Türkiye’de siyaset, tarihsel sebeplerle lider odaklıdır. Ne kadar iddia edilse de siyasi partilerde demokratik çoğulculuk sözde kalmıştır.

Medyadan partiliye, önemli olaylarda herkes kafasını, gözünü, kulağını liderlerin yönüne çevirir.

Bu alışkanlık, 2023 seçimlerine giderken de değişmiyor. Türkiye, tarihinin en derin yoksullaşmasını yaşarken, Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu o kadar baskın ve öyle yoğun spekülasyon yapılıyor ki, muhalefetin sahadaki seçime yönelik çalışmaları, hak ettiğinden çok az yer bulabiliyor kendine.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tabii ki önemli ama bu meselenin yedi yirmidört konuşulmasının, gerçek sorunları gölgelediği kanısındayım.

Geçen perşembe, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka’nın davetiyle Akyurt’ta izlediğim belgesel film etkinliğinde tanık olduklarım ve hissettiklerim bu düşüncemi pekiştirdi.

“TÖZ” BELGESELİ VE KADINLAR

“Töz”ün adını, ödüllü bir belgesel olarak duymuş ancak izlememiştim. Film, uğradığı erkek şiddetinde ölümden dönen, sonrasında iç gücüyle, sanatsal yaratımın desteğiyle hayatını yeniden kuran bir kadının öyküsü. Akademisyen, Seramik Sanatçısı Tuba Batu’nun (Korkmaz) bu sarsıcı öyküsünü yine bir kadın yönetmen Neşe Uğur Nohutçu sinemaya aktardı.

Ataerkil zihniyetin kadına yüklediği ve hepsinden ayrı ayrı çok şey beklediği roller ile kimliklere dair sorgulamanın filmi de diyebiliriz “Töz”e.

İşte bu filmi, Akyurt’un Kızık köyü konağında, köyün kadınları, filmin yönetmeni, bu gösterim için Çanakkale’den gelen hikayeye konu sanatçı, Genel Başkan Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile hep birlikte bir köy salonunda izledik.

Sadece film değil. Öncesindeki ilk bölümde Nazlıaka’nın kürsüye davet ettiği Kızıklı anlattıkları, içimize fazlasıyla dokundu. Kamile Karakoç, Saadet Akan, Yasemin Şimşek konuştukça gözyaşları alkışlara karıştı.

Yüzlerce koyunu varken bugün hurdacılık yaptığını, tek dileğinin üç tekerli hurda bisikleti olduğunu, ekmek yapıp satarken un fiyatları nedeniyle artık satın alamadığını ve işi bırakmak zorunda kaldıklarını anlattılar. Bir diğeri down sendromlu bir çocuk yetiştirdiğini, neden bir Avrupalı kadının standardında yaşayamadıklarını, neden pazarda canının istediği yiyeceği alamadığını, tatil yapamadıklarını sordu Kemal Bey’e mikrofondan.

Kılıçdaroğlu da beşli çetelerin, uyuşturucu baronlarının adamı olmadığını söyledi. “Ne demek bu çağda elektriği doğalgazı kesmek” dedi... Aile Sigortası’nı anlattı. Anlattıkça da destek gördü.


CHP oy alamadığı yere çalışıyor


Kızık köyüne, Ankara merkezden 1 saat 20 dakika süren bir yolculukla ulaştık. Hava kararmıştı. Yaklaştıkça yollar çatallandı, ışıklar azaldı, tezek kokusu yükselmeye başladı. O ıssız, karanlık olduğu için de biraz korkutucu yolun, biraz sonra kapısındaki uzun masaya patlamış mısır kutuları ve meşrubat dizilmiş ışıl ışıl bir salona bağlandığını görmek şaşırtıcı oldu doğrusu.

Bu etkinlik için Kızık’ın seçilme nedeni ise şu: Kızık’ta son genel seçimde (2018)  CHP’ye 718 seçmenden sadece 14’ü oy vermiş. (Şimdi mahalle deniyor malum, 10 sene önce köyleri mahalle yaptılar)

CHP’li yöneticilerde yaptığım sohbette, önceki seçimde hiç oy çıkmamış ya da çok az oy çıkmış yerlere özel çalışıldığını, Kızık’ın bu yerlerden sadece biri olduğun söylediler.

İlçe başkanı opera bölümü mezunu


CHP Akyurt İlçe Başkanı Filiz Geygel, doğma büyüme Akyurtlu bir genç siyasetçi. İki yıl önce bu göreve getirildi. Ankara Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü mezunu. Yıllarca müzik öğretmenliği yapmış, piyano dersleri vermiş.

Akyurt’ta yaptıkları çalışmalar sonucu, CHP’nin oy oranını yüzde 60 arttırdıklarını açıkladı. Kılıçdaroğlu, konuşmacıların ardından çıktığı kürsüde, Akyurtluların Filiz Geygel’i yakın gelecekte daha iyi yerlerde göreceklerini söyledi. Bu cümle, milletvekili adaylığı olarak yorumlandı.

Sohbetlerde ilginç notlar aldım. Bireysel silahlanma oranının yüksek bir yer olduğu Akyurt’ta, Filiz Hanım, ilçe başkanlığına atanınca önce burun kıvıranlar, görünce bir selamı esirgeyenler çok olmuş. Çalışmaların etkisi görüldükçe bu olumsuz tutumların tamamı ortadan kalkmış.

Akyurtlu kadınların bir bölümü desteklerini açıklamasına karşın fotoğraf çektirmek, yan yana görünmek istemediklerini, bundan endişe ettiklerini söylüyormuş. Bunun nedeni ise CHP’ye üye olan, CHP’li yöneticilerle görünen kadınların, AKP’li belediye tarafından yakın markaja alınmasıymış.

Gece geç bir saatte Kızık’tan dönerken kadınların “Buraları başa gelince de unutmayın” sözü kaldı kulağımda.