Dün inşaat, jeofizik mühendisliği, mimarlık, iş güvenliği ve yapı denetim uzmanlığı gibi alanlarda eğitim almış gençlerin, iş ararken yaşadıkları dramları yansıtmış ve işsizliğe direnemeyenlerin, diplomalarını piyasadaki müteahhitlere kiralamak zorunda kaldıklarını yazmıştım. Ayrıca gözünü para hırsı bürümüş kişilerin kiralık diplomaları kullanarak, insanlara mezar olan çürük yapıları nasıl diktiklerin gözler önüne sermiştim.

Bugün de bu gençleri binbir emekle eğiten hocalarının içine itildikleri çaresizlikleri anlatacağım.

Hem de dünya çapında saygın bilim insanlarımızdan, deprem denildiğinde aklımıza gelen ilk isim olan Prof. Dr. Celal Şengör’ün bu köşeye yazdığı mektupla dile getireceğim...

★★★

“Sevgili Uğur Ağabey,

Türk Lirası’nın yabancı paraların hepsine nazaran serbest düşüşe geçtiği bu günlerde ben, Türkiye üniversitelerinde görev yapan kaliteli araştırıcı öğretim üyesi meslektaşlarımı düşünüyorum. İnternetten öğrenebildiğim kadarıyla, en az dört yıllık bir profesörün maaşı 11 bin 486 TL imiş. Doçent 8 bin 571 TL alıyormuş. Bunları dolara vurursak: Bir kıdemli profesörün aylığı 1320,2 USD, bir doçentinki de 985 USD ediyor. Bundan sonra örneklerimi jeoloji dünyasından vereceğim, çünkü bir tek onu biliyorum:

Bir araştırmacı kendi konusunda en az bir veya iki uluslararası bilim derneğine üye ve gene bir veya iki dergiye abone olmak zorundadır. Diyelim ki bir kıdemli profesör, bilimsel getirisi en çok olan American Geophysical Union (AGU) veya Geological Society of America’ya üye olmak istesin. AGU’nun üyeliği yıllık 50 USD. Eğer katı arzcıysanız, izlemeniz gereken dergi olan Journal of Geophysical Research, size yıllık 1000 dolara patlar. Bir de mesela Tectonics dergisini isterseniz, o da 3 bin 500 USD... Demek ki yıllık masrafınız sadece bir dernek üyeliğiyle 4 bin 550 USD’yi buldu.

★★★

Eh, herhalde her yıl 10-15.000 yerbilimciyi bir araya getiren, pek çok bilimsel yayınevi ve derneğin temsil edildiği fuarla birlikte yapılan bir toplantıya da gitmeniz gerekecektir. O da size, eğer erken kaydolursanız 540 dolara patlar. Bu toplantıya gitmek için ABD’ye uçmanız gerekir. THY böyle bir uçuş için sizden en az 745 dolar isteyecektir. Toplantılar genellikle San Francisco’da yapılır ve 4 gün sürer. Bir otelde kalmanız gerekecektir. Bunların en ucuzu şimdilik gecesi 44 USD’dir. 4 gece kalacaksanız 176 dolar (ayrıca vergisi) vermeniz gerekecektir. ABD’de dört gün tamamen aç dolaşmak şartıyla bir tek derneğe üyelik ve onun iki dergisine abonelik size yılda 6 bin 11 USD’ye mal oldu demektir. Bir doçent için bu, yıllık maaşının yarısıdır. Aynı doçent, bir de Avrupa’daki European Union of Geosciences’a üye olup, onun da bir dergisini almaya kalksa, neredeyse aç kalır!..

★★★

Denebilir ki, canım üniversite kütüphanelerini kullansınlar ve hiç yurt dışı toplantılara gitmesinler. İstanbul Teknik Üniversitesi Kütüphanesi’nin bütçesi son dört yılda benim bildiğim yıllık 11 milyon TL’den 4 milyon TL’ye düşmüştü. Yani 1.264.368 dolardan 459.770 dolara (sanırım şimdi bu kadar da kalmadı). Bu parayla İTÜ Merkez Kütüphanesi hangi dergiyi, hangi kitabı alsın? Mesela İTÜ’ye cami yaptıran hayırsever, kütüphaneye yardıma ikna edilemez miydi? Veya Diyanet kendi devasa bütçesinden acaba biraz fedakarlık yapamaz mı bilimi desteklemek için?..

★★★

Ekonomimiz çok iyi ve eğitime büyük önem veriyoruz deniliyor. Bu rakamlarla bu sözler nasıl bağdaşıyor, benim anlamam mümkün değil!..

★★★

Ben burada jeoloji ve jeofizikten bahsettim; yani depremle, heyelanlarla, sellerle uğraşan bilim dallarından. Eminim inşaat mühendislerinin durumu bizden daha iyi değildir.

Muhterem vatandaşlarım şimdi anladılar mı, niçin giderek daha çok ölüme mahkûmuz doğa karşısında?..

Sevgi ve saygıyla ellerinden öperim,

Celal.”