Sevgili okurlarım, Osmanlı İmparatorluğu tam 33 yıl boyunca Abdülhamit isimli padişahın ağır baskısı altında yaşadı.

Meclis’i kapattı, anayasayı askıya aldı ve tek adam zulmü oluşturdu. Koskoca imparatorluğu tek başına, keyfi kararlarla yönetiyordu.

Yıldız sarayına kapanmıştı.

33 yıl boyunca cuma namazı törenleri dışında sarayından dışarıya çıkmadı.

1878 harbinde Rus ordusu Yeşilköy’e ulaşıp İstanbul’un kapısına dayandı ve orada görkemli bir anıt inşa etti.

Padişah 33 yıl boyunca bu utanç anıtının gölgesinde yaşadı, elini bile süremedi. Hiç utanmadı. 

Anıt 1914 yılında İttihat Terakki hükümeti tarafından dinamitlenip havaya uçuruldu.

Talat Paşa


★★★

Korkak, vehimli bir adamdı.

Onun padişahlığı süresince Osmanlı, Kıbrıs ve Balkanlar dahil yüz binlerce kilometrekare toprak kaybetti. Kıbrıs’ı İngilizlere parayla sattı.

Baskısı ve zulmü giderek artıyordu.

Kendisine muazzam bir hafiye ordusu yaratmıştı. Özgürlük isteyen nice masum ve suçsuz insanlar bu hafiyelerin hışmına uğradı, Saray’a jurnaller yağdı, haklarında imparatorluğun Fizan dahil en ücra yerlerine sürgün kararları verildi. 

★★★

Yıl 1908...

Selanik, başkent İstanbul ve devletin dört bir yanında gizlice örgütlenen İttihat Terakki Cemiyeti üyesi bazı subaylar Makedonya’da dağa çıkıp özgürlük istediler.

Pabucun pahalı olduğunu gören Abdülhamit Meclis’i açmayı ve anayasayı yeniden yürürlüğe koymayı kabul etmek zorunda kaldı...

Ve Meşrutiyet ilan etmek zorunda kaldı.

Ülke yönetimi bir süre sonra (ve çok çalkantılı bir biçimde) İttihat Terakki’nin eline geçti.

Yaklaşık bir yıl sonra 31 Mart irtica isyanı çıktı.

Selanik’ten yola çıkıp İstanbul’a gelen Hareket Ordusu isyanı kanla bastırdı, çok sayıda elebaşı idam edildi.

Abdülhamit 1909’da tahttan indirilip Selanik’e sürgün edildi.

★★★

Cemiyetin üç büyük önde geleni vardı.

Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa.

Enver Paşa askerdi. Giderek ve çok büyük bir hızla yükselip terfiler aldı, Başkomutan Vekili oldu. Yurtsever ama maceracı bir adamdı.

On binlerce askerimizin donarak can verdiği Sarıkamış hezimeti onun zamanında yaşandı.

Esas amacı Rus ordusunu yenip Orta Asya’daki Müslümanları derleyip toparlamak, sonra oralarda bir Türk-İslam devleti kurmaktı. Ama hep hüsrana uğradı. 1922’de Rus ordusuyla tek başına, yanındaki başıbozuklarla savaşırken Buhara yakınlarında şehit edildi.

Cemal Paşa hem Bahriye (donanma) vekili, hem de Suriye’deki 4. Ordu komutanı oldu. Orada çok sert davrandı, korku saldı.

★★★

Talat Paşa sivildi. Bir anlamda İttihat Terakki’nin ılımlı reisi idi...

Esprili, hazırcevap, mütevazı bir adam...

Enver’le aralarında sık sık tartışma ve fikir ayrılıkları çıkardı.

İttihat Terakki döneminde önce Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı), sonra Sadrazam (Başbakan) olarak görev yaptı.

