Türkiye, son dönemde dış politikada yıllardır gergin ilişkilere sahip olduğu ülkelerle normalleşme yolunda önemli adımlar atıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki Suudi Arabistan ziyareti de bu yönde dikkat çeken bir gelişme olarak büyük ses getirdi.

Reuters haber ajansı, geçen hafta bu ziyaretle ilgili haberinde Türkiye ekonomisindeki kötü gidişat ve gelecek yıl yapılacak “zorlu” seçimler nedeniyle Erdoğan’ın diplomaside gerilimi azaltmaya çalıştığını yazdı.

Türkiye’nin özellikle Körfez bölgesinde ve Orta Doğu’da köprüleri yeniden kurma çabalarında, son dönemde Batılı ülkelerle, özellikle de ABD’yle ilişkilerin düşük profilli ilerlemesinin ve Ankara’nın yalnızlaşmasının etkisi var. ABD’de Joe Biden'ın başkanlık koltuğuna oturması, ABD-Türkiye ilişkilerinin tarihin en kötü dönemine girmesine yol açtı. Türkiye ABD’yle yakınlaşma çabalarını sürdürürken bir yandan da Avrupa’ya yönelik sert söylemleri bir kenara bıraktı.

Sıkıntılı bir süreçten geçen Türkiye’nin son dönemde ilişkileri onarmak için adımlar attığı öne çıkan ülkeler şöyle:

KAŞIKÇI CİNAYETİ SONRASI U DÖNÜŞÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2018’de İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan’a devredilmesinin hemen ardından Suudi Arabistan’ı ziyaret etmesi tepkilere yol açtı. Erdoğan, cinayetin ardından yaptığı konuşmada Riyad’a sert eleştirilerde bulunarak “Bunlar dünyayı enayi zannediyor. İnsanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” demişti.

Türkiye’nin TL krizi, yüksek enflasyon ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi bir dizi sorunla karşılaştığı dönemde Erdoğan’ın Riyad’da Suudi Veliaht Prensi’yle kucaklaştığı anlar, dünya basınında da büyük ses getirdi.

Ankara’nın Riyad’la ilişkileri düzeltme çabaları sonucu Suudi Arabistan da Türk mallarına 1,5 yıldır fiilen uyguladığı ambargoyu son dönemde gevşetti. İki ülke arasındaki ilişkiler, Katar ve Körfez ülkeleri arasındaki krizin geçen yıl aşılmasının ardından düzelmeye başlamıştı.

BAE'YLE SİL BAŞTAN

Türkiye, ilişkilerin en kötü olduğu ülkelerden Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) geçen yıl yeni bir sayfa açtı. Arap Baharı sürecinde, Suriye, Akdeniz, Libya ve Katar krizlerinde farklı saflarda yer alan iki ülkenin ilişkileri, BAE’nin 15 Temmuz darbe girişimine dahil olduğu suçlamasıyla büyük darbe almıştı.

Abu Dabi Veliaht Prensi El Nahyan, kasımda Ankara'yı ziyaret etti.


Ancak Türkiye gibi BAE’nin de son dönemde dış politikada barışçıl bir rota izlemeye başlaması ilişkilerde bahar havası esmesine yol açtı. BAE’nin fiili lideri olan Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed el Nahyan, geçen kasımda Türkiye’ye geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da 10 yıl aradan sonra şubatta BAE’yi ziyaret etti, bu kapsamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile BAE Merkez Bankası arasında yaklaşık 4,9 milyar dolarlık swap anlaşması yapıldı. Ayrıca BAE, Türkiye’ye 10 milyar dolar yatırım sözü verdi.

İSRAİL'LE "KADEMELİ" NORMALLEŞME

Türkiye-İsrail ilişkilerinde yıllar süren gerginliğin ardından başlayan normalleşme süreci, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un martta Türkiye’yi ziyaret ederek Erdoğan’la bir araya gelmesi sonucu ivme kazandı.

