Giden bakan, ayağına kurşun sıktı, gitti. Sustu konuşmuyor. Onun yerine gelen bakan, ağzını açar gibi oldu. Allah ve Peygamber sözü Nas’ı fermuar yapıp ağzına dikiş attılar, o da konuşmuyor.

2 bakan:

Giden bakan.

Gelen bakan.

Söyleyecekleri her cümle, her kelime Ekonomik Kurtuluş Savaşı’na destek olur, savaşın kazanılmasına manevi güç olur. Giden bakan, öyle sıradan biri değildi. Hem Cumhurbaşkanı’nın damadı ve hem de uzunca bir süre Enerji Bakanlığı yaptıktan sonra 5 yıl da ülkenin “tüm girdisine- çıktısına hakim” Maliye ve Hazine Bakanlığı’nı yönetmişti. Türkiye’nin en seçkin 10 kişisi arasında onun adı geçmekteydi. Kendisine Cumhurbaşkanı’ndan sonra partinin başkanı ve Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacak diye “gelecek biçilir” olmuştu.

Aniden istifa etti.

★★★

Hatırlayın:

Korkuya kapıldı.

Ümitsizliğe düştü.

Bir yol çatına gelmişti.

Umutları tükenmişti.

Ülkenin tek adamı Cumhurbaşkanı’nın damadı ve iktidarın en önemli bakanı iken  o güne kadar devlet istifa geleneğinde olmayan bir biçimde sosyal medya üzerinden yazdığı bir dilekçeyle (Instagram hesabı üzerinden) istifa etti.

Şok ayrılış.

Cumhurbaşkanı istifayı kabul etmeyecek, “dön görevine geri” diyecek umuduyla iktidar gazeteleri Hürriyet ile Sabah ve onların TV kanalları, 17 saat istifa haberini” yayınlamadılar.

Yine hatırlayın:

Hazine ve Maliye Bakanı istifa ederken; Türkiye tarihindeki belki de en kritik dönemlerden sayılacak olan bu 5 yıllık süre zarfında ülkeme ve ümmete hizmet etmeyi bana nasip eden Rabbime sonsuz hamdolsun dedikten sonra; At izinin it izine karıştığı, hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her vatandaşımızdan Rabbim razı olsun... Cenab-ı Allah sonumuzu hayretsin” diye bitirmişti.

Bakan gitti.

Bugünlere geldik...

Giden bakan şimdi konuşmalı ve şu üç sorunun cevabını vermelidir: 1- Allah sonumuzu hayretti mi? 2- At izi, it izinden ayrıldı mı? 3- Hak ile batıl ayrıldı mı?

Giden bakan konuşsa:

Söyleyeceği her kelime.

Her cümle.

Her bilgi.

Her belge.

Ekonomik Kurtuluş Savaşı’na destek olur, güç olur.

★★★

Gelen bakan da susuyor.

Ekonomik Kurtuluş Savaşı’nın ilan edilmesinden iki hafta önce; Cumhurbaşkanı Merkez Bankası’na emir ve talimatları artırdığında ve Merkez Bankası’nın yeni başkanı da bu emirler doğrultusunda faizleri geriye çekme eğilimlerini açık ettiğinde; “Her bir kurumun, kendi görev alanı kapsamında üzerine düşeni yerine getirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Biz Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak, enflasyonla mücadelede kararlılığımızı çok net biçimde gösteriyoruz” demişti. Ve AKP’nin grup toplantısında diğer bakanlarla birlikte otururmuş parti başkanı Cumhurbaşkanı’nı dinlerken;  “... nas ortada olduğuna göre sana bana ne oluyor...” diye korkutuldu.

O da konuşmuyor.

Konuşsa bileceğiz: Ekonomik Kurtuluş Savaşı’na girdik. Güçlü bir ekonomik program yapıldı mı? Güçlü bir maliye politikası belirlendi mi? Güven verici finansal istikrar önlemleri alındı mı? Ciddi bir para politikası bina edildi mi?

★★★

Giden bakanımız!

Gelen bakanımız!

Korkmayın konuşun.

Özgürleşin. Bireysel hürriyetinizi kullanın. Zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Ekonomik Kurtuluş Savaşı’na katılma şartları!


Okurlardan “Ekonomik Kurtuluş Savaşı’na biz de katılır, destek veririz ama şartlarımız var” diyen mektuplar gelmeye başladı. Vatandaş şartlarını şöyle sıralıyor: Saray satılsın. Bütün VIP uçakları (10 kişilik bir uçak hariç) satılsın. Bütün lüks pahalı makam araçları satılsın. F-35’ler için verdiğimiz fakat gasp edilen para geri alınsın. Kullanmadığımız S-400 geri verilsin, ödediğimiz 2.5 milyar dolar doğalgaz hesabından düşülsün. Nereden buldun kanunu işletilsin kaynağı açıklanamayan kirli servetlere el konulsun. Hazineye gelir yazılsın. Yargının bağımsızlığı sağlansın. Hukuk, adalet tarafsızca işlesin. Bütün bakanlıkların ve Diyanet’in bütçelerinde kısıntılar yapılsın. Cumhurbaşkanı maaşını yarı yarıya indirsin.