★★★

1914 yılında Birinci Dünya Savaşı patlamıştı. Ne yapacağımız, hangi tarafın yanında olacağımız bilinmiyordu. Enver Paşa bir emrivaki yaptı. Hiç kimseye haber vermeden Türkiye’yi Almanya’nın yanında savaşa soktu.

Savaş 1918’e kadar sürdü.

Almanya ile birlikte yenildik ve Mondros teslim anlaşmasını imzalamak zorunda kaldık.

Anadolu dışında bütün topraklarımız elden çıktı gitti.

★★★

Savaş sürecinde, Türk topraklarında yaşamakta olan bütün Ermeniler ayaklandı.

Bunlar bizim vatandaşlarımızdı!.. Ve kendi devletlerine silah çekmişlerdi.

Ermeniler savaşta Ruslarla savaşan ordumuzu arkadan vurdu. Nice masum insanlar öldürüldü, isyanı bastırmaya çalışan binlerce askerimiz şehit edildi.

★★★

1915 yılında İstanbul’da bir kanun çıkarıldı...

Kendi ordusuna silah çeken ve çektiren Ermeni örgütlerinin önde gelenleri tutuklandı.

Tarih 24 Nisan 1915.

Ermenilerin uzun yıllardan beri şamatasını yaptıkları “24 Nisan soykırımı” işte budur.

Ancak savaş devam ediyordu.

Bir süre sonra tehcir (zorla sürgün) kararı alındı.

Savaş bölgelerinde yaşamakta olan Ermeniler imparatorluğun Suriye gibi bölgelerine topluca sürgün edildi.

Bu süreçte iki tarafın da canı doğal olarak çok yandı.

★★★

Savaş bitmiş, yenilmiştik...

30 Ekim 1918 Mondros teslim anlaşmasından hemen sonra İttihat Terakki’nin önde gelenleri, bir Alman gemisiyle İstanbul’dan kaçtılar.

Aksi takdirde galip devletlerin eline düşüp hapishaneye tıkılmaları, hatta idam edilmeleri kaçınılmaz olacaktı.

Bu süreçte dünya Ermeni örgütlerinin önde gelen hedefi Talat Paşa idi. Tehcir kararını o aldırmıştı.

Sözde soykırımı onun yaptırdığı iddia ediliyordu.

Paşa da Almanya’ya kaçtı ve eşi Hayriye hanımla birlikte Berlin’e yerleşti.

Orada kimliğini saklayarak yaşıyordu.

★★★

Günün birinde sokakta yürürken biri arkasından yaklaştı, kafasına tabancayla ateş etti.

15 Mart 1921...

Talat Paşa oracıkta can verdi.

Ermeni katil kaçamadı, çevredekiler ve Alman polisi tarafından yakalandı.

Mahkemeye çıkarılan Tehliryan isimli katil Talat Paşa’nın aldığı kararlar nedeniyle bazı yakınlarının tehcir sırasında öldürüldüğünü, cinayeti intikam almak için işlediğini itiraf etti...

Ve daha ilk celsede beraat ettirildi!

Bu bir hukuk cinayeti idi!

★★★

Şimdi Talat Paşa’nın öldürülüşünden bu yana tam 100 yıl geçti. O sırada 44 yaşında idi.

(Meclis bu cinayetten üç gün önce, 12 Mart 1921 günü İstiklal Marşımızı kabul etmişti.)

Cinayet sonrasında cenazesi Berlin’de toprağa verildi ama Cumhuriyet hükümetleri onu unutmadı.

1924 yılında Meclis karar aldı, eşi Hayriye hanıma bir ev verildi, vatana hizmet tertibinden ömür boyu maaş bağlandı.

1944 yılında törenle yurda getirilen naşı şimdi İstanbul’da Hürriyeti Ebediye şehitliğinde son uykusunu uyuyor.

Ermeni kurşunlarıyla şehit edilen Talat Paşa her şeyi ile büyük ve önemli devlet adamı idi.

Şehit edilmesinden tam 100 yıl sonra onu bir kez daha saygıyla anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum.