Boğaziçi’ne atanan Prof. Dr. Melih Bulu, 7 ay rektörlük görevinde kaldıktan sonra aniden gitti. Kendi rızasıyla mı gitti, ittirmeyle, kol bükmeyle, dosya göstermeyle mi gönderildi?

Pek anlaşılamadı.

Melih Bulu’yu piyangodan numara çıkarır gibi Cumhurbaşkanı atamıştı. Öğrenciler ile akademisyenler hiç istememişti.

YÖK ise sessiz kalmıştı.

Sonradan ne olduysa; Melih Bulu’nun gitmesine YÖK de çok sevindi. Melih Bulu gönderilince rektörlüğe bu kez Prof. Dr. Naci İnci atandı. Öğrenciler, Naci senin utanman yok mu diye slogan atmaya başladılar.

Çok ağır bir hüküm.

Böyle laf mı olur!

Öğrenciler, Prof. Dr. Naci İnci’ninistenmediğini bile bile atamayla rektör olmayı kabul ettiği için” bu biberli sloganı hak ettiğini söylüyorlar. Akademisyenler de Naci seni de kabul etmiyoruz, demokratik üniversite talebimizden de vazgeçmiyoruz”  anlamında yine her gün rektörlük binasının kapısına gelip, arkalarını dönerek  “istemiyoruz” demeye devam ediyorlar.

★★★

Bu öğrenciler!

Ve akademisyenler!

Rektör beğenmiyorlar.

Çok mu şımarık?

Çok mu kaprisliler?

Kavga mı istiyorlar?

Belamı arıyorlar?

Hayır!

Hiçbiri değil.

Öğrenciler ve akademisyenler, devlet üniversitesi Boğaziçi’ni daha ileri, daha çağdaş, daha verimli günlere götürebilecek rektörün kim olması” noktasında anlaşmışlar. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile akademisyenleri rektörün seçilerek gelmesini” talep ediyorlar.

Demokrasi istiyorlar.

Öğrenciler ile akademisyenlerin söylediklerine göre, “Dünyanın en iyi 500 üniversitesi” içine girebilen bütün üniversitelerde rektörler çoğunlukla seçilerek geliyor. Evet bazı vakıf üniversitelerinde atama ile rektör yapılanlar da var. Ancak atama ile gelenler de önce açık toplantılar yapıp kendilerini, becerilerini, düşüncelerini, projelerini öğrenciler ile akademisyenlere ve hatta velilere bile anlatıyorlar. Yani rektör adayı atamayla da gelse önce kendini üniversite camiasına kabul ettiriyor.

Paçozluğa hayır!

Demokrasinin inceliği!

★★★

Dünyanın ileri ülkeleri aptal, alık, kafasız, otoriter, dayatmacı değiller. Demokratik çözüm bulmuşlar. Bu yolla üniversite yönetiminde ve eğitim kalitesinde yüksek bir başarı elde etmişler. Bizim Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci ve akademisyenleri de bu örneğe bakarak; Melih Bulu rektörlükten gönderilince “Boğaziçi’ne kimin rektör olmasını istersiniz”  sorusuna demokratik yoldan cevap aramışlar.

Kim rektör olmak ister?

Ne oranda destek alır?

Ne oranda karşı çıkılır?

Bir tür “çapına güven duyulanlar ve yapamaz çapı yetmez olanlar” tablosunu ortaya çıkarmışlar. Ve ana kuralı şöyle koymuşlar: Eğer aday listesinde yer alan öğretim üyeleri “karşı oyların” 3’te 2’sinden fazlasını alırsa; onun adaylığına itiraz edilecektir.

İşte demokrasi!

Yaşasın demokrasi!

Yerleşsin demokrasi!

★★★

19 aday belirlenmiş.

Tek tek oylanmış.

746 akademisyen oy kullanmış (katılım yüzde 82) ve sandıktan Prof. Dr. Naci İnci’ye yüzde 95 ve Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’na ise yüzde 93 “karşı oy” çıkmış. Cumhurbaşkanı, hemen hemen hiç istenmeyen Prof Dr. Naci İnci’yi Boğaziçi’ne yeni rektör atadı, o da kendine en az destek bulan, en az istenen, hemen hemen hiç istenmeyen Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’nu yeni rektör yardımcısı olarak seçti.

