Sevgili okurlarım, birkaç gün önce burada “Satılık hastaneler” başlığı ile bir yazım çıkmıştı.

İstanbul’un çeşitli bölgelerinde tam teşekküllü hastaneler satılıktı.

Gazetelerde tam sayfa çıkan ilanlarda ayrıca şu ifadeler yer alıyordu:

“Gayrimenkul takası değerlendirilir. Satın alma teklifleri grup veya tekli olarak da alınmaktadır.”

★★★

Hepimizin bildiği gibi, Türkiye tam bir kalkınma süreci yaşıyor!

Bu süreçte herhangi bir olumsuzluk ya da kötüye giden herhangi bir şey yok.

Ekonomi tıkırında!

Halk ve bütün sektörler bu gidişten memnun!

Bizi yönetenler de bu durumun farkında olduğundan, her birinin ağzından adeta bal damlıyor!..

Ahaliye pembe tablolar yutturulmak isteniyor ama herkes her şeyi görüyor.

★★★

Peki ama hangi hastanelerdi bu satışa çıkarılanlar? Herhalde devlet veya üniversite hastaneleri olamazdı.

O halde geriye bazı özel hastaneler kalıyordu.

Ama öyle sıradan olanlar değil, ‘tam teşekküllü’ olanlar...

Satışa hangilerinin çıkarıldığını bilemiyorum. Öğrenmem mümkün olmadı.

Özellikle gizli tutuyorlar.

★★★

Bu sorunun yanıtını bilen sağlıkçılar ve hastane sahipleri derseniz, onların konuşması zaten mümkün olmadı...

Çünkü başlarına bir iş gelirse diye korkuyorlardı.

Ancak kulağımıza gelen bazı fısıltılar eğer doğru ise, bu mal satışını yapanlar yetkili ve korkutucu birileri tarafından aranıp bir miktar fırçalanmışlar:

“Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Bu ortamda satılık hastaneler diye ilanlar verilir mi? Satılacak olsa bile alıcıyla satıcı sessizce bir araya gelip anlaşır ve iş kamuoyuna yansıtılmadan biter...”

★★★

Gazeteci arkadaşımız, sağlık sorunları uzmanı Coşkun Bel’den dün aldığım mektubu sizlere aynen iletiyorum.

“Merhaba Emin Ağabey.

Yaklaşık 35 yıldır ülkemizin sağlık sistemini mercek altına alan bir gazeteciyim. Ülkenin sağlık sorunlarını, uzun yıllar sağlık köşe yazarı olarak görev yapmaktan onur duyduğum Gözcü ve Sözcü gazetelerinde yer alan köşemde dile getirdim...

Bu konularla ilgili kitaplar yazdım ve yazmaya da devam ediyorum. Ayrıca CHP Sağlık Politikaları Genel Başkan Danışmanlığı görevini de yürütmekteyim.

“Satılık Hastaneler” başlıklı yazınızı ilgiyle okudum...

Bu sadece buzdağının görünen kısmıdır.

Hadisenin bir de görünmeyen bir yüzü vardır. İşte bu görünmeyen kısmı daha doğrusu halkımıza tozpembe gösterilmeye çalışılan yönü bir felakettir...

Özellikle son 18 yılda, koruyucu ve önleyici tıp yerine, “Önce hastalan, sonra tedavi ol” mantığıyla uygulanmakta olan sağlık politikaları ülkemizde hasta patlamasına yol açmıştır.

2001 yılında 100 milyon civarında olan hekime müracaat sayısı yıldırım hızıyla artarak 2019 yılında 812 milyon 903 bine ulaşmıştır.

Türkiye 2004 yılında 856 milyon kutu ilaç tüketirken bu sayı 2019 yılında 2 milyar 370 milyon kutuya yükselmiştir.

Yine o yıllarda sağlığa harcanan para 2.195 milyar lira iken, her yıl katlanarak artmış ve 188,600 milyar liraya çıkmıştır.

★★★

İşte bu hastalık tablosu sonucunda sağlık harcamalarının hızla yükselmesi, özel hastane işletmeciliğine olan ilgiyi artırdı.

Kazanç getirmeyen bir sektöre özel girişimci kolay kolay milyon dolarlarını bağlar mı?

Bu işin farkına varan birçok yatırımcı sağlık sektörüne yatırım yapmaya başladı.

Bu böyle olunca son 18 yılda özel hastane sayılarında patlama yaşandı.

2001 yılında Sağlık Bakanlığı’na ait hastane sayısı 751 iken, özel hastane sayısı sadece 239’du.

Günümüzde ise özel hastane sayısı 600’e yaklaşırken, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane sayısına son 18 yılda 144 adet yeni hastane eklenerek, bu sayı 895’e çıktı.

Son 18 yılda özel hastane sayısında yüzde 300’e yakın bir artış gözlenmiştir. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane sayısındaki artış çok düşük düzeylerde kalmıştır.

Büyük şehirlerde faaliyet gösteren özel hastane sayıları ise kamu hastane sayılarının kat ve kat üzerindedir...

İstanbul’da Sağlık Bakanlığı’na bağlı 54 hastanede sağlık hizmeti veriliyor. İstanbul’da faaliyette bulunan özel hastane sayısı 165.

Aradaki farka dikkatinizi çekmek isterim.

Yurdun dört bir yanına kontrolsüz bir şekilde açılan özel hastaneler, yaşadığımız pandeminin de etkisiyle mali açıdan büyük bir çıkmazın içine girdiler.

Bu özel hastanelerdeki milyonlarca dolarlık tıbbi cihazlar çoğunlukla uzun vadeli kredilerle alınmıştır.

2020 yılı özel hastaneler için mali açıdan çok zor bir yıl olmuştur.

Acil vakalar dışında özel hastanelere olan hasta müracaatları çok düşük seviyelerde kalmıştır.

Batma noktasına gelen ve borcunu çeviremeyen özel hastaneler işte bu nedenle satışa çıkarıldı.

Sevgi ve saygıyla.”