Değerli Okurlar, son dönemde ülke olarak içinde bulunduğumuz duruma üzülmemek elimizde değil. Neredeyse “yedi düvel“ üstümüze çullanmak üzere. Türkiye’ye karşı cephe almış ülkelere bir bakın, Kurtuluş Savaşı’ndakilerin neredeyse aynısı. Akıl alır gibi değil. Bu emperyal ülkeler, tarih boyunca kendi çıkarları söz konusu olduğunda hemen bir araya gelir ve seçtikleri yere çullanırlar. Bu çullanma bazen siyasi, bazen de gerektiğinde acımasız askeri güçtür. Saldırmak için anında sebep yaratırlar ve o ülkeyi işgal ederler. Geçmişte Irak’ın başına gelenleri unutmadık. Amaç petroldü, üstüne oturdular. Afganistan ve Pakistan'ı kan gölüne çevirdiler. Sonunda bizi oyuna getirip Suriye’ye bulaştırdılar. Bunun senaryosu da daha önceden yazılmıştı. Amaç Fırat’ın doğusunda köle bir kürt oluşumu ve petroldü. Biz Fırat’ın batısıyla uğraşırken “Dostum Trump” katil teröristlerin uzantısı YPG ile bir oldu ve oraya yerleşti. Ülkenin tüm değerli büyükelçileri (sizin deyiminizle Monşerler) ayağa kalktı aman yapmayın etmeyin, Orta Doğu bataklıktır sakın bulaşmayalım dediler, dinletemediler. Gerekçe neydi Suriye’ye demokrasi götürecektik!! Çünkü Esad katildi! Uzmanlar dönüp,kardeşim bu ortadoğuda hangi ülkede demokrasi var diye sordular? Cevap yok! Bataklıkta Esad’a karşı birlikte savaştıklarımız da İhvancı denilen gruplar!! Yetmedi Mısır’la da bozuştuk. Neden, çünkü SİSİ darbe ile gelmiş! Uzmanlar, Sisi’den bize ne, Mısır halkı ile tarihsel bağlarımız var, yapmayın etmeyin dedilerse de dinleyen olmadı. Bu uluslararası ilişkilerde, liyakat öncelik olmayınca da gerginlikler arttı ve çember giderek daraldı. Emperyalistler de boş durmadı tabii, Akdeniz’de petrol kokusunu alınca oradaki ortamı da kaosa çevirmelilerdi, öyle de yaptılar. Neymiş vay senin kıyın, vay benim kıyım! Suriye, Mısır ve İsrail karşı grupta yer alıp bizi sıkıştırmaya başladı. “Dostum Trump” her zaman olduğu gibi taşeron kullandığı için bu sefer de Yunanistan’ı kışkırtıp üstümüze saldı. Yetmedi bizi kıskanan Almanya’nın öncülüğündeki AB’de, Yunanistan’ın yanında yer almaz mı! Dilimizden düşürmediğimiz Filistin bile arkamızdan iş çeviriyordu. Gelelim demokrasi aşığı “Dostum PUTİN”e, o da Suriye’deki katil teröristlere destek çıkmaz mı?!

Doğu Akdeniz ve Ege’de şımarık Yunan arkasına ağa dayılarını alınca efelenmeye ve savaş kışkırtıcılığına başladı. En büyük güvenceleri de Türkiye’nin diplomatik yalnızlığı idi.

Ülkemi yönetenler, tüm uzmanların üstüne basa basa önerdikleri, Mısır ve İsrail ile en kısa zamanda ilişkilerimizi düzeltmemizdir. Bu ilişkiler düzeldiğinde Doğu Akdeniz’de de elimizin güçleneceği gerçeği unutulmamaldır.

Sayın Cumhurbaşkanı, burada tüm görev sizin. Bir parti başkanı gibi değil, Cumhurbaşkanı olarak ülke içindeki siyasi ayrıştırma ve gerginliğe son vermelisiniz. Tüm muhalefet liderlerini, parlementoda grubu olmayanlarla beraber bu konuları konuşmak üzere saraya davet edip tüm dünyaya güçlü bir Türkiye resmi vermelisiniz. Bu resim, bize karşı oynanan oyunları çevirenlere, işin ciddiyetini anlatacaktır. Şundan emin olabilirsiniz ki hangi parti olursa olsun tüm liderler, söz konusu Türkiye olduğunda aynı safta yerlerini alırlar.

Gün siyaset günü değil, Türkiye’nin var oluş mücadelesi günüdür!...

Değerli Okurlar, Yunanistan’ın bu efelenmeleri bana bir karga öyküsünü hatırlattı. Sizlerle paylaşıyorum. Sağlıkla kalın...

“Bir kartalı gagalamaya cesaret eden tek kuş, KARGADIR.

Kartalın üstüne oturur ve boynunu ısırır.

Ancak kartal yanıt vermez, KARGA ile savaşmaz. Kargaya zaman veya enerji israf etmez.

Sadece kanatlarını açar ve göklerde yükselmeye başlar.

Uçuş ne kadar yüksekse, karganın nefes alması o kadar zorlaşır ve karga oksijen eksikliğinden sersemleyerek düşer.

Kargalarla vakit kaybetmeyi bırakın.

Sadece onları yükseklere çıkarın ve yolunuza devam edin.

Bırakın gerisini kargalar düşünsün...”

SON SÖZ: “CESUR OLMAK, ELBETTE KORKUSUZ OLMAK DEĞİLDİR AMA YİTİRECEKLERİNİ BİLMENE RAĞMEN YANLIŞ OLANA İTİRAZ EDEBİLMEKTİR. ÇÜNKÜ KORKAKLAR YAŞAMAZ. SADECE HAYATTA KALIRLAR.” UĞUR MUMCU