ABD yönetiminde sevgi, vefa, dürüstlük, hakkaniyet gibi hasletler yoktur.

Onların sadece kendi çıkarları vardır ve bunun için yapmayacakları kötülük yoktur!

ABD başkanları her yılın 24 Nisan günü, Ermeni lobilerine şirin görünmek için “1915 olaylarını” hep kınamışlardı ama şimdiye kadar “Soykırım” dememişlerdi.

Diplomatlarımız Türkiye’ye yapılabilecek haksızlık ve kötülüğü, yoğun diplomatik çalışmalarla önlemeyi başarmışlardı.

AKP döneminde o yetenekli ve deneyimli diplomatlar yok edilip Dışişleri’miz ehil olmayan kadrolarla doldurulunca dış dünyada etkinliğimiz kalmadı!

Geldiğimiz hazin nokta bunun sonucudur!

★★★

Joe Biden “1915 olaylarını Ermeni Soykırımı olarak kabul ediyorum” diye bizi net olarak suçlayan ilk ABD Başkanı’dır.

Peki, bu küstah adama gereken cevap verildi mi?

Bizim Saray çevrelerinden, birkaç cılız sözden başka bir şey çıkmadı.

Şimdiye kadar hiçbir iktidar döneminde Türkiye diplomatik açıdan bugünkü kadar güçsüz olmamıştı.

16 Nisan Referandumu ile tüm kurumların tek kişiye bağlanması ne yazık ki, ülkemizin hayrına olmadı!

Bugün siyasal ve ekonomik bir kaos içindeyiz!

Geldiğimiz nokta çok üzücü!

ABD Başkanı’nın utanmazca yaptığı “Soykırım suçlaması”na bile gerektiği gibi cevap veremiyoruz!

★★★

Amerika eski yıllarda da bize böyle düşmanlıklar yapmış, fakat hak ettiği cevabı almıştı!

Merhum Süleyman Demirel ve merhum Bülent Ecevit’in başbakan olduğu dönemlerde Amerika’nın sergilediği rezilce tavırlara ve bize uyguladığı silah ambargosuna karşı cevabımız çok sert olmuştu.

Ülkemizdeki 21 Amerikan üssünü hemen kapatıp 5 bin civarındaki Amerikan askerini memleketlerine göndermiştik.

Terbiye özürlü Başkan Biden’a karşı “Tanımıyoruz! Yok sayıyoruz” gibi lâflar cevap değildir. Tepki, eylemle, kararlılıkla olmalıdır!

Şimdi bunu yapabiliyor muyuz?

Yurdumuzdaki tüm Amerikan üslerini kapatıp ABD bayraklarını indirerek, onların yerine Türk bayraklarını asabiliyor muyuz?

Amerikan askerlerini ülkelerine geri gönderebiliyor muyuz?

ABD Büyükelçisi’ni “İstenmeyen adam” ilan edebiliyor muyuz?

Washington’daki büyükelçimizi geri çekebiliyor muyuz?

Küstah Biden’e verilecek cevap böyle olmalı. Fakat bunların hiç birini yapamıyoruz! Neden?

Mevcut sistemle birlikte, gücümüz de azaldı!

Devlet kasası tamtakır boş iken, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri eksiye düşmüşken, dış borçlarımızın toplamı 450 milyar dolar gibi muazzam bir kambur oluştururken, başımız nasıl dik olabilir ki?

Borç, yoksulluk, güçsüzlük demektir! Borçlu ölmez ama benzi sararır! Borçlu olanın boynu büküktür. Biz bugün maalesef bu haldeyiz!

TEBESSÜM

Musluk hariç her yer akıyor!


CHP Milletvekili İlhan Kesici ülkemizin içinde bulunduğu durumu, anlattığı şu öyküye benzetiyor:

Hicivleriyle tanınan Şair Eşref aynı zamanda devletin kaymakamıydı.

Şair kaymakam, devamlı akan Hükümet Konağı’nın çatısını tamir ettirmek için, o tarihte başkent olan İstanbul’dan ödenek beklemektedir.

Ekonomik sıkıntıdaki  İstanbul ise oralı değildir.

Şair Eşref ısrarla ödeneği almaya çalışır. Çünkü her geçen gün çatı daha fazla akıtmaktadır.

Şairin sürekli telgrafları sonucunda Başkent İstanbul’dan cevap gelir:

“Hükümet Konağı’nın neresi akıyor, tam olarak onu bildiriniz!”

Şair Eşref şu cevabı verir:

“Musluk hariç her yer akıyor!”

GÜNÜN SÖZÜ


Ulusal kimliğin özü bağımsızlık ruhudur! Asla kaybetmeyelim!