Organize suç örgütü lideri olarak bilinen isimlerin son dönem yaptığı açıklamalar gündem oluşturuyor. Yapılan açıklamaların hem ulusal, hem de uluslararası boyutu da oluyor.

TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Yüksel Mansur Kılınç, görevi gereği bazı özel bilgilere önceden ulaşmış olacak ki, bugün tartışılan bazı konuları daha önce de İçişleri Bakanı’na sormuştu. Yüksel Mansur Kılınç’ın “Mafya-siyaset-ticaret” çarkıyla ilgili İçişleri Bakanı’na yönelttiği sorulara geçelim.

E. MİLLETVEKİLİNE YUMRUK

- Hakkında oluşturulmaya çalışılan dosyayı öğrendiğinde yurtdışına çıktığını belirten Sedat Peker’e bilgi sızdırıldığı iddiaları soruşturuldu mu, nasıl bir sonuca varıldı?

- Eski AKP Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran’a Beyoğlu Polis Merkezi’nde, yapılan saldırı hakkında hangi işlemler yapıldı?

- Sedat Peker’e, Suriye’deki silahlı gruplara hangi yetki, sorumlulukla askeri teçhizat ve malzeme götürmesine izin verildi? Her isteyen, askeri teçhizat yardımında bulunabilir mi?

- Peker’e polis eskortu verildi mi? Kaç koruma polisi verildi, korunduğu dönemde hakkında açılmış veya devam eden soruşturma var mıydı? Yurtdışına çıkışında koruma da gönderildi mi? Operasyon için yurtdışına çıkışı niçin beklendi?

- Suç Örgütüne yapılan operasyondan sonra Peker’in, Karadağ’dan, Türkiye’ye iadesinin daha zor olduğu ülkelere kaçmasına göz mü yumuldu?

- İçişleri Bakanlığı açıklamasında Sedat Peker’in “İş insanıyım” diyerek örtünme yaptığı belirtildi. Bu bilinmesine rağmen kendisine niçin polis eskortu verildi ve yazışmalarda  “İş adamı” denildi?

YA DİĞERLERİ?

- 12 Ekim 2020 tarihinde varış noktası Türkiye olan ve piyasa değeri 265 milyon doları bulan 4.9 ton kokain, Türkiye’de kimler tarafından teslim alınacaktı? Kolombiya devletinin ilgili makamlarından resmi bilgi talep edildi mi, cevap alındı mı?

- Brezilya’dan Kocaeli Dilovası’ndaki Yılport Limanı’na gönderilen 540 kilo kokaini kimler alacaktı, soruşturma açıldı mı?

- Elazığ’da, televizyon programcısı Yeldana Kaharman’ın intiharı kapsamlı bir biçimde araştırıldı mı? Pertek’te Jandarmaya gitti mi? 26-27 Temmuz’da helikopter uçuş noktaları araştırıldı mı?

- Sedat Peker’in iddiaları üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Üzerime düşeni alıyor ve yüzleşiyorum” diyerek iddiaları yargıya taşıyacağını söylemişti. Bakan sadece kendisi ile ilgili iddialardan mı sorumludur? Peker’in ihbar ettiği cinayet, tecavüz, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı gibi ağır iddialarla ilgili neden suç duyurusunda bulunmadı?

ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERİ

- Suç örgütü elebaşı olduğu belirtilen ve 20 Ağustos 2020’de Antalya’da öldürülen Azerbaycan uyruklu Nadir Salifov, daha önce ne zaman gözaltına alındı, sınır dışı edildikten sonra Türkiye’ye nasıl girdi? Polis memuru Hüseyin İmrağ’ın şehit edilmesinin şüphelisi olduğu iddiaları ile ilgili soruşturma yapıldı mı?

- Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) raporunda ülke genelinde 30 ayrı mafya grubu bulunduğu bilinmesine rağmen niçin operasyon yapılmıyor, para trafikleri, banka hesapları incelenmiyor?

- Suç örgütü liderlerinin devlet ve siyaset insanlarıyla ilişkileri soruşturuluyor mu?

