Salgın günleri sıkıntısı savuşturulsun diye 5.5 milyon aileye 1000 TL yardım yapıldı. Tutarı 252 milyar TL ilk destek paketi açıldı; “ama çarpan etkisi de var” dediler: Ve aktarılan paranın aslında çarpan etkisiyle 600 milyar TL’yi bulduğunu açıkladılar. Devlet bankalarının düşük faizli konut ve taşıt kredisi dağıtmasını da “Dünyada ilk kez bulunmuş fakirliği, işsizliği, durgunluğu aşma aşısı” diye övüp göklere çıkardılar.

Elde var: Ayasofya!

9 milyon kayıtsız işçi işsiz kalmıştı, henüz işbaşı yapamadı. Sınırlı kapasitede üretime başlayan fabrikalar  “kanser tedavisi görmüş, kalp krizi geçirmiş, tansiyonu olan işçilerine” mektup gönderip “İşe gelmeyin” haberini yolladı.

Turizm durmuştu.

500 bin kişi çalışıyordu.

Henüz tık yok.

Vergi indirimi.

Vergi affı.

Vergi öteleme.

Faizi düşük kredi.

Bol teşvik.

Kredi erteleme.

Eski yaptıklarını yaptılar, bildiklerini tekrarladılar, korona ile hızlanan ekonomik krizi aşamadılar.

Aşamıyorlar.

Çöküş sürüyor.

★★★

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 2018 yılının Temmuz ayında başlamıştı. Ekonomi uçacaktı. Bu ay bitince 2 yılı dolacak. Bu 2 yıl içinde Cumhurbaşkanlığı ülke ekonomisinin uçuşa geçmesi için 24 kararname çıkarmış, fakat bu kararnamelerdeki eksiklik ve yanlışlıkları fark edip “31 adet düzeltme kararnamesi” daha çıkarmış.

Yani koca iki yıl geçti.

Elde ne var?

Ayasofya!

Zaten 1991 yılından beri ezana, namaza, duaya açık Ayasofya’yı ibadete açma göz boyacılığını ısıtıp yeniden dile dolayarak “işsizliğin- yoksulluğun- gelir dağılımı adaletsizliğinin unutturulacağını” umuyorlar.

Sultanahmet Camii dolmuyor.

Çamlıca Camii de dolmuyor.

100 bin cami var.

Hiçbiri dolmuyor.

Ayasofya’yı açacak.

Dertler unutulacak.

Gazeteciye casus diyecek.

Sorunlar konuşulmayacak.

Milletvekilini hapse koyacak.

İşsizlik dile gelmeyecek.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ağzı “Ayasofya’yı açma şarkısı” söylüyor, vatandaşın duygusu acı içinde. Cumhurbaşkanın “Ayasofya için direktif verdim dediği” gün 4 milyon aile elektrik faturasını ödeyemediği için elektriği kesilmişti.

★★★

Yıl 2013’tü.

Türkiye Milli Geliri, zorlaya yuvarlaya kişi başına 12 bin 480 dolara yükselmişti. Bu “Türkiye’yi orta gelirli ülke sınıfına” taşımıştı. Kişi başına gelir 13 bin- 14 bin dolarlara yükselseydi “orta gelirli ülke” olma sınıfından “üst gelirli ülke” sınıfına atlayacaktık.

Korkulan oldu.

Türkiye geriye gitti.

Bugün kişi başı gelirin 7 bin 500 dolara indiği dile getiriliyor. Ve “milli gelirin ve milli servetin yeniden dağılımını” düzenleyecek bir yeni “sıkışma- fakirleşme sürecine” gebe olduğumuz çok açıkça görülüyor. Yani tuzu kurulardan alıp, fakirlere, yoksullara verilecek bir durum doğdu. Şimdi eski zengin, yeni zengin ayrımı da göreceğiz muhtemelen.

Elde var: Ayasofya!