Yeni iktisadi büyüme modellerinde teknoloji en önemli girdi olarak kabul ediliyor. Bir ülkede kullanılan teknolojiyi artırmanın yolu ise AR-GE yani araştırma geliştirme faaliyetleriyle mümkün. Ülkelerin AR-GE’yi yani ilerlemeyi, gelişmeyi, teknolojik yenilikleri son tahlilde en büyük devletlerden biri olmayı gerçekten hedefleyip hedeflemediğini istatistiklere bakarak anlayabiliriz.

Öncelikle AR-GE’nin ülkelerin gayri safi yurt içi hasılasındaki (GSYH) payına bakalım. Dünya Bankası 2019 verilerine göre bu alanda başı çeken ülke %4,94 ile İsrail. Ardından %4,53 ile son 20 yılın en büyük atılımlarını gerçekleştirerek adeta bir ülke ekonomisine sahip şirketlerin boy gösterdiği Güney Kore geliyor. İsviçre, İsveç, Japonya, Avusturya, Almanya, Danimarka, ABD, Fransa, Hollanda, Çin... Liste bizi şaşırtmadan böyle devam ediyor. Türkiye %0,96 ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Yunanistan’ın ve Polonya’nın dahi altında.

2019 yılında AR-GE harcamalarına miktar olarak baktığımızda ise doğal olarak ABD satın alma gücü paritesine göre 612 milyar dolarlık harcamasıyla (neredeyse Türkiye’nin GSYH’sine denk) liste birincisi. 500 milyar doların üzerinde AR-GE harcaması yapan Çin ikinci sırada. Japonya ve Almanya’nın ardından 100 milyar dolarlık harcamasıyla elli milyon nüfusa sahip Güney Kore geliyor. Türkiye ise 15 milyar dolarlık bir AR-GE harcaması yapmış. ABD’de sadece üniversitelerin AR-GE yatırımları 70 milyar doların üzerinde.

ESAMEMİZ OKUNMUYOR

Peki bunun sonucunda 2020 yılındaki patent sayılarına bakalım. Avrupa Patent Ofisi (EPO) istatistiklerine göre 2020 yılında ABD 45 bin, Almanya 26 bin, Japonya 22 bin, Çin 13 bin 500 patent almış. Türkiye ise sadece 594 tane alabilmiş. Güney Koreli Samsung Şirketi tek başına 3 bin 276 patent almış. Bir şirket, evet tek bir şirket koskoca Türkiye devletinin altı katı yeni buluş gerçekleştirmiş. Çin teknoloji devi Huawei ise 3 bin 113 patent almış. Bunun gibi örnekler çok.

Sektörel bazda incelediğimizde medikal teknolojinin en fazla patent alınan sektör olduğunu görüyoruz. Yine ilk üç ABD, Almanya, Japonya. ABD 4300 medikal patent almış. Türkiye ise 28.

Bu farklar uçurum gibi. Uçurum demek bile az kalıyor. Bu istatistikler yeni dünya düzeninde hiçbir rolümüzün olmadığını gösteriyor. Çünkü yeni buluşlar; yeni üretim teknolojileri, yeni mallar ve yeni tüketim alışkanlıkları demektir. Dünyaya hiçbir şey sunmayarak kabul ettiren değil, kabul eden taraf olursunuz. Bunların sonucunda onların dünyaya sunduğu sosyal medyayı en fazla kullanan ülkelerden biri Türkiye. Sözde dindar nesil yaratmak için çıkılan yolda fenomen olma uğruna tüm değerlerinden vazgeçecek bir nesil yaratıldı.

Çözüm; yüksek kaliteli üniversite eğitimi, üniversitelere daha yüksek kaynak aktarımı ve bu kaynakların lümpen zevklerin mimari yansımaları için değil bilim için kullanılması.

Türkiye’de uygulanan politika ise üniversite giriş sınavında barajların kaldırılması...  İçler acısı hali pür melalimiz.