Cumartesi gecesi, TBMM’de çok önemli bir kanun kabul edildi: Nükleer Düzenleme Kanunu.

Kanunun kritik önemini geçen hafta bu köşede işledik. Anayasa Mahkemesi, ilgili yasayı geçen sene iptal etmiş, yenisi için Meclis’e tanınmış bir yıllık süre dolmak üzereydi. Kanun, 9 Mart’a kadar çıkarılmazsa, mevcut Nükleer Düzenleme Kurumu, teşkilatı ve bürokrasisiyle birlikte lağvolacaktı.

AKP, son dakikaya sıkıştırdığı bu yasayla, kendi kurduğu bir kurumun ortadan kalkma tehlikesini savuşturmuş görünüyor.



KURDUĞU SİSTEMİ BOZDU

Ancak o gece öyle bir şey oldu ki, AKP kurduğu bir kurumun lağvolmasını engellerken, enerji piyasasında kurduğu esaslı bir sistemi kendi elleriyle bozdu.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşme sürerken AKP’li vekillerin getirdiği değişiklik önergesiyle Elektrik Piyasası Kanunu’na öyle bir madde eklendi ki, elektrik üreten santralların enerji borsasındaki hareket kabiliyetleri sınırlandı. Adeta ‘narh’ getirildi.

(Benim az çok aşina olduğum, önceki nesillerin iyi bildiği ‘narh’, Osmanlı’dan miras bir kavram ve politika. Kısaca ihtiyaç maddeleri için sabit bir fiyat belirlemek anlamına geliyor.)

Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen fıkrayla EPDK’ya, üretim fiyatlarına müdahale yetkisi verildi. Kurum, elektrik üretiminin girdisi olan doğalgaz, kömür, rüzgar, güneş kaynaklarının maliyetini değerlendirerek, ‘destekleme bedeli’ belirleyecek.

‘Amaç, arz güvenliği ve tüketiciyi korumak’


Yeni sistem şöyle çalışacak: EPDK piyasalara bakacak. Elektrik enerjisi üretiminin girdisi olan emtia (kömür, gaz vd) fiyatlarında, maliyetler arasındaki farklar, ‘makul’u aşarsa altı ayı geçmemek üzere, destekleme bedeli belirleyebilecek.

Üretim maliyeti düşük üreticiden karşılanacak bu bedel, üretim maliyeti yüksek üretici için kullanılacak.


YEKDEM’e dair örtülü itiraf


Meclis’te maddeye eklenen yeni düzenlemenin gerekçesi, üstü örtülü itiraf gibi. YEKDEM mekanizmasındaki teşvik ve fiyatlarla  aslında bir kesime fazla kazandırıldığı kabul edilmişe benziyor.



Buyurun:

‘Hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, yerli kömür, ithal kömür ve doğalgaz gibi birbirinden farklı kaynaklar vasıtasıyla aynı miktarda elektrik enerjisi üretilmesi için katlanılan maliyetler, birbirinden oldukça farklılık gösterebilmektedir. Maliyet farklılıkları birbirine yakın olduğu dönemlerde piyasada sıkıntı oluşturmazken, üretim kaynak maliyetleri arasındaki farklarda yaşanan artışlar, serbest piyasa fiyatlarında makulün üstünde artışa neden olmuştur.’

Gerçek sebep çıldırtan faturalar


Asıl sebep, elektrik faturalarıyla birlikte vatandaşın da çıldıracak hale gelmesi. Ve bu tablonun ekonomideki krizle birlikte AKP’deki iktidar krizini de derinleştirmesi.

Ancak iktidar, bu çıplak gerçeği kendi medyasında, Rusya’nın Ukrayna savaşıyla birlikte artan enerji fiyatlarına çözüm olarak sunmaya başladı bile. Elektrik fatura artışında kendi yanlış politikalarının, imtiyazlı şirketlere sağlanan ölçüsüz teşviklerin, faiz inadının rolü yokmuş da tek sorumlu ‘kökü dışarıda enerji fiyatlarıymış’ gibi. ..



Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle tırmanan enerji fiyatlarının ‘içeriye’ yansımaması tabii ki düşünülemez ama bu savaş, asli neden değil, Türkiye’deki enerji fiyat krizinde ‘bardağı taşıran damla’ işlevi görüyor.

Herşeyi unutalım da o korkunç zamlı tarifelerin yeni yıla girerken ilan edildiği de unutulacak yani öyle mi? Rusya işgalinden iki ay önce yani.

Kimse saf değil.

Bakan bir gün önce şirketlere söyledi


EPDK’ya verilen,üretim fiyatlarına müdahale yetkisi, yasaya eklenmeden bir gün önce çevrimiçi bir toplantıda konuşulmuştu. Enerji Bakanı Fatih Dönmez, cuma günü Enerji Üreticileri Derneği (EÜD) ile bir araya geldi.

(Gama, Enerjisa, Zorlu, Limak, Akkuyu Nükleer, Borusan, Alarko, İçtaş’ın aralarında yer aldığı yaklaşık 60 büyük üretici şirketten söz ediyoruz.)

Fatih Dönmez


Şirketler kaygılarını anlatmış. Son indirimden hoşnut değillermiş. Çevrimiçi toplantıda Bakan Dönmez’in ‘tavan fiyat’ getirilme hazırlığından söz ettiğini öğrendik. (Narha benzettiğimiz tavan fiyatın enerji sektöründeki kavramsal karşılığı, ‘price cap’)

Ne var ki, enerji şirketleri yanlış buldukları bu karara o gün tepki göstermiş. Böyle bir kararın ciddi sonuçlara yol açacağını’ belirtip, ‘yenilenebilir enerjiye yatırım yapanlar cezalandırılır’ demiş.

Kararın etkili sonuçlar doğuracağı kesin görünüyor.