Değerli Okurlar; son dönemlerde ülkemde yaşananları bir hekim olarak gözlemledikçe içim sızlıyor. Kocaeli İlimizde, Aile Hekimliği yapan Dr. Sibel Gören, pandemi nedeniyle kişisel ekipman eksiğinin tamamlanması konusunda ilgililere sesini duyuramayınca, STK ve bazı belediyelerden destek istiyor.

Bu destek, kısa süre içinde İzmit Belediyesi tarafından tüm aile sağlığı merkezlerine sağlanıyor. Bunun üzerine kendi sosyal medya hesabı üzerinden “Aile Sağlığı Merkezlerinin unutulduğu günlerde bizi unutmayan Fatma Kaplan Hürriyet ve İzmit Belediyesi’ne çok teşekkürler” yazdığı an da kıyamet kopuyor ve doktor hakkında jet hızıyla soruşturma açılıyor.

Sibel Gören, soruşturma açıldığı haberini de sosyal medya hesabında şöyle ifade ediyor; Paylaşımım şikayet edilmiş. Hakkımda soruşturma açılmış, savunmam isteniyor. Buradaki suç unsuru nedir acaba?
Bugünlerde bile bunlarla uğraşılmasını protesto ediyorum. Hem de Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun tüm soruşturmaların ertelenmesi ile ilgili yazısı varken.”!!!!

İl Sağlık Müdürlüğü ise bu soruyu yanıtsız bırakıyor. Peki benim merak ettiğim, Sağlık Bakanı’nın bile “Birbirimizle değil, Corona ile mücadele edelim” dediği bu dönemde, bu soruşturmayı açana ne diyelim şimdi?

Haberin yok muydu bu ertelemelerden bre gafil?! Senin yaptığın ne oluyor şimdi? Yakında terfi de alırsa, şaşmayacağım. Malum örneği var, Soma’daki üzücü olayda vatandaşı tekmeleyen danışman vardı hani, o da terfi almıştı. Senin sıkıntın destek verenin CHP’li belediye olması olmasın? Sıkıyorsa AKP’li bir
belediyeyi eleştirsene? Tüm ulusça balkonlardan sağlıkçıları alkışlayacağız sonra da tebrik mahiyetinde soruşturma!..

Bu pandemi döneminde Bakanlığın bazı eksiklikleri olabilir bu da doğaldır. Ama belediyelerce, aile hekimliğine yapılan bu yardımın doğal kabul edilmemesi normal mi?

Bu hadsizler bu cesareti nereden alıyorlar? Eğer bu soruşturmanın emrini verene,  en ağır ceza verilmezse, o zaman kimlerden  cesaret alındığı belli olacak. Ülkemi yönetenlerin sık sık vurguladığı gibi
artık ”eski Türkiye yok” demelerine hak vermek gerekiyor belki de. Zira eski dedikleri Türkiye’de, bu densizlikler bu kadar çok yaşanmazdı.

Sağlıkta şiddet ilk gün TBMM’ye getirilip oylandığında AKP ve MHP oyları ile reddedilmişti. Ertesi gün AKP ve MHP aynı tasarıyı getirdi, kabul edildi. Bunun adı siyaset mi oluyor şimdi?  “Fikir onlardan değil, bizden çıkmış olsun”? Ne diyeyim...

CHP’li Büyükşehir Belediyeleri’nin başlattığı bağış kampanyaları, ertesi gün bakanlıkça durduruldu!....
Yıllardır geleneğimiz olan aşevleri kapatıldı!.....
İBB, Sahra Hastaneleri’ni önerdi!......
Sokağa çıkma yasağı önerildi!.... “OLMAZ” dendi!

Bizi yönetenler, yıllardır “biz inançlarımız gereği millet olarak garip, gurabaya soframızı açarız” demez mi? Suriye’den gelen 5 milyon mülteciye bakmadık mı? Gerekirse 40 milyar daha harcarız demedik mi? Dünyada birçok ihtiyacı olan fakir ülkeye para desteği vermedik mi? Verdik.

Peki CHP’li belediyeler, kendi insanımıza daha fazla destek verebilmek için bağış kampanyası açınca neden engel oluyorsunuz? Aç insanımıza, yemek veren  aşevlerini neden kapattınız? Aklım almıyor. Buralarda yemek yiyen vatandaş nerede karnını doyuracak?

Ülke insanının bu denli ekonomik ve sosyal sıkıntılarının tavan yaptığı bir dönemde bu yapılanlara ne ad vereceğiz? Ne yapılmak isteniyor? Bu yapılanların demokratik bir ülkede karşılığı, haksızlıktır. Bakınız, kamuoyunda CHP’nin kazandığı belediyelerle, ülkeyi yönetenler arasında kavga var algısı son derece yaygın. Bu dönemde böyle bir algı halkın moralini çok kötü etkiliyor.

En son getirilen iki günlük sokağa çıkma yasağı çok isabetliydi. Ancak gelin görün ki, o saatte açıklanmamalıydı.

Böyle olunca da sokaklardaki yoğun kalabalıklar kaçınılmaz oldu. Bakın bir Bilim Kurulu Üyesi açıklıyor ”bir aylık evde oturmayı yok ettik”! Bu ne anlama geliyor? Bilim Kurulu’nun da bu yasakla ilgili bilgisi yok! Eğer öyleyse, neden o kurulda olmaya devam ediyorsunuz? Daha fenası, vatandaşın aklına şu da geliyor; demek ki Sağlık Bakanı’nın da sokağa çıkma yasağından haberi yoktu.  Peki bu çıkma yasağından belediye başkanlarının haberi var mıydı? O da yok!

Böyle bir yasakta çok önemli görevleri olan devletin kılcal damarları, yani belediyeleri bilgilendirmemek neden?

Sayın Cumhurbaşkanı, zaman gittikçe daralıyor, vakit kaybetmeden tüm siyasi parti liderlerini, daha sonra da Belediye Başkanlarını toplayarak ortak akılla neler yapılmalıdır, onlar tartışılmalı. Bu birliktelik, toplumda çok büyük karşılık bulacak ve  moralleri yükseltecektir. Sayın Erdoğan size danışmanlık yapanları lütfen gözden geçirin. Gün; siyaset, iktidar günü değil.

Bugün iktidar olursun, yarın muhalefet. Hiç önemli değil. Bir ara beka beka deniyordu ya, işte bu birliktelikte ki ortak akıl BÜYÜK TÜRK ULUSU’NUN BEKASI olacaktır. Unutmayın ki, radikal kararlar alınıp sonucunda iktidar kaybedilebilir ama ülke kazanır. Hatırlatmak isterim, Rahmetli Demirel yedi kere gidip, sekiz kere gelmiştir.

SON SÖZ: ”YOKLUK VE SEFALETİ YOK ETMEK İÇİN, ÖNCE CEHALETİ YENMEK GEREKİR”.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK