Geçtiğimiz günlerde, Yüreğir Devlet Hastanesi’nin arkasında kalan ve şu an sazlık,  bataklık durumda olan, mülkiyeti Çukurova Üniversitesi’ne ait arsalarla ilgili bir yazı kaleme almış ve yılların bakımsızlığını üzerinde taşıyan bu arazinin başta, hemen yanındaki hastane olmak üzere çevre ve şehircilik açısından yarattığı sakıncalara dikkat çekmiştim. Sonra da araziyi ıslah etmek ve verimli kullanmak üzere, yetkilileri göreve davet etmiştim.

Çünkü arazi sinek, haşere ve diğer zararlı hayvanlar üretmesinin yanı sıra çöplük haline de gelmiş başıboş köpeklerin mekanı, uyuşturucu kullananların uğrak yeri haline gelmişti.

Yazımda sadece bu olumsuz koşulların düzeltilmesi ve Çukurova Üniversitesi Zıraat Fakültesi tarafından üretim ve eğitim niteliğine uygun biçimde düzenlenmesi talebinde bulunmuştum.

Aylar önce yine gündeme getirdiğim bu konuyla ilgili olarak Çukurova Üniversitesi’nin Rektörü Prof.Dr. Meryem Tuncel, Ziraat Fakültesi Dekanını da yanına alarak  bölgeye giderek inceleme yapmıştı. O zamanlar, bana da “Burayı Ziraat Fakültemiz, tarımsal eğitime ayıracak.



Hem bölge atıl kalmaktan kurtulacak, hem üretim yapılacak hem de ziraat öğrencilerinin pratik eğitim alanlarını da arttırmış olacağız” diye açıklamada bulunmuştu.

Bunu bir müjde olarak karşılamıştık. Çünkü bölge atıl kalmaktan, bataklık olmaktan, uyuşturucuların mekanı ve sinek yuvası olmaktan kurtulacak; belki tarla bitkileri ya da büyük ihtimalle narenciye, zeytin gibi bahçeciliğe uygun biçimde değerlenecek, üniversitemiz, ülkemiz kazanacak, hastanede bu pislikten kurtulacaktı.

Ancak aradan aylar geçmesine rağmen bu konuda hiçbir adım atılmayınca konuyu yeniden gündeme getirmek ihtiyacı hissettim. Çünkü yaz geliyordu ve Adana’nın meşhur sıcaklarında bu bataklık daha yoğun mikrop, sinek, zararlı üretecek; pis kokusuyla hemen yanı başındaki Yüreğir Devlet Hastanesi’nin sağlık hizmetiyle tezat bir tehdide
bürünecekti. Bu yazımda, Adana’ya kısa bir süre önce atanan ve yıllarını yurt dışında geçirmiş olan Rektör Meryem Tuncel’e de bilgiler vermiş, bu konuları çözmekle ilgili görevlileri takip etme önerisinde bulunmuştum.

Bu yazım üzerine Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı gazetemize tekzip mahiyetinde bir açıklama gönderdi. Dekanlık gönderdiği açıklamada, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin köklü tarihine atıf yapan bir girişten sonra Fakültenin Araştırma ve Uygulama Çiftliğine bağlı tüm arazilerin eğitim-öğretim, araştırma ve üretim amaçlı değerlendirilmekte olunduğunu ve kullanılmayan hiçbir alanının bulunmadığını belirtiyordu.

Yine, açıklamada, haberimizdeki görüntülerin, drenaj kanalı ve çevresine ait görüntüler olup bu drenaj kanallarının tarlalarda biriken ve bitki gelişmesini engelleyen fazla suların araziden uzaklaştırılmasını sağladığı, kanalların bakımı ve temizliği de ancak yağmurlardan sonra yaz aylarında yapılabildiğini ifade ediyor, söz konusu alanların “ Ziraat
Fakültemize bağlı kullanılmayan hiçbir alan bulunmamaktadır. Görüntülerde yer alan drenaj kanallarının etrafındaki alanların bir kısmı Fakültemize bağlı Tarla Bitkileri ile Toprak ve Bitki Besleme Bölümlerimizin araştırma ve uygulama alanları olup diğer bir kısmı ise Araştırma ve Uygulama Çiftliğinin üretim alanlarıdır. “deniyordu.

Yani Dekanlık, arazilerin neden atıl ve bakımsız bırakıldığı yolundaki sorularımızı yanıtlarken, söz konusu bataklık ve sazlıktan başka bir şey olmayan alanların uygulama ve üretim alanları olduğunu ileri sürüyordu. Bu arada Çukurova Üniversitesi yetkililerinden “Bu arazi bizim değil” görüşleri dile getirilmişti.

Bizde bütün bu açıklamalar üzerine biz de hem bölgenin tapu kayıtlarını araştırıp kime ait olduğunu ortaya çıkarttık hem de mevcut arazi koşullarının çevresel ve zirai açıdan değerlendirmelerini almak üzere kendisi de bir ziraat yüksek mühendisi olan CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Kenan
Doğan ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir ile birlikte söz konusu tarım arazilerinin bulunduğu yere gittik.