- Peker, yurtdışına  gitmeden önce iktidara yakın medyada hakkında övgü dolu haberler yayınlanmış, övgüler yağdıranlar önemli görevlere getirilmişti. Peker’in hedefi durumundaki bağımsız medya kuruluşları ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıkça tehdit edilmiştir. İçişleri Bakanı’nın medya kuruluşlarını ve basın mensuplarını tehdit etmesi, terör ile ilişkili göstermesi mevcut anayasamız ve yasalarımıza göre suç değil midir?

CESARETLENDİRİYOR

- İçişleri Bakanı, kamuoyunu bilgilendiren medya kurumlarından neden rahatsızlık duyuyor?

- İçişleri Bakanı, sosyal medya üzerinden gazetecileri, siyasi parti üyelerini, milletvekillerini hedef gösterip tehdit ederken, organize suç örgütü elemanı kriminal birinin ana muhalefet partisi liderini tehdit etmesi karşısında sessiz kalmasından  suç örgütleri cesaret almaz mı?

- Suç örgütü liderinin yurt dışına kaçmasını engelleyemeyen,  yakalayıp adalete teslim edemeyen, aksine bakanlık koltuğunda otururken, organize suç örgütü hükümlüsüne polis koruması, polis eskortu verilen ve korumalar eşliğinde mitingler düzenlemesine seyirci kalan İçişleri Bakanının, muhalefet partilerinin liderlerini suçlaması suçluluk psikolojisinin dışavurumu değil mi?

- Limanlarımıza uyuşturucu dolu gemiler yanaşıyor, ülkemizin cennet koylarına mafya çöküyor. Suç örgütleri muhalefet liderlerini tehdit ediyor. Ülkemizin iç güvenliğinden sorumlu bakanlığı yönetebildiğinizi düşünüyor musunuz?

İçişleri Bakanı, “Bir dakika, bir dakika oraya geleceğim” deyip CHP Milletvekilinin sorularını cevaplandırmadan görev süresini doldurursa da şaşırmayalım. Peki 10 bin dolar alan vekil ne olacak? Bakanın cevabı varsa buyursun...


Açılmayan soruşturmalar hesaba yatırılan dolarlar


Sedat Peker, çok önemli iddiaları gündeme getirdi. İçişleri Bakanı’nın dokunulmazlığının kaldırılması için başvurması beklendi. Ama, Bakan gidip bir şey yapılmayacağını bile bile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hakkında suç duyurusunda bulundu.

Geçmişte, Alaattin Çakıcı’nın iddiaları üzerine dönemin Devlet Bakanı Eyüp Aşık; hem bakanlıktan, hem de milletvekilliğinden istifa etti, dokunulmazlığını kaldırttı ve yargılandı. Sonuçta beraat etti, siyaset yolunda daha güçlü oldu. Katıldığı ön seçimleri kazandı.

O İDDİALAR NE OLACAK?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Gazeteci Kutlu Adalı’nın öldürülmesiyle ilgili olarak Sedat Peker, Korkut Eken’i işaret etti. Peker, ağabeyi Atilla Peker’le, Eken’in KKTC’ye gittiğini, ancak cinayeti işleyemeden döndüklerini belirtti. Daha sonra Eken’in, Atilla Peker’e, “Kutlu Adalı işi tamam” dediği öne sürüldü.

Atilla Peker, kendisine ait olmadığını belirttiği ruhsatsız silahın otomobilde bulunması nedeniyle gözaltına alındı. Kutlu Adalı ile ilgili ifade vermek istedi ama alınmadı. Bunun üzerine Peker, İstanbul Anadolu C. Başsavcılığı’na gönderilmek üzere suç duyurusunda bulundu ve KKTC’ye gidişini ve oradaki faaliyetlerini anlattı. İşte, bunun üzerine Savcılık iddialarla ilgili soruşturma başlattı.

Ortaya atılan iddia sadece Kutlu Adalı mıydı? Suriye’ye götürüldüğü belirtilen silahlar, uyuşturucu kaçakçılığı, petrol kaçakçılığı bu iddialardan sadece bir kaçıydı? Dahası ortada intihar eden Emniyet Müdürü, intihar eden yabancı uyruklu bir kadın var. Bunlar araştırılmayacak mı?

