Selahattin Demirtaş’ın Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gazetecilere yazdığı mektubu dün köşe yazılarından öğrendik. Demirtaş şu cümleyi kurdu mektubunda: “Bana ve HDP’ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda öz eleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.”

Öz eleştiri... Kişinin kendi davranışları üzerindeki yargı... Otokritik vs... Ayhan Bilgen üzerinden kaleme aldığım röportaj ve yazılar üzerinden HDP’yi tartışmak önemli. Kriminalize etmeden, program ve ideoloji üzerinden ‘kral çıplak’ demek gerekiyor! Ön kabulüm de şu: Herhangi bir öz eleştiri, kimseyi ‘iktidarın payandası’ durumuna düşürmez! İktidar karşıtı siyasette de medyasında da bu ‘korku’ ve ‘endişe’ var! “Aman AKP’nin yanına düşmeyeyim”, “Demokrasi bileşenlerine zarar vermeyelim” vs...

Örneğin...

Aysel Tuğluk’un itirafı


Anti-emperyalist olunmadan solcu-sosyalist ya da Kemalist olabilir misiniz? Yanıtı net: HAYIR! Peki... Kendisini sol cephede gören HDP, parti programında açıkça karşı çıkmasına rağmen, emperyalizm konusunda ne yapıyor?

En açık itirafı hatırlatmakta fayda var:

28 Kasım 2007... Hakkari Dağlıca’da kaçırılan 8 askerin Kuzey Irak’ta PKK’lılardan teslim alınması ile ilgili olarak hakkında fezleke hazırlanan DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, askerlerin tesliminin uluslararası bir ‘kurgu’ olduğunu söylemişti. Yenişafak’ta çıkan röportajı okuyalım: “Ne ABD’nin, ne de bu işe karışmış diğer güçlerin uluslararası çıkarlarına bulaşmak istemezdim.”

Bu açıklamanın üzerinden 13yıl geçti... HDP, ‘kurgu’ siyasetine karşı ne yaptı?

Yine aynı röportajda Tuğluk, DTP’nin Türkiye’nin partisi olma iddiasını gerçekleştiremediğini şu cümlelerle anlatmıştı: “... Bize oy verenlerin sadece kimlik kültür hakları sorunu yok. Bu toplum aynı zamanda huzur, barış ve ekonomik refah da istiyor. Altyapı, eğitim, sağlık gibi sorunları da var ve bunlar da en az kimlik ve kültürel haklar kadar önemli. Türkiye partisi olma iddiamız vardı. Bunun için tüm Türkiye’yi kapsayacak, tüm topluma hitap edecek siyaset, politika, tarz dil oluşturabildik mi? Hayır. Bırakın Türkiye partisi olma iddiasını, kendisine oy verenleri de yeterince temsil edemedik. Başarısız olduk açıkçası.”

Bu açıklamanın üzerinden 13 yıl geçti... HDP neden Türkiye partisi olamadı?

15 Haziran 1968... Anti emperyalist gençlik, Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin Akdeniz’deki gücü 6. Filo’nun İstanbul’a gelmesini protesto etti.

Türkiye’den bakmak


Tarih 29-30-31 Mayıs 2012... Van Milletvekili Aysel Tuğluk’un 3 gün süren röportajı, Özgür Gündem Gazetesi’nden yayımlandı. O zaman BDP olan HDP’nin Amerika ziyaretlerinin de arttığı dönemde çıkan bir röportajdı bu. Tuğluk şöyle konuştu: “... ABD şimdiye kadar sorunun bir parçası olarak müdahildi. Bundan sonra çözümün bir parçası olarak bu soruna müdahil olacaktır. Bence önemli sayılabilecek gelişme şu: ABD kendi planını gündeme getirip tartışacağı bir masa kuruyor. ABD, PKK da dahil herkesle konuşabileceğinin sinyallerini veriyor. ABD özerklik-federasyon gibi çözümlere kapalı değildir. Hatta Türkiye’nin tam aksine bu modelleri gayet makul, kabul edilebilir buluyorlar. Obama yönetimi yeniden seçilirse Türkiye’yi ve AKP’yi masaya yatıracak! Bakın oturtacak demiyorum, masaya yatıracak! Bu bir dizayn olacak. Suriye, İran, Irak ve Türkiye’nin durum ve tutumları bölgenin geleceğinde belirleyicidir. Bu dört ülkede de Kürtler önemli bir dinamik ve politik - toplumsal güçtür. Şimdi masa daha kalabalık ve üstelik ABD ev sahibi olabilir!”

Sonra... Bu röportajdan tam üç yıl sonra...

7 Kasım 2015’te ABD ilk resmi kara gücünü Suriye’de konuşlandırdı. ABD askerleri IŞİD’le mücadele eden ‘Kürt güçleri’ eğitmek üzere Kobani’ye girdi. ABD destekli ‘Rojova Devrimi’ alkışlandı... ‘Anti-emperyalist’ Kürt siyaseti çözümü iç dinamiklerle değil de ‘dış dinamiklerle’ aramaya devam etti, ediyor!

SONUÇ: 1 Eylül 2018 tarihli “Emperyalizm, Savaş, Ortadoğu, Kürt Sorunu” başlıklı makalesinde Selahattin Demirtaş şöyle dedi: “ Mezhep, ulus, din savaşlarıyla parçalanmış bu bölgede emperyalizm kanlı biçimde hüküm sürmeye devam ediyor...” HDP, ABD ve AB koridorlarında mı gezecek yoksa...