Coni yenilmiş, Afganistan’dan kaçıyordu. Kabil size emanet demeye başladılar. Askerimizi, polisimizi ateşe atmayın diye feryatlar yükselirken içeriden, uyanık Batı, ‘büyük devletsiniz vesselam’ deyip alkışlıyordu bizimkileri. Pek hoşumuza gitti. Pazarlıklar filan derken evdeki hesap Taliban’a uymadı. Film gibi oldu, insanlar uçakların önüne atlıyor, tekerine yapışıp havadan yere düşüyor! Herşey mis gibi(!) kontrol altındayken, birkaç gün önce şunlar oldu...

12 Ağustos... Cumhurbaşkanı telefon diplomasisi başlattı. Erdoğan, Afganistan cumhurbaşkanı Eşref Gani ile görüştü, “Afganistan’ın biran evvel hak ettiği barış ve istikrara kavuşması için Türkiye olarak dost ve kardeş Afgan halkının yanında olmayı sürdüreceğiz” dedi.

14 Ağustos... Afganistan cumhurbaşkanı Eşref Gani, halka seslendi: “Cumhurbaşkanı olarak vatanı savunmaya devam edeceğim. Uluslararası ortaklarımız ve siyasi liderlerle görüşmelerim sürüyor. Afgan halkının mülteci durumuna düşmesini engelleyeceğiz.”

15 Ağustos saat 11:00... Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar, Afganlar’ın Türkiye’ye giriş için kullandıkları noktaları incelemek için beraberindeki kuvvet komutanları ile İran sınır hattına gitti. Buradan Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, komutanlara şunları söyledi: “Afganlar konusunda dedikoduya dayalı sıkıntıları sizler bertaraf edeceksiniz. Çünkü, bir yalan terörü Türkiye’de estiriliyor.”

15 Ağustos saat 14:00... Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda Pakistan MİLGEM Korvet Projesi gemi denize iniş töreninde konuştu bu kez: Giderek yoğunlaşan ve İran üzerinden gelen bir Afgan göçmen dalgası ile karşı karşıyayız! Afganistan’ın istikrarı için her türlü çabayı göstereceğiz.

15 Ağustos... Afganistan cumhurbaşkanı Eşref Gani, dört otomobil dolusu para ile Kabil’den kaçtı! Sosyal medya hesabı üzerinden şu açıklamayı yaptı: "Ya saraya girmek isteyen silahlı Taliban ile yüzleşmeliydim ya da hayatımı onu korumaya ve beslemeye adadığım ülkeyi terk etmeliydim. Kan dökülmesini önlemek için ayrılmaya karar verdim...”

***

72 yaşındaki Eşref Gani ilk ve orta öğrenimini Kabil’de tamamladı, rastlantıya bakın Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde okumak için Lübnan’a gitti! Afganistan’a döner dönmez ne rastlantı, New York’taki Columbia Üniversitesi’nden burs kazandı! ABD’ye gitti, şansa bakın ABD vatandaşı oldu!

Amerikan üniversitelerinde ders verdi. BBC’de uzman olarak çalıştı. Dünya Bankası’na girdi. 11 Eylül saldırıları yaşandı. ABD ve İngiltere Afganistan’ı havadan vurdu, kara birlikleri ülkeye girdi. Taliban, Pakistan’a kaçtı. Rastlantı işte, Eşref Gani Afganistan BM Genel Sekreteri özel temsilcisinin danışmanı oldu. Taliban’dan sonra Afganistan’da yeni hükümet için yol haritası çizilmesi programını yürüttü. ABD’nin güdümünde hükümet kurulunca, maliye bakanı ve uluslararası yardım başkoordinatörü olarak atandı. Dışarıdan gelen her türlü yardım elinden geçti.