İsrail, Türkiye'nin son dönemde ilişki kurmaya çalıştığı ülkeler arasında önemli bir yere sahip. İsrail’le yakınlaşma, Türkiye açısından ABD’yle gergin ilişkileri düzeltmek açısından da önem taşıyor. Ayrıca potansiyel enerji anlaşmalarının da Türkiye için İsrail'e adım atmasını sağlayan en önemli nedenlerden biri olabileceği ifade ediliyor.

Herzog, Türkiye ziyaretinde Erdoğan'la bir araya geldi.


Türkiye-İsrail ilişkileri Mavi Marmara baskını ve 2009’daki Davos zirvesinde yaşanan “One Minute” kriziyle giderek gerilmiş, Filistinlilerle yaşanan gerilimler sonrasında diplomatik ilişkiler kopma noktasına gelmişti.

Öte yandan İsrail’le kademeli yakınlaşma öngördüklerini ve zamanı geldiğinde büyükelçi atayacaklarını duyuran Erdoğan'ın, kasım ayında casusluk iddiasıyla İstanbul'da gözaltına alınan İsrailli bir çiftin serbest bırakılmasına verdiği destek de iki ülkenin yakınlaşmasında rol oynadı.

MISIR'LA ZORLU SÜREÇ

Türkiye-Mısır ilişkileri, 2013'te Mısır'ın Müslüman Kardeşler üyesi eski lideri Muhammed Mursi'nin devrilmesiyle giderek kötüye gitmişti. Libya’da da iki ülke karşıt saflarda yer almış, Türkiye Trablus hükümetini desteklerken Mısır da General Halife Hafter’e destek vermişti. Ayrıca Mısır ve Suudi Arabistan, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetlerinden de rahatsızlık duyuyordu.

Ancak iki ülkeden yetkililer, normalleşme çabaları kapsamında son dönemde iki defa bir araya geldi. Hatta Ankara’nın 9 yıl sonra Kahire’ye büyükelçi atayacağı da iddia edildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, geçen ay yaptığı açıklamada, “Mısır ile ilişkileri normalleştirme konusunda adımlar atıyoruz. Önümüzdeki günlerde de bazı adımlar atacağız” dedi. Son olarak Müslüman Kardeşler’in yayın organı “Mekameleen” isimli televizyon kanalının Türkiye’deki yayınlarını durdurma kararı alması dikkat çekti.

Öte yandan Mısır’la ilişkilerin normalleşmesinin vakit alacağı, Kahire’nin Ankara’nın çabalarına ihtiyatla yaklaştığı söyleniyor.

ERMENİSTAN'LA HIZLI DİPLOMASİ TRAFİĞİ

Ermenistan’la normalleşme çabalarında son dönemde önemli ilerleme kaydedildi. Türkiye ve Ermenistan, diplomatik ilişkilerin tesis edilmesi ve yeni bir sürecin başlatılmasını koordine etmek için karşılıklı özel temsilciler atadı. Son olarak Dışişleri Bakanlığı "Türkiye ve Ermenistan normalleşme süreci 3'üncü görüşmesi, 3 Mayıs 2022 tarihinde Viyana'da gerçekleştirilecektir” açıklamasında bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, martta Antalya'da Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan'la görüştü.


İlk görüşme Moskova’da, ikinci görüşme Viyana’da yapılmıştı. Görüşmeler sonucu Ermenistan ile Türkiye arasında 2020'de sona eren uçuşlar şubat ayında yeniden başlamıştı. Bu arada Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan da martta Antalya’da düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu’na katılmıştı.

Ankara-Erivan normalleşme süreci, Ermenistan ile Azerbaycan arasında yürütülen ve 2020'deki savaşı hukuken sonlandıracak nihai anlaşmanın imzalanması çabalarına paralel olarak sürdürülüyor. Öte yandan Ermenistan’ın 1915 iddiaları, iki ülke arasında önemli bir gerilim başlığı olmaya devam ediyor.