralara atanmak için iktidar ve saray nezdinde aracılar kullanır, ricacılar gönderir...

Çünkü yönetim kurulu üyeliği kıyak iştir.

Bugün itibariyle ayda ortalama 15 bin lira dolaylarında maaşı vardır.

Emirlerine ayrıca son model makam araçları, sekreterler ve idari bürolar verilir.

Bankayı kendi özel ofisleri ve siyasi karargâh olarak kullanırlar.

★★★

Oraya bir kere çökünce sonrası çok avantalıdır!

Görevden alınmadığın sürece orada krallar gibi yaşar ve keyfine bakarsın.

Yapacağın işin bankacılıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

İmzalaman için önüne belli zamanlarda bazı kağıtlar getirilir. Sen genel müdüre falan sorarsın bu ne diye ve imzanı atıp geçersin!

Yapılanı anlasan da anlamasan da, içine sindirsen de sindirmesen de karşı çıkman söz konusu değildir.

Aksi takdirde makam odalarını, makam araçlarını ve emrine verilmiş olan sekreterleri elinden alıverirler...

Ve iyot gibi açıkta kalırsın!

Dahası, parasal kazancın yok oluverir!

★★★

Kamu bankalarının çeşitli avantalarından yukarıda söz etmiştim.

Ancak banka yönetim kuruluna getirilenlerin büyük bir avantası daha vardır.

12 ay boyunca hiçbir iş yapmadan aldığın maaşlara ek olarak, sana bankanın yıllık kârından da pay verirler.

Büyük miktarda paralar...

Ama bu rakam Meclis’te milletvekilleri tarafından soru önergesiyle sorulduğunda bile, verilen yanıt hep aynıdır:

“Ticari sırdır, açıklanması mümkün değildir.”

★★★

Kamu bankaları iktidarın emrinde ve hizmetinde...

Siyasetin hem arpalığı, hem de oyuncağı.

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin muhalif kanallara kestiği sonsuz cezalarla iktidarın hoşuna gitmiş ver ona bir Halkbank yönetim kurulu üyeliği düşmüş!

Şampiyon Hamza da iktidarın hoşuna gitmiş, torbadan ona da Vakıfbank yönetim kurulu üyeliği çıkmış!..

Eski bakanlar, eski siyasetçiler, sarayın adamları, kimin payına ne düşerse!

Nasıl olsa arpalık bol.

Bankacılık deneyimi, ehliyet, liyakat falan gereksiz.

Adam sendense dağıtmaya devam et padişah ulufeleri gibi avantaları!

Hamza görevi kabul etmesinmiş!

Sakın vazgeçme Hamza, ne alırsan kârdır...

Bastır Hamza, almaya devam et maaşlarını!