Hayatı boyunca iğne ile ipliği dans ettirerek binlerce elbise dikti.

Müşterileri arasında Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, Türkiye’nin en ünlü işadamları vardı.

İngiltere’de “Tailor and Cutter” akademisinden doktora düzeyinde eğitim alarak Türkiye’nin ilk doktor terzisi olmuştu.

Yaşı 80’i aşınca kendisini emekliye ayırdı.

Hayatı boyunca güzel yatırımlar yapmış, iyi paralar kazanmıştı.

Çok zengin değildi ama Türkiye ortalamasının üstünde bir birikimi vardı.

Doğduğu yer olan Malatya’da kendi adını taşıyan “Yusuf Kenan Anadolu Lisesi”ni yaptırdı. Fakat bu ona yetmiyordu. Ülkenin eğitimle kalkınabileceğini bildiği için imkânı olan herkesin okul yaptırmasını veya öğrenci okutmasını istiyordu.

Geçen yıl Bodrum’daki yazlığında onu gördüğümde:

“En büyük sıkıntım nedir, biliyor musun? Memleketin bugünkü durumunda paralı olmak beni rahatsız ediyor. Çok zengin değilim. Hatta zengin bile sayılmam. Ancak yeteri kadar param var. Hayır işleri yaparak bu paralardan da kurtulmak istiyorum.” demişti.

Herkes para peşinde koşarken Yusuf Kenan’ın bu sözleri beni şaşırtmadı desem yalan olur.

★★★

Yusuf Kenan, terzilik mesleğinde bir ekol olmuş sanatkârdır. Kendisinin de dediği gibi çok zengin değildir ama gönlü zengindir, varlıklı ve hali vakti yerindedir.

Paralarını ülkeye faydalı bir yere harcamak için Malatya’da annesi Nazife Küçükaslan, babası Mustafa Küçükaslan adına bir okul daha yapma kararı verdi ve bu konuda Malatya Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü ile sözleşme imzaladı.

Geçen yıl temeli atılan okul binası tamamlandı. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda törenle açılacak.

Açılış günü okulda öğrencilere ilk dersi, Yusuf Kenan’ın profesör olan kızı Aslı Küçükaslan verecek.

50 öğretmen ve 750 öğrenciyi barındıracak olan okulda 16 sınıf, 4 laboratuvar, konferans salonu, yemekhane, kantin, müzik odası, görsel sanatlar atölyesi, kütüphane, kapalı basketbol ve voleybol alanları var.

İki okul yaptıran Yusuf Kenan, üçüncü okulu eşi Filiz Küçükaslan adına yaptıracağını söyledi.

Garip şeyler oluyor!


Birkaç gün önce, CHP’li Halûk Pekşen’in tanık olduğu bir olaydan söz etmiştim.

Pekşen, son genel seçimlerde 2,5 milyon sahte seçmenin oy kullandığını belirterek, Bodrum’daki yazlık evinin bulunduğu sitede boş evlerin fotoğraflarının çekildiğini ve sahte seçmen kaydına hazırlık yapıldığını söylemişti.

Marmaris’ten mesaj gönderen okurum Erdal Türkoğlu “Halûk Pekşen Bey’in bahsettiği konuya benzer bir olayı biz de iki defa yaşadık. Apartmanımız, ellerinde tablet olan kişiler tarafından fotoğraflandı. Onları hangi makamın görevlendirdiğini sorduğumuzda ‘İçişleri Bakanlığı... Sağlık Bakanlığı’ gibi çelişkili bilgi vermeleri bizi kuşkulandırdı. Bu nedenle polis çağırdık. Fakat mahalle muhtarlığı böyle bir izinleri olduğunu söyledi. Garip şeyler oluyor. Tedirginiz! İçişleri Bakanlığı ya da Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir çalışması var mı? Varsa nedir?”

TEBESSÜM

Hezimetin sorumlusu kim?


Milli Futbol Takımı’mızın Avrupa Şampiyonası’nda tel tel dökülmesine üzülen Dursun, arkadaşı Temel ile yenilgilerimizi tartışıyor:

“Ulan koskoca milli takım, oynadığı 3 maçta da yenildi. Yediğimiz 8 gole karşılık 1 gol atabildik. Turnuvanın en kötü futbol oynayan takımı olduk. Sence bu hezimetin sorumlusu kim?”

Temel tebessüm ederek cevap veriyor:

“Böyle saçma soru olur mu? Sorumlu tabii ki, Kemal Kılıçdaroğlu!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hükümetler, sadece zengin kişilerin değil, gariplerin de hakkını korumak için vardır!