Virüs denilen düşman henüz mağlûp edilmiş değil...

Hâlâ canavarlığını yapıyor, binlerce kişiyi hasta ediyor, kurbanlarının bir kısmını öldürüyor!

Buna rağmen Türkiye Futbol Federasyonu, 12 Haziran’da, lig maçlarının başlamasına karar verdi.

Bu karar doğru mu?

En yetkili ağız olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Sorumluluk bize ait değildir” diyerek topu Futbol Federasyonu’na atıyor.

Bir futbolcuda virüs çıksa, onunla temas eden herkes, yani bütün takım ve yöneticiler karantinaya alınacak.

Tüm bunlardan, baskılara dayanamayarak maçları başlatan Futbol Federasyonu sorumlu olacak!

Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir’e “Ligleri başlat” diye talimat sanıyorum yukarıdan geldi. Bu yüzden itiraz edemiyor.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun önceki başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu’dan bu konuda bir mektup aldım.

12 Haziran’da maçların başlamasını çok erken bulan Ulusu’nun mektubu özetle şöyle:

★★★

“Sayın Rahmi Turan,

Liglerin başlamasında insan sağlığından çok kulüplerin menfaati düşünülüyor. Güçlü olan kulüplerin kararda çok etkisi var.

Açıklanan tarih fevkalâde yanlış. Maçların başlama tarihi en erken Eylül ayı olmalıdır. Başlarına çok iş açacaklar, farkında değiller!

Maçların oynandığı tarihte yaş uygulaması devam ediyorsa, yaşı 65’in üzerinde olan teknik direktörler, kulüp başkanları, yöneticiler ve gözlemciler maçlara nasıl gidecek?

20 yaş altı futbolcular ve amatörler, yasakların devamı nedeniyle nasıl sokağa çıkıp maça gidebilecek?

Bunların sayısı çoktur ve özel izinle halledilebilecek gibi değildir!

Bir de seyahat yasakları var. Takımlar deplâsman maçlarına nasıl gidip dönecek?

Soyunma odalarında sosyal mesafe nasıl korunacak? Hele birinci, ikinci, üçüncü liglerle amatör liglerdeki saha, tesis ve maddi sıkıntıları düşünürsek, sporcuların virüs canavarının önüne atıldığını anlarız.

Saha içindeki ikili kora kor mücadeleler de tam bir virüs tuzağıdır!

Daha birçok misal olabilir. Şimdi, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Müdürlüğü, topu Futbol Federasyonu Başkanı’na atıyor. O da sadece konuşuyor, o kadar... Ne yapsın? Başkan yapılmış, bir şeyler söylemesi gerek! Oysa futbolu ve futbolcuları bekleyen tehlike büyük!”

TEBESSÜM

Amerika’ya yardım ve Nasreddin Hoca’nın öyküsü


Amerika’ya uçaklar dolusu tıbbi yardım malzemeleri ve maske yolladık...

Amerika gibi zengin bir ülkeye böyle yardım yapmak, her babayiğidin harcı değil... Ancak kendi vatandaşımıza maske bulamıyoruz, buna ne buyurulur?

Bugün 65 yaş üstü yurttaşlara saat 11.00 ile saat 15.00 arasında 4 saat sokağa çıkma izni verildi... Oysa bunların çoğunun maskeleri yok. Ne olacak?

Birçok okurum yolladıkları mesajlarda: “50 gündür hapisiz. Bunalıma girdik. Pazar günü maske bulamasak da sokağa çıkacağız. Cezaysa ceza!” diyorlar.

Her vatandaşına maske dağıtamayıp süper zengin Amerika’ya maske göndermemiz bana Hoca’nın bir öyküsünü hatırlattı:

★★★

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:

“Hocam bu yıl fitreni kime vereceksin?”

Hoca gayet sakin bir şekilde:

“Köyün zenginine vereceğim” demiş.

“Aman hocam, ne yapıyorsun? Ortalıkta bu kadar fakir varken, neden fitreni zengine vereceksin?”

Hoca “Valla” demiş “Ben Allah’ın işine karışmam. O kime veriyorsa, ben de ona veririm.”

GÜNÜN SÖZÜ


Hiç bilmemek, yanlış bilmekten çok daha iyidir!