.


8 Ekim 2021... Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Habertürk’te katıldığı bir yayında şu cümleleri kurdu:

“... Bu bir şantaja dönüştü. Tayyip Erdoğan kitlesini konsolide etmek için ısrarla, ‘Biz gidersek başörtüsü yasağı geri gelir, imam hatipler kapatılır’ diyor. Korku iklimi muhafazakarları kendileriyle çatışır hale getirdi. 28 Şubat’ın geri dönme riski var. Tek başımıza iktidara gelirsek yapacağımız ilk işlerden birisi başörtü özgürlüğünü yasal anayasal teminat altına almak olacak. İktidar ittifakla olursa, (CHP-İYİ Parti) 28 Şubat kararlarının yeniden gündeme gelmemesi mutabakatıyla o ittifaka girerim.”

9 Mayıs 2022’de de DEVA lideri Ali Babacan, İstanbul’da gençlerle buluştu ve şu cümleleri kurdu:

“AKP’ye destek verenlerin önemlibir kısmı daha kötüsünden korktukları için destek veriyor. Üzerimizde çok büyük bir sorumluluk var. Hem sorunları çözme hem de temel haklar konusundaki kazanımları koruma güvenini vermemiz gerekiyor. İnsanların bu dönemde kazanılmış hakları kaybetmeyeceğini bilmesi, bundan emin olması lazım.”

Diğer muhafazakar partiler, Saadet Partisi, HÜDA Par gibi partiler de zaman zaman “başörtüsüne anayasal güvence” istedi. Altılı Masa’nın oluşmasıyla birlikte masada olmasa da ikili buluşmalarda konunun gündeme geldiğini duyuyorduk. AKP’den kopan ve muhafazakar tabandan oy alması beklenen DEVA ve Gelecek’in AKP’yi derinden etkileyememesinin sonucunda görev yine CHP’ye düştü.

Çünkü...

Oy kaybetmeyi göze almak


DEVA, Gelecek, Saadet Partisi zaman zaman şu tablodan yakınıyordu: “Bize oy verecek kitle CHP’den rahatsız ve endişeli. CHP bu konuda adım atmalı.”

Kulislere yansıyan bilgilere göre, geçen pazar günü yaşanan masa buluşmasından önce, 27 Eylül’de, Babacan’ı ziyaret eden Kılıçdaroğlu’nun “endişeleri giderme” konusunda cümleler kurduğu belirtildi. Ki CHP liderinin “başörtüsüne yasal güvence” açıklamasını yaptığı gece yaptığı şu tespitin altını çizelim: “... Gelecekte gençlerimiz bu sorunlarla boğuşmasın diye bazen oy kaybetmeyi bile göze almak gerekiyor.” Kılıçdaroğlu, CHP yönetiminden değil ama tabanından, oy veren kitlesinden gelecek tepkilere rağmen bu açıklamayı yaptı.

Burada aklıma takılan şu:

Altılı Masa’nın beş partisinin, milliyetçi-muhafazakar çizgide olduğunu herkes biliyor. CHP’nin oyunun da yüzde 25-30 bandında gösterildiği, yüzde 60’tan fazla oyun “sağ” cenahta yer aldığını da pratiğimizden anlıyoruz. Bu arada “askeri vesayet” konusunda da endişeli bir durum yok! Yani... 28 Şubat gibi bir sürecin yaşanması ya da geriye dönüş ihtimalinin olmadığı bir süreçte CHP’nin oyunu yeniden sahasında kabul etmesi doğru bir iletişim mi? Bunu zaman gösterecek.

Aklıma takılan bir konu daha:

DEVA, Gelecek, Saadet vs... Son 20 yıllık pratikle ilgili, Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslar konusunda özeleştiri yapmayı düşünüyor mu? Bu başka bir yazı konusu!

SONUÇ: Bildiğim, bildiğimiz, 1990’lardan bu yana ABD’li, Batılı ideologların Türkiye’de sorunu “Kemalizm/Atatürk” üzerinden raporlarına yansıtmalarıydı. Bunun da alıcısının liberal/muhafazakar kanat olduğunu herkes biliyor. “Ilımlı İslam” diyen çizginin Türkiye’yi, NATO destekli darbe girişimiyle bile karşı karşıya bıraktığını yaşamadık mı?

SORU ŞU: CHP’nin Altı Ok’u tarihin tozlu raflarına mı kaldırıldı?