İktidara gelir gelmez milletin emek emek biriktirdiği malını mülkünü elaleme satmaya başlamışlardı, Allah aşkına satmayın diye dizlerimizi dövüyorduk, “babalar gibi satacağız” diye övünüyorlardı.

Asrın liderimiz “iktisat” dersi veriyordu...

“Paranın dini olmadığı gibi, ekonominin de dini olmaz” diyordu.



Limanları satmaya başladılar.

Etmeyin eylemeyin diye çırpınıyorduk.

“İktisat” prensibini izah ediyordu...

“İster Yahudi sermayesi olsun, ister Batı sermayesi olsun, ister Körfez sermayesi olsun, öperim başımın üstüne koyarım” diyordu.



Hiç olmazsa telefonları yabancıya satmayın diye yalvarıyorduk.

“İktisat” düşmanlarından bahsediyordu...

“Bunlar istemezük zihniyetine sahip olanlardır, bunlar komünist kafadır, paranın dini olmaz” diyordu.



Bari medyayı elaleme vermeyin diye dil döküyorduk.

“İktisat” tarihçesini anlatıyordu...

“Bunlar olsa olsa matbaayı geciktiren zihniyetle aynı safta anılacaklardır, ilerde bugünlerin tarihi yazıldığında ayakbağı olarak hatırlanacaklar, anlamıyorlar, paranın dini milleti olmaz” diyordu.



Bankalarımız yabancıya gitmesin diye rica ediyorduk.

“İktisat” eğitimi veriyordu...

“Cahiller, bunlar bu işi bilmiyor, bu kafayla bilmeleri mümkün değil, doğru davranan biziz, çünkü paranın dini milleti ırkı olmaz” diyordu.



Elde avuçta ne varsa savurdunuz, lütfen madenlerimize dokunmayın diye haykırıyorduk.

“İktisat” miladından bahsediyordu...

“Artık o sizin devirler kapandı, ne yazık ki paranın hâlâ dini olduğunu zannedenler var, paranın dini olmaz, bunu böyle bilin” diyordu.



Topraklarımızı satmayın, ona bile razıyız diyorduk.

“İktisat” geleceğinden bahsediyordu...

“Bunlar bağnaz, yahu paranın dini olmaz, paranın dini olduğunu zanneden bağnaz zihniyetle aydınlık yarınlara yürünemez” diyordu.



Ormanları ona buna verdiniz, en azından dereler millete kalsın diye gözyaşı döküyorduk.

“İktisat” coğrafyasından bahsediyordu...

“Batılı yatırımcıya Yahudi diyorlar, tukaka ediyorlar, bu kafalardan çok çektik, paranın dini, imanı, milleti olmaz” diyordu.



Türkiye’yi komple dışa bağımlı hale getirdiniz, cari açık feci boyutlara ulaştı, dış borç korkunç hale geldi diye eleştiriyorduk.

“İktisat” kimyasından bahsediyordu...

“Para cıva gibidir, kendisine nereyi uygun görürse oraya akar, bunların kafası almıyor, paranın dini, imanı olmaz” diyordu.



İslam ülkelerine bile akıl öğretiyordu.

Müslüman ülkelerin D8 zirvesinde konuşurken, kendilerini örnek gösteriyordu.

“Küresel sermaye anlayışını benimseyelim, ben şahsen paranın dini olduğuna inanmıyorum, paraya dini yaklaşmayalım” diyordu.



Şimdi?



Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin konferansında konuştu.

“Ekonomik krizden çıkışın anahtarı İslam iktisadıdır” dedi!



E, hani paranın dini, imanı olmazdı?

Dinsiz değil miydi para?



Ama çok da kafayı yormamak lazım aslında...

Çünkü, bu konferansın düzenlendiği Sabahattin Zaim Üniversitesi’nin rektör yardımcısı olan arkadaş ne diyordu?

“Ben bu ülkede cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor” diyordu!