Prof. Kurthan Fişek... Sıfırcı Hoca... 1965’te Meclis’te 15 vekille temsil edilen Türkiye İşçi Partisi’nin aktif üyesiydi. Şili lideri Salvador Allende’yle -1970’te seçimle işbaşına gelen 1973’te CIA destekli Pinochet darbesinde öldürülen- ilgili hafıza tazelerken arşivde, Hürriyet’te kaleme aldığı bir yazı gözüme takıldı. 13 Eylül 1998’de şu tespitleri yapmış Kurthan Hoca:

... 1973 seçimlerine, genel af, toprak reformu, madenlerin ve petrolün devletleştirilmesi vaatleriyle giren CHP, 1969’da yüzde 27.4 olan oylarını yüzde 33.3’e çıkardı. Ecevit’in popülaritesi hızla yükseliyordu. Ecevit’in yükselişi sağ kesimi kaygılandırdı. Sağ basın Ecevit’ten, “Allende-Büllende” diye söz ediyor, seçmene Ecevit’in “komünist” olduğu mesajı verilirken, Allende’nin sonu hatırlatılıyordu. AP Genel Başkanı Süleyman Demirel, 1975 yılında Ecevit’i “Allende taklitçisi” ilan etti. Allende benzetmesi Ecevit’in 1978’de başbakan oluşuyla birlikte sıklaştı. Bu dönemde, Demirel’in hükümet uygulamalarını “Allende gidişi” diye nitelemesi tartışmalara yol açtı...

Yazıyı okuduktan sonra Allende’ye bir daha baktım... 4 Eylül 1970’te Halk Birliği adayı oldu. Latin Amerika’da serbest seçimle iktidara gelen ilk Marksist devlet başkanı... Hukuk devletini savundu... En düşük gelirleri üçte iki oranında yükseltti... Ve en önemli hamlesi: Yabancı işletmeleri devletleştirdi. İlk olarak Amerikalılara ait olan bakır madenlerini hedef aldı. 1973’te neoliberal/CIA destekli darbede cuntaya teslim olmadı ve intihar etti.

Sonra... Ecevit’in tarım hamlesiyle, köylü vurgusuyla, kooperatifçilik ve ‘hakça düzen’ sloganıyla kimleri karşısına aldığını... Bu programla da 1977 seçimlerinde yüzde 41. 4 oy aldığını not ettim.

Üç gün önce...

Ekonomide planlama


Tarih 5 Ekim 2021... CHP grubunda Kemal Kılıçdaroğlu net bir program koydu: “... Bütün çiftçi kardeşlerime, üretici kardeşlerime, besici kardeşlerime anlatmak isterim. Bir sefer her ürünün bir taban fiyatı olacak. Maliyet artı makul kâr, eşittir taban fiyat. Bütün çiftçi kardeşlerim bunu not edin... Hiçbir çiftçi zarar etmeyecek demektir. Bunu neyle yapacağız? Planlamayla yapacağız. Kim neyi ekecek, bilecek. 1 yıl sonra taban fiyat ne olacak, onu da bilecek. Onun üstünde bir talep gelirse istediğine satabilir, ama taban fiyatın altına ürün düştüğü zaman, devlet alacak onu. Diyecek; hayır, ben çiftçimin zarar etmesini istemiyorum. Bu aynı zamanda ne demektir? Fiyatlarda istikrar demektir. Hiçbir çiftçi zarar etmiyor, herkes ürününü ekiyor, herkes belli bir gelir sahibi ve dolayısıyla devlet de bütün bunları planlıyor. 19 yılın sonunda nereye geldik? Planlama yok... Çiftçi bakıyor bu sene patates çok iyi, hep beraber patates ekelim. Bu sene soğanlar çok iyi, hep beraber soğan ekelim. Ertesi yıl hep beraber batıyorlar. Sorumlu kim? Çiftçi değil, devleti yönetenler.”

Bu programa karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün kurduğu cümle şaşırtıcıydı: “... Kendi aklınca şehitlerden gazilere her kesimi kışkırtmaya çalışan bu kişi en çok destek verdiğimiz çiftçilerimize de bulaşmış. Biz yaptıklarımızı söylüyoruz güya kendince tarım denklemi kuruyor. Söylediği şeyin çiftçiyi bugünkü seviyesinin geriye düşüreceğinin farkında değil. O derece şuursuz...”

Gerçekten çiftçi Kılıçdaroğlu’nun planlama ekonomisiyle bugünkü seviyenin gerisine mi düşer?

Çiftçi toprağından kaçtı


Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez’den öğrendik. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre 2011 yılında tarımda sigortalı çiftçi sayısı 1 milyon 121 bin 777’di. Bu sayı 2020 yılı sonunda 547 bin 75’e düştü. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2017’de 2 milyon 100 bin. 2017’den sonraki veriler ise resmi olarak açıklanmadı. Ancak Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) SGK ile İŞKUR’un 2020 yılı Ekim ayı verilerini değerlendirerek oluşturduğu İstihdam İzleme Bülteni’ne göre, bu sayı 2020’nin Ağustos ayında 1 milyon 803 bine düştü. Buna kayıt dışı yaklaşık 2-2.5 milyon çiftçi eklenirse 3.8-4.5 milyon arası bir sayı var.

Yani... Çiftçi sayısı azalıyor... Çünkü... Elektrik, su, mazot, gübrenin rakamları ortada. Çiftçi ürününü satınca bile maliyetlerini karşılayamayacak durumda.

Peki... CHP lideri gerçekten şuursuz mu? Yanıtı Kılıçdaroğlu verdi: “... Çiftçinin kullandığı girdiler var, çok pahalı. Teşvik edeceğiz, tamamını Türkiye’de üretebiliriz. Türkiye gübre üretemez mi ya? Teşvik vereceksin, ‘gübre üret kardeşim’ diyeceksin. Bakınız son 1 yılda amonyum sülfat gübresi yüzde 157 zamlanmış. Dap gübresi yüzde 146, üre yüzde 145, tarım ilaçları yüzde 60, besi yemi yüzde 53, süt yemi yüzde 55, sertifikalı hububat tohumu yüzde 63, elektrik fiyatları yüzde 56, zirai ilaç fiyatları yüzde 80’le yüzde 120 arasında artmış. Soru şu: Bu zamları kim yaptı, çiftçi mi? Besici mi yaptı, kim yaptı bu zamları?”

Sonuç: Tarımda denklem belli!