Vergi, devletin ülkesi üzerindeki egemenlik hakkına dayanarak, kamu giderlerini karşılamak üzere karşılıksız ve zorla aldığı ekonomik değerdir.

Toplumlar; ırk, dil, din, tarih, iktisadi anlayış gibi farklı kültürel unsurlara sahip olduklarından vergiye bakışları da farklıdır. Vergiyi toplumsal görev olarak gören mükelleflerin, vergi kaçırma eğilimleri düşük olmaktadır.

Vergi ahlakını, vergiye ilişkin görev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirmesi şeklinde tanımlayabiliriz. Mükellefler, dışarıdan herhangi bir baskı ya da zorlama olmadan vergisel yükümlülüklerini yerine getirmekte yani vergiye gönüllü uyum göstermektedirler.

Vergi kanunları ve uygulamalar ne kadar mükemmel olursa olsun, kişilerin vergi ahlakı yok ise vergi ödememek için sürekli yollar arayacaklardır. Vergi ödememeyi başarırlarsa; diğer mükelleflere de kötü örnek olup, onları da yoldan çıkartacaklarını söylemek, kehanet olmasa gerek.

VERGİ AHLAKI AÇISINDAN MÜKELLEFLER DÖRT GRUBA AYRILMIŞ

Benno Torgler, “Tax Compliance and Tax Morale:A Theoretical and Empirical Analysis” (2007 basım yılı), adlı kitabında mükellefleri sosyal mükellef, içten mükellef, gönüllü mükellef ve vergi kaçakçısı mükellef olarak 4 gruba ayırmış.

Bu sınıflandırma içerisinde yer alan gönüllü mükellefler; her durumda ve her şartta vergisini ödeyen, vergi ahlakı yüksek olan kişilerdir. Sosyal mükellefler; sosyal normlardan etkilenen ve utanma duygusu yüksek olan mükelleftir. Özellikle vergi kaçakçılığı iddiası ile denetlendiklerinde ve bu suçtan dolayı yakalandıklarında utanç duyarlar. Sosyal mükelleflerin, vergi ödeme isteği diğer mükelleflerin davranışlarına bağlıdır. Kişilerin ait olduğu referans grubu; bireyin kendine yakın hissettiği arkadaşları, meslektaşları, aile fertlerinden oluşur.

Yapılan araştırmalar, özellikle Anglo Sakson ülkeler ile İskandinav ülkelerinde mükelleflerin vergiye karşı olumlu tutumlarının olduğu, buna karşılık Fransız ve İspanyolların vergiye karşı olumsuz oldukları gözlemlenmiştir. Ülkelerin dini, yaşadıkları coğrafya, ekonomik ve politik sistem gibi birçok etken vergi ahlakını etkilemektedir.  Torgler; OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Asya ülkelerinde vergi ahlak düzeyinin daha yüksek olduğunu gözlemlemiştir. Bunun nedeni olarak da Asya ülkelerinin kültürlerinde toplumsal normlardan sapmamaya büyük önem verilmesi olduğunu işaret etmektedir.

Vergi ahlakının düzeyini belirleyen bir diğer unsur yönetim sistemidir. Vergi mükellefleri aynı zamanda seçmendirler. Torgler, yaptığı çalışmada, siyasal katılımcılık ile vergi kaçakçılığı arasında bir korelasyon tespit etmiştir. Bu korelasyona göre; vatandaşların demokrasi bilinci arttıkça yani siyasal sürece aktif katılım arttıkça vergi ahlakı da artmaktadır. Siyasal sürece aktif katılımla birlikte kişi ile hükümet arasında bir sosyal sözleşme oluşmaktadır. Bu sosyal sözleşme neticesinde bireyler vergisel düzenlemelerini daha kolay kabul etmekte, bunun neticesinde de vergiye uyum maliyetleri azalmaktadır.

Mükellefler vergilerini ödedikleri zaman, devlete karşı siyasal ödevlerini yerine getirmenin özgüveni ile bağlı bulunduğu siyasal otoritenin her koşul ve şartta sosyal ve ekonomik haklarını korumasını haklı olarak beklemektedir. Siyasal ve yasal sisteme olan güven ile bürokrasi kalitesi arttıkça vergi ahlakı artmakta; yolsuzluk, rüşvet gibi uygulamalar arttıkça devlete olan güven zayıfladığından vergi ahlakı azalmakta, vergi kaçakçılığı eğilimleri de yükselmektedir.

Jin Kwon Hyun, Kore ve Japonya’da vergiye uyumu belirleyen faktörleri araştıran “Tax Compliances in Korea and Japan: Why Are They Different” (2006) isimli çalışmasında, vergi kültürünün etkisini ortaya koymaya çalışmıştır. Araştırmada, Japonya ve Kore’de vergiye gönüllü uyum konusundaki farklılıklar ortaya konulmuştur. Bu iki ülke benzer tarihsel geçmişe sahip olmalarına rağmen Japonya’da vergi kültür düzeyi daha yüksek tespit edilmiştir. Hyun, Japonya ve Kore arasındaki vergi uyum farklılığını iki ülkede hükümete yönelik kamu tutumunun farklılığına dayandırmıştır. Hyun, çalışmasında Japonların yasal sisteme daha fazla güvendiklerinden vergiye uyumlarının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir.

TÜRKİYE...


Mükelleflerin vergiye bakışı; vergi adaleti, vergi ahlakı, vergi bilinci, vergi oranları, denetim olasılığı, vergi ceza sistemi, vergi idaresinin etkinliği, yasaların çok sık değiştirilmesi ile çok sık çıkartılan mali af gibi değişkenlerden etkilenmektedir.

Üniversitelerimiz tarafından yapılan araştırmalar; ülkemizde vergi ahlakının 2000 yılı öncesine göre, 2000’li yıllar sonrasında ciddi bir bozulma gösterdiğini ortaya koymuştur. Özellikle, vergi ceza hukukundaki ağır hapis cezaları bile vergi ahlakının bozulmasını engelleyememiştir.

Vergilerin kamu hizmeti için değil, israf ve birilerini zengin etmek için harcandığı algısı, vergi ahlakının bozulmasında çok etkili olmuştur. Vergi sistemimizin vatandaşlık bilincini ve hesap sorma kültürünü yerleştiren dolaysız vergiler üzerine değil; çaktırmadan vergi alma amacı güden harcamalardan alınan dolaylı vergiler üzerine kurulu olması bile, bu sonucu engelleyememiştir.

Vergiye gönüllü uyum için, daha çooook çalışılması gerekmektedir.