Burada sazlıkların bir evin boyunu, otların ise adam boyunu geçtiği bataklık alanda inceleme yapan Çevre Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Kenan Doğan, gördüğü olumsuzluk üzerine dehşete kapıldığını ifade ederek, “Günümüz koşullarında şehir merkezinde böyle bir olumsuzluk kabul edilemez.  İnsan sağlığının olumsuz etkileyen bu
durumun ortadan kaldırılması gerekiyor. Bölgemizde İlk bahar ve yaz ayları çok sıcak geçiyor, böyle sulak alanlar haşere ve mikroorganizma oluşum için çok elverişli bir ortam sunuyor. Sinekle mücadelenin önemli bir konu olduğu şehrimizde bir de insanlara sağlık hizmeti vermekle yükümlü bir sağlık merkezinin hemen yanında böyle bir sağlıksızlık kabul edilemez. Gereken önlemler alınmalı ve insan sağlığını tehdit eden bu durumlar ortadan kaldırılmalı” dedi.

CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut ise sinek ve haşere üremesi açısından müsait bir yer haline gelen bölgenin kimin sorumluluğundaysa bir an önce ıslah edilmesi ve halkın temizce kullanabileceği park, bahçe benzeri gibi yapıya kavuşturulması gerektiğini söyledi. Barut, “Bu olumsuz bölgenin bir sağlık kurumunun hemen yanında olması ise kabul
edilemez. Zira fedakarca çalışan bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz sağlık çalışanları böyle olumsuz bir manzara ile karşılaşmamaları, yorgunluklarını temiz bir çevrede atmalı. Böyle bir olumsuz manzara ile karşılaşmamalı. Burası kiminse, sorumluluğu kimdeyse bir an önce ıslah edilmeli ve ranta kurban edilmeden nitelikli bir ortama kavuşturulmalı” dedi.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir ise basının, halkın yararına uyarı görevi yaptığını belirterek, “Meslektaşlarımız kent içinde ve bir sağlık kurumunun hemen yanı başındaki bu olumsuzluğu belgelemişler, gündeme getirmişler. Arkadaşlarımızı kutluyorum. Yetkililerin de bir an önce olaya sahiplenip, sorumluluk kimdeyse bu
sorunu ortadan kaldırmaları gerekiyor. Güzel bir çevre hepimizin hakkı. “diye konuştu.

Bu arada Yüreğir Belediyesi’nden araştırdığımız tapu kayıtlarında söz konusu alanın Çukurova Üniversitesine ait olduğu açıkça görülüyordu. Bataklık olan ve çevresindeki onlarca dönümlük alanda hiçbir tarımsal faaliyet yoktu zaten alan tarımsal faaliyete uygun olmayacak bir yapıdaydı.

Ayrıca, üniversitenin açıklamasında “Burasının bakımı yaz sonu yapılmaktadır” şeklindeki ifadenin ise gerçek payı olmadığını geçmiş yıllardaki tecrübeler anlatıyordu. Çevrede yaşayanlar ve çalışanlar bu bataklık arazinin yıllardır aynı bakımsızlıkta olduğunu ve yıllardır hiçbir düzenleme yapılmadığını belirtiyordu.

Özetle; biz duyarlı bir gazetecilik refleksiyle yetkilileri uyaran, çevre kirliliğine dikkat çeken bir haber yapmıştık. Karşılığında, üniversite yetkililerinin harekete geçerek burada bir ıslah çalışması yapmasını ya da hiç değilse burasının temizlenmesi için Büyükşehir ya da Yüreğir Belediyesi ile irtibat kurmasını beklerken; karşılığında “Niye bu haberi
yazdınız?” cinsinden ve “tekzip” kokan, bir açıklamaya,” arazinin kendilerine ait olmadığına” kadar varan bir inkar söylemiyle karşı karşıya kaldık.

Oysa biz hiçbir haberi afaki değerlendirmeyiz. Somut delillere dayanmayan gerçek olmayan hiçbir haberi yansıtmayız. Subjektif düşüncelerle de hareket etmeyiz. Bundan sonra da bundan önce olduğu gibi üniversite ile ilgili doğru ve gerçek olan haberleri yansıtmayı da sürdüreceğiz…

Üniversite yönetimine de bir önerimiz var; Eğer arazi sizin değilse açık olarak ilan edin ve sorumluluğu üzerinden atın. Eğer arazi sizin olmakla birlikte uğraşmak istemiyorsanız, yasal yönden bir kuruma devredin.

Yok eğer arazi sizin ise de derhal burayı ıslah ederek, yanı başınızda Covid 19 salgını başta olmak üzere genel sağlık hizmetlerini vermek için çırpınan hastane çalışanlarına saygı göstererek, bu pisliği ortadan kaldırın!..