Bu aralar Taliban’ın yaptıklarını konuşuyoruz ya...

Müziği, sinemayı, eğlenceyi yasaklamışlar.

Zaten eğitim hakkı dahi olmayan kadınları, yanlarında “erkeği” olamadan seyahatten de men etmişler.

Yakında ne yasaklar, ne vahşet haberleri duyacağız kim bilir?

Taliban gibi gruplar insanı robot gibi görür. Onlara göre insanların ne yiyeceğini, ne giyeceğini, ne içeceğini elinde silahı tutan belirler. Çünkü, o tür ortamlarda vatandaşların özgürlüklerini, yaşam tarzlarını güvence altına alan bir anayasa, bir hukuk düzeni yoktur. Silah kimdeyse karar ondadır.

Biz Taliban’ın yasaklarını konuşurken, biliyorsunuz bizde de Diyanet İşleri Bakanlığı fetva yayınlamış.

Neymiş efendim midye, karides, kalamar, yengeç ve ıstakoz harammış.

Bir bu kalmıştı Diyanet’in karışmadığı.

Ya başkan!

Sen karides de yeme kalamar da yeme yengeç de yeme ıstakoz da...

Biz yeriz. Günahı vebali bizim boynumuza.

Birilerinin haram yemesini engellemek istiyorsan, git kul hakkı yiyenlerin, “devletin malı deniz, yemeyen ....” diyenlerin karşısına dikil.

Yüreğin yetiyorsa de ki “Hiç uçak inmeyen bir havaalanına yüzlerce uçak inmiş gibi 43 milyon Euro ödemek kul hakkına girer!”

Yüreğin yetiyorsa, devletin parasını çar çur edenlere, millet açken milletin parasıyla 2 milyonluk makam otomobillere binenlere, israfı günlük hayatın olağan akışı haline getirenlere iki paragraf fetva yayınla!

Doğru karardan dönmemeli


Mehmetçiğin, tahliyelerden sonra kalıp kalmayacağı merak konusuydu. Nihayet, geri dönmelerine karar verildi ve çekilmeye başladılar.

Kabil Havaalanı çevresinde bir günde yaşanan üç saldırı dahi, bu kararın ne derece doğru olduğunu gösteriyor.

Ancak, geri planda kararı son derece haklı çıkaran başka gerekçeler de var. Tek tek sıralayalım:

-Bombalar gösterdi ki Mehmetçik Kabil’de kaldığında (Taliban’ın güvencesi olsa dahi) tehdit altında olacak. Zira Taliban, Türkiye’nin kırmızıçizgisi olan “terörle arasına mesafe koyma” şartını kabul etmiyor. Suriye ve Irak’taki çok sayıda yabancı terörist bugün Taliban kontrolündeki bölgeleri kurtarılmış bölge olarak görüyor. Taliban’ın kuracağı hükümet, dünyayla entegre olmak için güvence verse de terör örgütleri saldırılarını sürdürecektir.

-İkinci önemli unsur, Afganistan’ın uyuşturucu üretim merkezi olmasıdır. Kabil Havalimanı’nı korumak, uyuşturucu trafiği ile doğrudan muhatap olmayı gerektiriyor. Devlet ya da aşiret liderlerinin doğrudan bu ticaretin içinde olması Mehmetçiğin Kabil Havalimanı’nda tam otorite sağlamasının önüne geçebilir.

-Üçüncü önemli unsur, Kabil Havalimanı’nın uyuşturucu gibi, teröristlerin, kara paranın geçiş noktasına dönüşme riski.

★★★

Karşıda devlet refleksi gösterecek sağlıklı bir muhatap olmadığı sürece, Mehmetçiğin bu üç alanda otorite olması, kontrolü sağlaması çok zor. O nedenle, hangi lojistik ve mali olanaklar sunulursa sunulsun, Türkiye kendisini bu zor trafiğin ortasında bulabilir. Mehmetçiğin, terör, uyuşturucu ve kara para trafiğinin ortasında kalması, Türkiye’nin prestijine de büyük zarar verir.

Afganistan’ın ihtiyacı olan iki şey var:

-Devlet

-Ulus

20 yıldır trilyonlarca dolar akıtılmasına rağmen, Afganistan’da bir devlet kurulamadı. Çünkü bir ulus inşa edilemedi. Farklı etnik kökenler, kendi bölgelerinde kabile gibi yaşamaya devam etti.

Taliban’ın o devleti ve ulus bilincini inşa etmesini kimse beklemiyor.

Haliyle yakın gelecekte, terör örgütlerinin, uyuşturucu ticaretinin, dünya kara para trafiğinin merkezi haline gelecek bir Afganistan’la karşılaşacağız ve Mehmetçiğin o Afganistan’da bulunması ülkemizin zararınadır.

Bu nedenle “çekilme” kararını verenleri içtenlikle alkışlıyorum.

Dilerim, NATO’nun ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin arzusuyla yeni bir tezkere çıkarıp Mehmetçiği yeniden o karambol ülkesine göndermezler!