10 BİN DOLAR YATTI MI?

İçişleri Bakanı, adını vermediği bir siyasetçinin hesabına Sedat Peker tarafından her ay 10 bin dolar yatırıldığını açıkladı. Peki, o siyasetçi kim? Cevabı “Bir siyasetçi” oldu. Bu kişi milletvekili mi? Bakan, “Siyasetçi” deyip sır vermedi. Peki, neden açıklamıyorsunuz, neden Savcıya ismini bildirmiyorsunuz?

Hemen her tartışma programında, 10 bin dolar alan siyasetçi gündeme getiriliyor. Bakanın kılı kıpırdamıyor. Meslektaşımız Tolga Şardan’ın, 15 Temmuz gecesiyle ilgili İçişleri Bakanına önemli soruları oldu. Bakan, doğrudan kendisini ve Peker’in adını gündeme getirdiği akrabası Sadık Soylu’yu ilgilendiren konuda da sessiz kalmayı tercih etti. Bizim kuşak gazeteciler sorularını sormaya, gerçeğe ulaşana kadar devam eder.

Şimdi merak ediliyor, 10 bin dolar verilen milletvekilinin Haziran dönemi parası yatırıldı mı?

SÖNEN HAYATLAR

Ben de en çok, Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın intihar ettiği geceye takılıyorum. Bakanın açıklamasına göre, gözaltına alınan bir kişinin durumuyla ilgili Koruma Dairesi Başkanı Ekrem Gülen, Silivri Emniyet Müdürü’nü arıyor. Ama, Emniyet Müdürü, gözaltına aldığı kişileri bırakmayacağını söylüyor.

Sonra bir telefon, bir telefon daha. Bir şey bildiğim için değil ama acaba Ekrem Gülen’in telefonunu o gün kullanan başka birisi var mıydı? Çalışkan’a kim ne söyledi ki onun onurunu kırdı. Eğer, iddiaların üzerine gidilecekse, bu konu da hiç ihmal edilmemeli. Ekrem Gülen’in bugüne kadar kimse bilgisine bile başvurmamış. Son konuşmanın hangi telefonla yapıldığı araştırılmalı, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın bilgisine de başvurulmalı. Hatta, İçişleri Bakanı’na da dokunulmazlığı kalkarsa belki yöneltilecek sorular olabilir.

NİÇİN ANLATTIM

Bu olay açıklığa kavuşturulmadıkça hep konuşulur. Hemen her olayın ardından “Mülkiye Müfettişleri olayı araştıracak” diyen İçişleri Bakanlığı yetkilileri, intiharı araştırmaları için de müfettiş görevlendirdi mi?

İçişleri Bakanı, her ay 10 bin dolar verilen milletvekilini dile getirdiği gibi ben de bir bankanın maaşa bağladığı gazeteciler olduğunu, bir emniyet yetkilisinden öğrenmiştim. Yolsuzlukların, hırsızlıkların, suç örgütlerinin üzerine kararlılıkla giden dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da bunu doğrulamıştı. Bırakın bugün İçişleri bakanına bir şey sormayı, gazetecilere yardımcı olması gereken kurumun basın görevlilerine bile ulaşılamıyor. Sonra, bakanlığın sağduyulu bazı görevlileri, “Niçin bize sormadınız?” diye sitem ediyor.

ÖZÜR DİLENDİ

Bir Bakan’ın maaşa bağladığı gazeteciler ile ilgili basında, “Kim bu gazeteciler? İsimlerini açıklamazsanız bütün gazeteciler zan altında kalıyor” deniliyordu. Basın Konseyi de araştırmaya başladı. Onlara, DGM’den “Böyle bir bilgi bizde yok” denilmişti. Konsey de bu konuda basın açıklaması yaptı. Birkaç gün sonra belgeleriyle açıkladığımda, Basın Konseyi de tarihinde ilk kez bir gazeteciden özür diledi. Sağolsunlar, hakkımı teslim etmişlerdi.

İçişleri Bakanı, isim vermiyor, bütün milletvekillerini zan altında kalmasına neden oluyor. Madem böyle bir olay varsa açıklanmalı. Böyle bir olay yok da, bakan hedef mi dağıtıyor? Güvenilir bir belgeye dayanmadan açıklama yaptığını mı fark etti? Bunu da bekleyip göreceğiz.

Bu önemli iddia açıklanana kadar konuyu hep gündemimizde tutacağız. Bakarsınız, o bilgileri Bakan bana verir!