Takvim yaprakları 12 Mayıs 2019’u gösteriyordu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, arabasından inmiş iftar yemeği için Esenler Kültür Merkezi’ne doğru yürüyordu. Bir gazeteci yanına yaklaşıp, “Efendim İstanbul seçimleri neden iptal edildi?” diye sordu.

Gazetecinin kastettiği, 31 Mart 2019 günü yapılan ve Ekrem İmamoğlu’nun lehine sonuçlanan İstanbul seçimlerinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edilmesiydi.

Yıldırım, gazeteciye doğru bakıp şakacı zamanlarındaki gülüşünü gösterdikten sonra “Çok basit, çünkü çaldılar” yanıtını verdi.

Belli ki bizim spontane sandığımız “çaldılar” sözü çalışılmış bir sloganmış.

Zira AK Parti’nin sosyal medya tugayları vakit geçmeden harekete geçti.

“#çaldılar” etiketini içeren on binlerce sosyal medya mesajı paylaşıldı.

Şimdilerde “2019 yerel seçimlerinden aklınızda ne kaldı” diye sorduklarında ilk verdiğim yanıt “çaldılar” oluyor.

Ancak benim açımdan 31 Mart 2019 gecesi yapılan seçimi “çalan” İmamoğlu değil, iktidar talimatıyla hareket eden YSK’ydı. Neyse ki İstanbul halkı 24 Haziran 2019 gecesi iktidara da YSK’ya da “trajik” bir ders verdi ve 805 bin oy farkla İmamoğlu’nu yeniden İstanbul’un belediye başkanı seçti.

(Bir de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un “hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu” sözünü anımsıyorum ama o siyaset tarihçilerinin değil mizahçıların ya da – belki bizim zekamız kendisini anlamaya yetmediyse - felsefe tarihçilerinin alanına giriyor.)

★★★

Bunları niye mi yazdım?

6 Ocak 2020 günü, 51 eyaletten getirip, Amerikan başkentindeki National Hall alanına topladığı fanatik, aşırı sağcı Amerikalılara “Hadi Capitol’e (ABD Kongresi) yürüyoruz” diyen ve Amerikan tarihinde yaşanmamış gelişmelere neden olan Donald Trump’ı dinlerken aklıma geldi.

ABD Kongresi’ni basan o kalabalığın en önemli motivasyon kaynağı Trump’ın sıkça sarf ettiği “çaldılar” sloganıydı.

Olaylar yatıştıktan, Trump dahi yaptığına pişman olduktan sonra oturdum, Trump’ın kaybettiği seçimi geri alabilmek için attığı adımlara baktım.

Resmen AK Parti’nin İstanbul seçimlerini geri alabilmek için yaptıklarını tekrarlamıştı.

Yargıyı harekete geçirme çabası, bazı oyların iptal edilmesi ya da bazı oyların yeniden sayılması konusunda kullandığı argümanlar neredeyse aynıydı.

Hatta ABD’li gazeteci bir dostum, Trump’ın “çaldılar” sloganının patentinin Binali Yıldırım’a ve AK Parti’ye ait olduğunu iddia ediyordu.

★★★

Peki aradaki fark ne olmuştu?

ABD’deki yönetim sisteminin “denge ve denetleme” kabiliyeti, Amerikan Başkanı’nın elindeki devasa güce rağmen kuvvetler ayrılığının işlemesini sağlamıştı.

Amerikan yargısı bizdeki YSK’nın aksine gücü elinde bulunduran ama kaybetmiş tarafın isteğini değil, milletin tercihini baş tacı etmişti. Amerikalı yargıçlar YSK’dakiler gibi terfilerini ve emekliliklerini düşünmek yerine ülkenin demokrasisini ve çıkarlarını hesaba katmıştı.

Amerikan Meclisi’ndeki Cumhuriyetçi temsilciler ve senatörler dahi Cumhuriyetçi Başkan’ın değil, halkın seçtiği başkanın yanında durmuştu.

Washington polisi, Pentagon, kalabalığa “başkanın adamları” diye bakmamış, sırtlarını sıvazlamamıştı.

Trump, elindeki gücü bırakmamak için saçma ve tehlikeli bir yola girip, İstanbul örneğine bakarak seçim sonuçlarını iptal ettirebileceğine inanmıştı.

Ancak, 250 yıllık Amerikan sistemi de bize “hiç olmaz” denilen şeyler yaşandığında dahi hukuk devletinin, güçler ayrılığının işleyebileceğini göstermiş oldu.

Unutmamak gerekir ki esas olan milli iradedir ve siyasette güç kimde olursa olsun son sözü hep millet söylüyor.

Bu tohum bütün Anadolu’da yeşermeli

Kars’ın Susuz İlçesi’nden sık sık söz ederim. 2 bin 600 nüfuslu küçük bir yer. Ancak, Cilavuz Köy Enstitüsü’ne ev sahipliği yapmasından olsa gerek eğitim seviyesi yüksek, çağdaş insanların yaşadığı şirin bir Anadolu kasabası.

Bizler burada kadın cinayetleri haberlerini okuyup kahrolurken, geçen salı günü Susuz’da ilginç bir toplantı vardı. Belediye Başkanı Oğuz Yantemur, Hollanda’nın MART programı çerçevesinde başlatılan bir projeyi tanıtıyordu.

Oğuz Yantemur.


Cilavuz Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin öncülüğünde yürütülecek “Kız ve Erkek Çocukları Susuz’da Cinsiyet Temelli Şiddete Karşı” başlıklı proje çerçevesinde kız ve erkek çocuklarına, yetişkin erkek ve kadınlara cinsiyet temelli şiddet olayları konusunda farkındalık eğitimi verilecek.

Anadolu’nun ücra bir kasabasında erkek şiddetiyle mücadele kapsamında atılan bu tohumun, yol yapmak, çöp toplamak, çevreyi korumak kadar kıymetli bir hizmet olduğunu, yeşerip bütün Anadolu’ya yayılması gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle de Başkan Yantemur’u kutluyorum.