Bütün milli bütçeler gibi yıllık olarak planlanan 2022 bütçesi, altı ay geçmeden bir “ek bütçe”ye ihtiyaç duydu malum.

2018 yılı öncesinde bütçe kanununu Bakanlar Kurulu, yani hükümet TBMM’ye sunardı. Artık böyle bir şey olmadığı için bütçe kanun tekliflerinin Cumhurbaşkanı sunuyor. Ama onu TBMM’de Hazine ve Maliye Bakanı savunuyor.

Ek bütçe görüşmeleri dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonla mücadeleye katkı amacıyla 241.3 milyar lira vergi gelirinden vazgeçtiklerini söyledi. Ama dün aynı gün içinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faizi yine 14’te sabit tuttu. Bu ikisinin birbiriyle hiç bağlantısı yok nasılsa.

Mayısta yüzde 73.50 olarak açıklanan enflasyona rağmen, Cumhurbaşkanı öyle istiyor diye faizi sabit tutmanın enflasyona etkisini Bakan Nebati bilmiyor olabilir mi hiç? Tabii ki biliyor ancak halkın zekasıyla alay etme pahasına bilmezlikten geliyor.

Nebati’nin ek bütçe görüşmesi başlarken yaptığı konuşmadaki “inciler” bununla sınırlı değil. Hazine ve Maliye Bakanı bakın nasıl sürdürüyor sözünü:

- 90’lı yıllarda kronik bir sorun haline gelen enflasyonu, iktidara geldiğimiz andan itibaren uyguladığımız ihtiyatlı politikalarla düşürdüğümüz gibi tekrar düşürmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.

- Vatandaşlarımızın günlük hayatlarını etkileyen olağanüstü fiyat artışlarının alım güçlerine en az düzeyde yansıması için azami çabayı gösteriyor ve gerekli adımları ivedilikle atıyoruz.

★★★

Aklıbaşında bir vatandaşın konuşma metnindeki şu gaflet karşısında dumura uğramaması zor. Enflasyon bugün de 90’larda olduğu gibi dizginlerinden boşalmamış, sanki tek hanede istikrar sağlanmış canı burnunda yaşamaya çalışan insanları yok sayan ifadeler. Hadi konuşma metnini geçelim de Hazine ve Maliye Bakanı’nın savunmak için orada bulunduğu ek bütçe, yoksul, dar gelirli halkın olmayan gelirlerinden parası olan kesimlere kaynak aktaran hükümlerle dolu. Bakan Bey bunun görülüp anlaşılmayacağını düşünmüş olamaz herhalde değil mi? Vaktiyle bütçeye yük oluşturmayacağı iddia edilen, 18 TL’ye fırlayan doları 12 TL’lere düşürdü diye göklere çıkarılan Kur Korumalı Mevduat için ek bütçeye 40 milyar TL ödenek ayrıldı. Böyle mi mücadele ediliyor enflasyonla?

Döviz üzerinden garanti verilen Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerini yapıp işleten müteahhit şirketler için de ek bütçeye yaklaşık 11 milyar TL ödenek konuldu. Neden mi? Kur arttığı için. Peki bu da mı enflasyonla kararlılık içinde yapılan mücadeleye bir örnek?

Bir yandan Kur Korumalı Mevduat diğer yandan otoyol, tünel, köprü hastane yani KÖİ projelerini yapıp işleten şirketler için kur garanti ödeneği. Etti mi size 51 milyar.

Bakan Nebati “Vatandaşlarımızın günlük hayatlarını etkileyen olağanüstü fiyat artışlarının alım güçlerine en az düzeyde yansıması için azami çabayı gösteriyor ve gerekli adımları ivedilikle atıyoruz” demiş.

Vatandaşı enflasyondan korumak üzere atılan adımlar; ek bütçeye, parası olan tasarruf sahipleri ve müteahhitlere kur garantisi için 51 milyar TL ödenek koymaksa, bir de korumasalar ne yapacaklar acaba.