Çok ilginç!

YÖK sesini çıkarmadı.

Bu ne zihniyettir?

Bu ne dayatma?

★★★

Boğaziçili öğrenciler ise “hangi hocanın rektör olmasına ne kadar destek ve ne kadar karşı oluş”  verdiklerini gösteren oylamayı da yapmışlar. Fikriniz olsun diye, çıkan sonuçları tablo halinde aşağıya yazayım:

Prof. Dr. Mine Erder.

Destekleyen:

Yüzde 70.4.

Prof. Dr. Cem Say.

Destekleyen:

Yüzde 67.4.

Prof. Dr. Ayşe Mumcu.

Destekleyen:

Yüzde 60.1.

Prof. Dr. M. Ünlü.

Destekleyen:

Yüzde 57.7.

Prof. Dr. Fikret Adaman.

Destekleyen:

Yüzde 53.6.

Prof. Dr. Ünal Zenginoboz.

Destekleyen:

Yüzde 52.9.

Prof. Dr. Ali. İ. Tekcan.

Destekleyen:

Yüzde 47.4.

Prof. Dr. Cengiz Kırlı:

Destekleyen:

Yüzde 43.8.

Prof. Dr. Ayşe Gürel

Destekleyen:

Yüzde 42.9.

Prof. Dr. Taner Bilgiç.

Destekleyen:

Yüzde 38.1.

Prof. Dr. Can Yücesoy.

Destekleyen:

Yüzde 37.8.

Prof. Dr. Emin Ertekin.

Destekleyen:
Yüzde 37.7.

Prof. Dr. Yasemin Bayyurt.

Destekleyen:

Yüzde 36.9.

Prof. Dr. Murat Saraçlar.

Destekleyen:

Yüzde 33.2.

Prof. Dr. Metin Ercan.

Destekleyen:

Yüzde 31.3.

Prof. Dr. Yavuz Akpınar.

Destekleyen:

Yüzde 25.6.

Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu.

Destekleyen:

Yüzde 3.1.

Prof. Dr. Naci İnci:

Destekleyen.

Yüzde 1.3.

★★★

Cumhurbaşkanı, ancak yüzde 1.3 destek” alan fakat rektör olmasına yüzde 92.5 karşı çıkılan” (yüzde 6.2 kararsız) Prof. Dr. Naci İnci’yi rektör olarak atadı. O dayüzde 3.1 destek alan ve yüzde 82.6 karşı oyla istenmez ilan edilen (yüzde 14.3 kararsız) Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’nu rektör yardımcılığına atadı.

YÖK’e bak!

Seyrediyor.

Sessiz kaldı.

Cumhurbaşkanın çok yakınında olanlardan, bakanlarından, danışmanlarından, onu destekleyen gazetelerin yazarlarından hiçbiri en yüksek karşı oyu alan ve hiç istenmeyen adayları niçin rektörlüğe dayatıyorsunuz” diyen uyarı da yapmadı. Cumhurbaşkanın partisi AKP’nin yeni ideoloğu olan bir hanım yazar “paçozluk” kavramını ortaya atmış; “kendi çıkarları için her yolu mübah sayanlar için paçoz dayatmacılar” deyimini kullanmıştı. Bu hanım ideolog da sesini çıkarmadı.

 BANA BİRAZ İZİN:

Almanya bankacılık otoritesi, Ziraat Bank İnternational A.G.’ye, neredeyse kapatma anlamına gelecek ağır cezalar verdi. Gerekçesi: Bir takım kimselere, Türkiye’de değeri on para etmez teminatlar karşılığı yüksek Euro kredi aktarılmış. O kredi paraları Türkiye’ye varlık barışı” ile getirilerek aklanmış ve geri Almanya’ya götürülmüş. Ziraat’e bu “kara para aklama” gerekçesi ile ağır cezanın verildiği gün Eski Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar“17- 25 Aralık tapeleri bana ait, dosyamda ne varsa hepsi doğru. Reis beni hırsız çuvalının içine
koydu ve attı...”
 itirafında bulundu. İzne çıkmasaydım hırsız çuvalının dolması ile devlet bankaları ve devlet ihaleleri arasındaki bağlantıyı”  yazacaktım. Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağım. Bana biraz izin.