Manifesto... Toplumsal bir hareketin siyasal inanç ve amaçlarının açık ifadesi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, geçen, “24 Mart’ta 2023 manifestosunu açıklayacağım” demişti. Dün açıkladı! Uzun zamandır il kongrelerinde duyduğumuz cümleler vardı. Yeni bir yol haritası değil yeni bir AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) ortaya çıktı! 10 yıl öncesine döndüm...

Tarih 23 Ocak 2011...

Başbakan Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen “Türkiye 2023’e Yürüyor, Ankara AK Parti’de Buluşuyor” programına katıldı. Erdoğan şu cümleleri kurdu: “... Demokratikleşme adımlarını kararlılıkla sürdürecek, Türkiye’yi bölgenin en ileri demokratik standartlarına sahip ülkesi haline getiriyoruz, getireceğiz. Özgürlükleri daha da ileri standartlara kavuşturacağız. Daha ileri demokrasi, yeni bir anayasayla, katılımcı, özgürlükçü anayasayla büyük Türkiye vizyonuna denk düşen güçlü bir anayasayla geleceği kucaklayacağız...”

10 YIL SONRA

10 yıl önce de ‘Özgürlükçü anayasa’ diyen Erdoğan dün de aynı çağrıyı yaptı: “...Yeni anayasa, darbecilerin, vesayetin, şu veya bu dengenin değil, doğrudan milletin anayasası olmalıdır. Türkiye’nin bugün, yeni bir anayasa için hiç olmadığı kadar hazır olduğuna inanıyoruz. Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakarak, Türkiye’yi en az bir asır boyunca taşıyacak lafza ve ruha sahip yeni bir anayasaya kavuşturalım. Biz buna varız ve hazırız.”

SORU ŞU: Erdoğan’ın “Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakalım” cümlesi kime yönelikti?

Atatürk olmayacak mı?


Anayasa’nın ‘ideolojik’ görülen ikinci maddesine bakalım: “... Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”

Anayasa’nın ‘Başlangıç’ bölümünde ne deniyor: “... Türk vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve yüce Türk devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda... Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı...”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP kurmaylarının her fırsatta dile getirdiği “Sivil Anayasa” ideolojisiz mi olacak?

SORU ŞU: Erdoğan’ın “Gelin; ideolojik, zümrevi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakalım” cümlesi kime yönelikti? MHP bu konuda ne diyecek?

SONUÇ: AKP’nin sorunu ‘ideoloji’ değil! Sorun “Atatürk milliyetçiliği” ideolojisi... Yani halkçılık, yani devrimcilik! Yoksa iktidarın da ideolojisi var geçmişten gelen ‘bagajları’ da... Atatürk milliyetçiliğine neden karşılar? Çünkü ideolojik olarak karşılar! Neoliberalizm denilen anlayışın hedefinde ne var: Atatürk milliyetçiliği!

AKP MKYK’sına bakınca...


Örneğin... “Balyoz’lar, Ergenekon’lar... Bunlar yalan mıydı, elbette bunlar vardı” diyen Binali Yıldırım’ın A Takımı’nda yer aldığı ve Numan Kurtulmuş’la partiyi yöneteceğini gördük.

Örneğin... “Darbeci Kemalist gelenekle, FETÖ’yü birbirine kırdırdık” diyen Emre Cemil Ayvalı’yı gördük.

Örneğin... FETÖ, Ergenekon’u böyle sulandırdı, cuntacılarla hesaplaşma fırsatı kaçırıldı. Şimdi tersi süreç yaşanıyor, FETÖ sulandırılıyor” diyen Şamil Tayyar’ı gördük.

Bu örnekleri çoğaltabiliriz! Manifesto’dan çok sadece ve sadece 2023 seçimlerine odaklanan... Anayasadan ‘ideolojik’ bagajları boşaltmaya çalışacak olan... Sözde Ergenekon ve Balyoz’dan hesap sormak isteyen bir ‘çekirdek kadro’ kuran anlayış.