Şahap Başkan, giden ağam, gelen paşam; sizden önceki Naci Başkan, “niçin koltuğa oturtuldu, faizi yüzde 19’a dayayana kadar arkası sıvazlandı da sonra niçin koltuktan şafak vakti atıldı” sorusunun cevabını en iyi bilen insandı.

O susuyor.

Siz susmayın.

Sizin Merkez Bankası Başkanlığı’na getirildiğiniz gece olup bitenler milletin ağzına düştü, ağzı olan konuşuyor ve vicdanı olan da “gizlenen nedir” bilmek istiyor.

O gecenin öncesi:

Cuma günüydü.

Merkez Bankası’ndan bir ya da birkaç kurum 450 milyon dolarlık alım yaptı. Ve bu alımlar tam da Naci Başkan’ın görevden atıldığı ve yerine siz Şahap Başkan’ın getirildiği saatlere denk geldi.

Dolar da fırladı.

1 Dolar: 7.20’ydi.

1 Dolar: 8.20 oldu.

Vurdular voliyi.

Voli: Vurgun.

Yüksek kazanç.

Gece soygunu.

★★★

Çocuklar bile biliyor.

Merkez Bankası Tahtakale’deki kirli, pasaklı döviz büfesi değil. Merkez Bankası’ndan kişilere dolar satılmaz. Sadece bankalara ve bir de devletin petrol, doğalgaz, savunma sanayi, Hazine garantili alımları için kamu kurumlarına büyük çaplı döviz devirleri yapılır.

Şahap Başkan!

Şimdi bilgi önünüzde.

Bilançoya yazılmıştır.

Siz açıklayın:

Bir banka mı?

Birkaç banka mı?

Devlet kurumları mı?

Kim bunlar?

Naci Başkan için karar verilmiş, şafak sökerken “atılma kararı” Resmi Gazete’de baskıya gidecekti. Cuma günü 450 milyon doları kapatanlar bu bilgiden habersiz idilerse; risk aldılar ve dolara yattılar; “Türk halkını ters köşeye yatırdık... Voliyi vurduk...” diye sevinebilirler. Ve kimse de onlara bir şey diyemez. Türkiye çift paralı ekonomi; isteyen dolar alır, isteyen lira.

Fakat!

Başkan atılacaktı.

Karar yayına hazırdı.

İçeriden bilgiyi sızdırdılar. Merkez Bankası Başkanı’nın değişeceğini biliyorlardı. İğrenç, haksız, kirli, ahlaksız vurgun yaptılar.

Voliyi vurdular.

★★★

Şahap Başkan!

Siz okumuş yazmış, doktora yapmış, profesör olmuş, siyasette de değişimi damardan sezmiş, milletvekilli seçilmiş dört dörtlük başarılı bir insan olmanın yanı sıra aynı zamanda  “gazetecilik” de yapmaktasınız. Bir hatırlı gazetede “ekonomi yazıları” yazmanız sizi aynı zamanda gazeteci yapıyor. Yani biz çok şanslı ülkeyiz (!) Şu anda bizim bir gazeteci Merkez Bankası Başkanımız var.

Gazeteci kimdir?

Haber verendir.

Haber nedir?

Gizlenendir.

Siz de köşenizde yazdınız ve destek oldunuz; “doların deli yükselişini indirmek için Merkez Bankası’nın rezervinden (Milletin kara gün parası) 128 milyar dolar” satıldı. Kimlere satıldığı gizleniyor. Naci Başkan bu gizleneni açıklayacak yürekliliği gösteremedi.

O, fermuar çektirdi.

Diline dikiş attırdı.

Gizlenene sırdaş oldu.

Şahap Başkan!

Siz gazetecisiniz; gizleneni bulunca yazmak, gazeteci ahlakının birinci şartıdır. Merkez Bankası’ndan 128 milyar doları ve sizin başkanlık koltuğuna oturtulduğunuz gecenin gündüzünde 450 milyon doları kimler, ne zaman, ne miktarlarda aldılar? Bilgi şimdi sizde var.

Şahap Başkan!

Vazgeçtim profesör ahlakını, doktoralı akademisyen ahlakını, politikacı ahlakını, milletvekili ahlakını, Merkez Bankası Başkanı ahlakını... Siz gösteriniz gazeteci ahlakını!

Açıklayınız gizleneni.

Daha samimi yazayım:

★★★

Gazeteci kardeşim!

Kalemin keskin olsun!

Durma yaz; gizleneni!

Gazeteciler Cemiyeti’nin “Yılın Gazetecisi Ödülü” sana verilsin diye ben teklif götürürüm söz!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Haydi Abbas!


İktidar Partisi AKP, kongresini yaptı. Eski isimler öne çıkarıldı. Yenilermiş gibi yeniden parlatıldı. Yeni hedefler açıklandı. Bol ışık, bol renk, bol ses, bol makyaj, bol din, dua sergilendi. Yine bolca şiir okundu. Aklıma “Abbas” şiiri geldi. Ölümsüz Şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiiri “vaktin dolduğunu” anlatır: “Haydi Abbas, vakit tamam; /Akşam diyordun işte oldu akşam/ Kur bakalım çilingir soframızı; /Dinsin artık bu kalp ağrısı. /Şu ağacın gölgesinde olsun; /Tam kenarında havuzun. /Ay’a haber sal çıksın bu gece; /Görünsün şöyle gönlümce. /Bas kırbacı sihirli seccadeye, /Göster hükmettiğini mesafeye ve zamana. /Katıp tozu dumanı, /Var git, /Böyle ferman etti Cahit, /Al getir ilk sevgilimi Beşiktaş’tan; /Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.”