2009’da cumhurbaşkanı adayı oldu. Seçilemedi. Yeni hükümetin, yabancı güçlerden Afgan güçlerine intikalinden sorumlu ismi oldu. 2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kaldı. Rakibi, onu hile ve yolsuzluk yapmakla suçladı. Devreye ABD Dışişleri Bakanı John Kerr girdi, oylar yeniden sayıldı. Seçim sonuçlarının açıklanmasına birkaç saat kala, iktidar paylaşımı ve ulusul birlik hükümeti kurulması için anlaşmaya varıldı. Gani cumhurbaşkanı, onu yolsuzlukla suçlayan rakibi Abdullah ise icra kurulu başkanı oldu! Gani, 2019’da bir kez daha cumhurbaşkanı adayı oldu. Seçim bitti, hile tartışmaları bitmedi. İddialara rağmen, 15 Ağustos’ta kaçana kadar cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturdu.

ABD vatandaşı Gani, ABD sayesinde iki kez cumhurbaşkanı oldu! ABD ile geldi, ABD ile gitti... Tarihe, bir gün önce vatanı savunacağım diyen, bir gün sonra ayakları poposuna çarpa çarpa kaçan isim olarak geçti. ABD’nin taşıma suyu ile yurtseverlik buraya kadardı!

***

Bir gün öyle, aynı gün böyle dememek lazım... Kim söylerse söylesin söz konusu olan memleketse dedikodu deyip geçmemek, gerçeği söyleyenleri sevmesen de can kulağı ile dinlemek lazım. Planı, programı gerçek bilgilere göre yapmak lazım. Yoksa bir bakmışsın ayazda kalıvermişsin!

***

Afganistan cumhurbaşkanı Gani kaçtı ya, beni aldı bir merak! Tacikistan’a gitti deniyor... Vatanını bırakıp kaçana mı inanacağım, ne malum! İster misin sülalecek İran üzerinden Türkiye’ye gelsin? Biliyorsunuz, Türkiye Vatandaşlık Yasası’nı değiştirdiler. Eskiden 1 milyon dolarlık ev alana aile boyu vatandaşlık veriliyordu. Sürümden kazanmak için 250 bin dolara düşürdüler. Bizim Gani’de dolarlar gani... Bastırır parayı alır vatandaşlığı, baş köşeye kurulur hizmet bile ederiz kendisine!

Yok artık, olmaz demeyin. Bu ülkede neler gördük biz.

Afganistan örneği vereyim... Mesela, Gani’nin birinci yardımcısı var çok yakından tanıyoruz. Afganistan Cümbüş Partisi lideri ve mareşal! General Raşid Dostum... Bildiniz değil mi? Dostum, Türkiye’den döneli henüz 10 gün bile olmamıştı daha, Taliban Mezar-ı Şerif’teki şatafatlı sarayına girdi. Gerçi o, Taliban’dan saatler önce sarayı marayı ve bırakıp sıvışmıştı ya, neyse...

İşte o General Dostum başı her sıkıştığında, ülkesinde işkenceci falan denilip hakkında soruşturma açıldığında kapağı nereye atıyor? Türkiye’ye! Son ‘kaçışlarından’ birinde gazetecilere şöyle demişti, “Ne kaçması yahu. Ben ülkemden asla kaçmam. Ankara’ya, burada yaşayan ailemle bayramlaşmaya geldim! Bana uçak gönderip aldıran Türkiye’ye minnettarım...”

***

Düşünsenize ‘dedikodu’ gerçek oluyormuş, Afganistan’ı bırakıp kaçan cumhurbaşkanı dahil, onun birinci yardımcısı Dostum falan kim var kim yok yola çıkıyorlar, onları gören ahali de peşlerinden hep birlikte İran üzerinden Türkiye’ye geliyorlarmış!

“Göçmenlerin kalifiye ve yetişmiş olanlarını Batı kapıyor, bize de işsiz güçsüz takımı kalıyor” diyenler acayip utanır artık. Bunlardan daha kalifiye, uzman, yetişmiş üstelik cüzdanı sağlam eleman mı olur? Kaçırmamak lazım...