Bölücü terör örgütü PKK tarafından kaçırılan kimileri 6 yıl zindanlarda güneş görmeden tutulan, asker, polis ve güvenlik korucularının, kaymakama yaşatılanları gazetemiz yazarı Saygı Öztürk “Cehennemi Yaşadım- Zindan gelen mektuplar” kitabında topladı. Gazetemiz yazarı Emin Çölaşan’ın önsözünü yazdığı kitapta, Gara zindanından asker ve polislerimizi kurtarmak için yapılan operasyonda yaşananları, örgütün sözde gardiyanlarının anlattıkları, bilinmeyen bir çok olaya ışık tuttu. Son dakikaya kadar, terör örgütüne karşı direnen, kahramanların, ailelerine yazmalarına izin verilen mektuplar, umutlar, kırgınlıklar bu kitapta yer aldı. Saygı Öztürk, yeni kitabıyla ilgili sorularımızı şöyle cevaplandırdı:

ÖNCE BEKLERİM

Bu benim 25. kitabım. Bazı olayların perde arkasını o dönemde yaşananları, hep ‘birileri yazsın’ diye beklerim. Ancak yazılmayınca ‘Bu iş bana kaldı’ der, başlarım konuyu araştırmaya. Gazeteci olduğumuz için ister istemez olayın öncesinden, olayda yaşananlardan bilgimiz, konuya ilişkin belgelerimiz de oluyor. Bunları derlerken, adı geçen kişilerle konuşmak da kitap için son derece önemli. Kuzey Irak’ın Gara bölgesinde 13 asker ve polisimizin kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilmesini herkes gibi ben de yüreği yanarak öğrenmiştim. Bu olayda yaşananları ortaya koyabilmek için önce ne zaman kaçırıldıklarına bakmam gerekiyordu. Aradan tam 6 yıl geçmiş, toplum bunları bir yerde unutmuştu. Ama bölücü örgütün elinde bu insanlar neler çekmiş, neler yaşamış, aileleri neler yapmış, bunları araştırmaya başladım. Elimde sadece bir ailenin telefonu vardı. Buradan yola çıktım, neredeyse aynı gün 12 aileyle konuştum. Zindanda yazmalarına izin verilen ilk ve son mektuplarına ulaştım. Kaçırılma öykülerini, ailelerinden dinledim. Her olay birbirinden ilginçti. Ertesi gün evlenecek olan polisin, kardeşinin düğününde gelin arabasını kullanan askerin nasıl kaçırıldığını içim yanarak öğrendim. Otobüslerden çekiştirilerek indirilen askerlerimizin götürülüşünü olayın tanıklarından dinledim. Her mektupta kurtulma umutları anlatılıyor, devlete olan güvenlerini dile getiriyorlardı. Bu süreçte özellikle CHP Milletvekili Murat Bakan konuyu her fırsatta TBMM’de soru önergeleriyle gündeme getiriyor, ancak kimse cevap vermiyordu.

GÜNEŞİ UNUTANLAR


Her olayı, her kaçırılma öyküsünü dinledikçe insanların götürüldükleri yerlerde neler yaşadıklarını öğrenmeye çalıştım. Bunu da değişik dönemlerde sözde cezaevi sorumlularının ifadelerine, başka zindanlardan bir şekilde kurtulan askerlerimizden, polislerimizden dinledim. Meğer bu insanlar neler yaşamış neler…  Bir mektupta askerimiz anneye, babaya, millete şöyle sesleniyordu:

‘Güneşin nasıl doğduğunu, rüzgarın nasıl estiğini unuttuk. Her şeye hasret bırakıldık’ Her mektupta kurtulma umutları anlatılıyor, devlete olan güvenlerini dile getiriyorlardı. Bu süreçte özellikle CHP Milletvekili Murat Bakan konuyu her fırsatta TBMM’de soru önergeleriyle gündeme getiriyor, ancak kimse cevap vermiyordu. Aileler bir araya gelip bakanları ziyaret ediyor, her seferinde ‘sabredin, sabredin’ deniliyordu. Tam altı yıl sabrettiler. Bir gün evlatlarının kurtarılacağına inanıyorlar, umutlarını taze tutuyorlardı.  Ve o gün geldi… Ancak sağ kurtarılamıyor, bölücü örgüt mensupları sağ teslim etmemek için onların zindanda kafalarına kurşun sıkıp şehit ediyordu. Ailelerine, 6 yıldır görmedikleri o insanları almak kalmıştı.

AİLELERİ TANIMADI


Aileler morga evlatlarını teşhis etmek için götürüldü. Ancak onları bir türlü tanıyamıyorlardı. Bakıyorsunuz 90 kiloluk delikanlı, 40-45 kiloya düşmüş. Kimisi evlatlarını ayağındaki bir benden kimisi, vücuttaki bir işaretten tanımıştı. ‘Belki bir gün dönecekler’ umuduyla yaşayan ailelerin, bu operasyonla umutları söndü. Kaçırılıp da örgütün zindanlarında tutulanlardan bazıları da sivil toplum kuruluşlarının devreye girmesiyle kurtarılmıştı.

PENSEYLE ÇEKTİLER


Serbest bırakmak istedikleri bir askere verilen görev ise birliğine gidip, general ve albaya suikast yapmasıydı. Bazı kurtarma işlerinde insan hakları derneği, bazılarında şeyhler devreye giriyor, akıl almaz işkence yöntemleri de uygulanıyordu. Ayak tırnaklarını pense ile çekmekten tutun, soyundurup üzerlerine şekerli su döküp sineklerin, böceklerin yere yatırılmış elleri bağlanmış insanların üzerine doluşmasını sağlıyorlardı. Ve o zindanlardan kaçmak kolay değildi...


Kitap raflarda yerini aldı


Bugüne kadar gündemi belirleyen yüzlerce haber ve röportaja imza atan Ankara Temsilcimiz ve yazarımız Saygı Öztürk, 25’inci kitabında yıllarca bölücü terör örgütünün rehin tuttuğu asker ve polisler ile yakınlarından gelen mektupları, belgeleri topladı. Öztürk, arkadaşımız Deniz Ayhan’ın “Cehennemi Yaşadım” adını verdiği kitabıyla ilgili sorularını yanıtlarken, “O kahramanların yaşadığı dramı, çektikleri acıyı iliklerimde hissettim. Onların unutulup gitmemesi için tarihe bir not bırakmak istedim. Bunu görev saydım” dedi.

[old_news_related_template title="Öcalan, Yunanistan'ı AİHM'e şikayet etti" desc="İmralı’da ömür boyu hapse mahkum olan terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Yunanistan aleyhine dava açtığı ortaya çıktı. Öcalan’ın Yunanistan'a iltica etmek istediği ancak Yunan makamlarının talebi incelemeye almadığı belirtildi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/11/30/iecrop/aaaaaaaa_16_9_1669800763-325x160.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/ocalan-yunanistani-aihme-sikayet-etti-7509302/"]

[old_news_related_template title="PKK elebaşı Öcalan’ı 8 ay sorgulayan Albay Hasan Atilla Uğur, SÖZCÜ’ye konuştu: Çözüm sürecinde şehit anneleri kan ağladı" desc="" image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/10/29/iecrop/ruhat-mengi_16_9_1667077189-325x160.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/ruhat-mengi/pkk-elebasi-ocalani-8-ay-sorgulayan-albay-hasan-atilla-ugur-sozcuye-konustu-cozum-surecinde-sehit-anneleri-kan-agladi-7449535/"]