Şehitler ölmez, vatan bölünmez!.. Yüreğimizi yakan her şehit haberinin ardından böyle söylüyoruz. Manevi anlamı çok yüksek olan ve benim de yüreğimde hissettiğim bu deyişe rağmen şehitler ölüyor, ateş düştüğü yeri yakıyor.

Şehitlerin acılı ana babaları, eşleri, çocukları ve yakın akrabaları yaşadıkça, o ateş de onların yüreklerini için için yakmaya devam ediyor.

Örneğin Gara’daki şehitlerimizin adlarını acaba kaçımız hatırlıyor? Bitlis yakınlarında düşen AS532 Cougar helikopterde daha önce verdiğimiz şehitlerin adlarını hangimiz biliyor?

★★★

Ateş düştüğü yeri öyle bir yakıyor ki sözcüklerle anlatılamaz!..

21 Kasım 1998...

Tepemizde yazdan kalma, insanı avareliğe çağıran, sımsıcak bir güneş... İki yanı ulu serviler ve asırlık çamlarla çevrili, uzun ince bir yolda ilerliyoruz... Etrafta mis gibi çam kokusu, yanımda ortaokul ikinci sınıf öğrencisi küçük Serkan var.

Aslında Serkan sizin de yabancınız değil!

Hani iki yıl kadar önce, TV’lerde yayımlanan bir şehit cenazesinde, ağabeyinin bayrağa sarılı tabutuna yapışarak “Bana ağabeyimi verin!.. Ağabeyimi geri verebilir misiniz?..” diye haykıran, kavruk tenli, zayıf bir çocuk vardı ya, şimdi birlikte yürüdüğümüz Serkan, işte o çocuk...

Hıçkırarak ağlarken hepimizi ağlatan Serkan’la, uzun ince yolda ilerlerken gözlerine bakamıyorum.

Çünkü baktığım anda, görsel hafızama bir mıh gibi yerleşen görüntülerin, tekrar tekrar gözlerimin önünden geçeceğini, kulaklarımda hep o yakarışın çınlayacağını ve gözyaşlarımı tutamayacağımı biliyorum.

“Bana ağabeyimi verin!.. Ağabeyimi geri verebilir misiniz?..”

★★★

Servilerin ardına kayan güneşin önümüze düşürdüğü gölgelerimizi izleyerek, çiçek kokuları arasında yaz bahçesi gibi rengarenk bir yere geliyoruz! Burası Gaziantep Şehitliği...

Günlerden cuma olduğu için şehitlik, analar, babalar, bacılar, eşler ve belki de kahraman babaları şehit düştüğünde, ana karnında olduklarından onları artık hiç göremeyecek minicik bebelerle dopdolu...

★★★

Sonbahar bu şehitliğe uğramamış sanki. Hele güller... Güllerdeki gonca coşkusu görülmeye değer. Rengarenk güller, kasımpatıları ve yörenin tüm çiçekleri, şehitliği adeta festivale hazırlanan bir çiçek serasına çevirmiş.

Serkan’ın terzilik yapan babası Kadir Kayalı, annesi Teslime Hanım, kız kardeşi Özlem de şehitlikte. Teslime Hanım, Sivas’ın Karayün Jandarma Karakolu’nda nöbet tutarken bölücü hain teröristin 8 kurşunuyla şehit düşen evladı Salman’ın mermer mezarını öpüyor, kokluyor ve gözyaşlarıyla mezar taşının üzerindeki toz zerreciklerini bile yıkıyor.

Şehitlik, insanın yüreğini yakan öykülerle dolu. Aslan gibi evladını toprağa verdikten sonra aklını yitiren analar mı istersiniz, yiğitlerin acısına dayanamayıp tez zamanda bu dünyadan göçüp giden babalar mı?

★★★

“Bana ağabeyimi verin! Ağabeyimi geri verebilir misiniz?..” diye bağıran, haykırdıkça gözlerimizi yaşartan Serkan’ı ve ailesini merak edip durmuştum.

Kimdi bu çocuk, babasının işi neydi, annesi ne yapardı, başka kardeşleri var mıydı, evleri nasıldı, bu insanlar ne yerler, ne içerlerdi?..

Gaziantep Şehitliği bizi bir araya getirdi. Şehitlikten sonra, onların kentin arka semtlerinden biri olan Çamlıca Mahallesi’ndeki gecekondu bozması evlerine gittim.

Şehit Jandarma Er Salman Kayalı’nın öyküsünü onlardan dinledim.

Şehit anası Teslime Hanım, bana yavrusunun çocukluğunu anlattı, şehit düştükten sonra evine gönderilen giysilerini, çamaşırlarını gösterdi... Yüreği yanık Teslime Hanım, yiğidinden kalan her şeyi, hatta kullanılmış tıraş bıçaklarını bile saklamış. Onları her sabah sandığından çıkarıyor, öpüp sevdikten sonra ertesi gün yeniden okşamak için özenle yerine koyuyor.

Şehitlik, onların ikinci adresi olmuş...

★★★

Şehit Salman’ın babası evi zar zor geçindiriyor. Şehitlikte konuştuğum diğer şehit anaları, babaları da geçim sıkıntısının tüm ağırlığını omuzlarında taşıyan insanlar...

Edirne’den Ardahan’a kadar şehit ailelerinin öyküleri birbirine benziyor. Türkiye ekonomisinin kötü yönetilmesinden kaynaklanan yükü de onlar sırtlıyor, vatan savunmasına da onlar koşuyor. Tüm savaşlarda hep onlar önde oluyor. Vatan için vurulup vatan için ölüyorlar. Hem de seve seve... Şehitlikten ayrılırken oğlunun mezar taşındaki fotoğrafını öpen bir ana şöyle bağırıyordu:

“Bir evlat verdim, geride yedi tane var. Onlar da vatana feda olsun...”

★★★

Bitlis’te düşen helikopterde şehit olan 11 kahraman vatan evladına Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, acılı yakınlarına ve Türk Milleti’ne başsağlığı diliyorum.