Ülke sınırları yeniden kontrolsüz bir göçmen akını altında. ABD 20 yıllık işgalin ardından Afganistan’ı Taliban’a bırakıp çekiliyor. Taliban’dan kaçan Afganlar da  Van sınırından kafileler halinde denetim olmaksızın geçiyor.

Görüntüler, sağduyu sahibi herkese AKP iktidarının gerçek maksadını sorgulatıyor.

Savaştan, getirdiği yıkımlardan kaçanların, insanca hayat talep etme hakkı dünyanın her yerinde meşrudur. Bununla birlikte yaşadığı ülke, şehir, apansız ve kontrolsüz biçimde, binlerce tanımadığı, ne yaptığını bilmediği göçmenle dolan insanların da güvenlik içinde yaşama talebi bir o kadar meşrudur.

Bu meşru taleplerin ortasında, temsil yetkisine sahip yöneticiler ile medyaya önemli bir görev düşüyor: Yabancı düşmanlığını, ırkçılığı körükleyici dil ve davranışlardan uzak durmak. Pandemiyle ekonomik krizin derinleştiği, tabiri caizse herkesin canının burnunda olduğu böyle bir dönemde, özellikle siyasetçi yöneticilerin kullandığı dil, dikkatli ve sorumlu olmak zorunda.

ASIL SORUMLU

Türkiye, 19 yıldır iktidarda olan AKP’nin yanlış politikaları sonucu; hibe yardım adı altındaki uluslararası “rüşvetler” karşılığında, Avrupa’nın göçmen deposu oldu. Hep birlikte ağır bedeller ödüyoruz. Dahası, AB liderleri artık açık oynuyor. Bu tablonun gerçek sorumlularına ses çıkaramayanlar, tepkileri güçsüz konumdaki mültecilere yöneltip/yönlendirerek oy hesabı yapıyor olabilir. Ancak bu tutum, çatışmaları büyütecektir.

ÇARPICI GERÇEK

Sözcü Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ün “İşte sığınmacı gerçekleri” başkılı yazısında çarpıcı bir bilgi vardı. Yazıdan alıntılıyorum:

“Geri gönderme merkezleri dolu olduğu için yakalamaları halinde başlarına bela oluyor. Neden mi? Çünkü sığınmacılar için Emniyet ve Jandarma’da ödenek yok. Gözaltına alınan kişinin yemek ve diğer giderlerini güvenlik güçleri kendi aralarında ya da vatandaşlardan aldıkları yardımlarla karşılıyor.”

Düşünebiliyor musunuz? Pek yakında döviz garantili yeni bir yap-işlet-devret ihalesi açacak olan iktidar, bütçeye sığınmacılar için yemek ve diğer giderlere yetecek ödeneği koymuyormuş. Ve sırf bu nedenle sınırlarda yakalama işlemi zaafiyete uğruyor.

★★★

Bütçe kalemlerini inceledim. Mültecilerle ilgili iki gider kalemi var:

- Mülteci tahliye giderleri

- Mültecilerin güvenlik kuvvetleri nezaretinde bulundurulma giderleri

Saygı Öztürk’ün yazısındaki ödenek konulmayan kalem, ikincisi olmalı. Geriye dönük araştırdım. “Mülteci tahliye giderleri”, bütçede hep var olan bir kalem. Ancak “Mültecilerin güvenlik kuvvetleri nezaretinde bulundurulma giderleri” 2017’de bütçeye konulmuş ve sadece o ilk yıl 207 bin TL ödenek verilmiş. 2017’den bugüne kadar 1 lira bile ödenek yok!

Bahsettiğim iki harcama kalemini, son 10 yılın bütçelerini inceleyerek tabloya dönüştürdüm (Kaynak Hazine ve Maliye Bakanlığı). “Neden 4 yıldır 1 lira bile ödenek konulmuyor” sorusuyla bitirelim: