Ah Dinç Bilgin ah!

Ah Zafer Mutlu ah!

Bayramın birinci gününde bizi bilgisayarın karşısına geçirdiniz.

Bir yanda yazıyoruz diğer yanda bayramlaşıyoruz...

Bir yanda yazıyoruz diğer yanda telefonla gelen bayram tebriklerine yanıt vermeye çalışıyoruz...

Bir yanda yazıyoruz diğer yanda bayramın ilk günü telefonla aramazsak kırılacak aile büyüklerini arıyoruz.

Telefon mesajları hiç durmuyor; cevap yazacak zaman yok.

Ve, Allah’tan bu bayramda pandemi nedeniyle bayram ziyaretçisi gelmiyor!

Konu şu efendim...

Tarih: 28 Ağustos 1946.

Dönemin gazete patronları bir anlaşma yaptı. Kendileri gazete çıkarmayacak; Şeker Bayramı’nın ikinci ve üçüncü günleriyle Kurban Bayramı’nın ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti “Bayram Gazetesi” çıkaracaktı.

Böylece...  Hem cemiyete hem de işsiz, emekli ya da geçinme zorluğu çeken gazetecilere ek gelir kapısı oluşturulacaktı. Matbaa emekçileri dâhil tüm basın çalışanları bayramlarını aileleriyle geçirecekti...

Bu uygulama tam 49 yıl sürdü.

Türkiye, 49 yıl bayram günlerinde Bayram Gazetesi okudu.

1990’lar...

Neoliberalizmin azgınlaştığı dönem...

Parayı en yüce değer olarak gören bu düşüncenin basın/medya merkezi, -1985’te yayın faaliyetine başlayan- Sabah gazetesiydi. Dedi ki:

-Dini bayramlarda gazete çıkarmamak bizi zarara uğratıyor; Bayram Gazetesi’ne karşıyız!

Ardından yayınlara başladılar:

-“Bayram Gazetesi komünist uygulamadır!”

-“Bayram Gazetesi faşist uygulamadır!”

Kendileri özgürlükçü liberal idi; serbest piyasada Bayram Gazetesi gibi “toplumcu/kolektif” yayınlar olamazdı!

Dediklerini yaptılar:

Tarih: 11 Haziran 1992.

Kurban Bayramı’nın ikinci günü Bilgin ailesine ait; Sabah, Bugün, Yeni Asır ve Fotomaç gazeteleri çıktı.

Basın çarşısı karıştı.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti konuyu yargıya taşıdı.

Mahkemelerin aldığı basımı durdurma ve toplattırma kararları karşısında Bilginler yeni formül buldu. Bayramın üçüncü günü...

Sabah, Yeni Sabah,

Bugün, Yurtta Bugün,

Fotomaç ise, Sinemaç adıyla yayınlandı.

Konu üst mahkemeye taşındı.

Anayasa Mahkemesi 21 Ocak 1993 tarihinde, dini bayramlarda Bayram Gazetesi dışında gazete çıkarılmasını yasaklayan yasa hükümlerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. (Laf geldi yazayım; Odatv’nin kapatılma davası 14 aydır Anayasa Mahkemesi gündemine gelmeyi bekliyor! Görüldüğü gibi eskiden Anayasa Mahkemesi yayın konusunda bu kadar çabuk karar verirken, Odatv hakkında Anayasa Mahkemesi neden hâlâ suskun kalmayı tercih ediyor? Oysa, demokrasinin-özgürlüğün koruyucusu Anayasa Mahkemesi’nin, kamu görevi yapan yayın organlarının bir gün bile kapalı olmasına tahammül etmemesi lazım değil mi?)

Sonuçta:

Bilgin ailesi kazandı. Bayram günlerinde gazete çıkarmayı sürdürdü.

Bayram Gazetesi biraz dayandı; 10 Mayıs 1995 tarihinde son sayısını çıkardı. Çünkü artık diğer gazeteler de yayınlanmaya başlamıştı.

Yani, gazete patronu Dinç Bilgin yüzünden...

Yani, gazete genel yayın yönetmeni Zafer Mutlu yüzünden...

Dini bayramlarda basın emekçileri çalışmayı sürdürüyor.

Her ne kadar 2001 ve 2011 yılında “Bayram Gazetesi” çıkarılmaya çabalansa da başarısız olundu.

Neoliberalizm bir basın geleneğini yıktı.

Gerçi, sadece bu gelenek mi yıkıldı? Gazeteciliği-haberciliği yok ettiler.

Neyse, bu bayram günü tatsız konulara girmeyelim...

Ah neoliberalizm ah!

Yıllardır ağız tadıyla bayram yapamıyor basın emekçileri...

Bugün Bayram Gazetesi olsaydı işsiz, emekli basın emekçisine çalışmak, bayram hediyesi olurdu. Bu topraklarda dayanışmayı yok ettiler...

Herkesin bayramı kutlu olsun...