Bir süredir hükümete yakın gazetelerin hep benzer başlıklarla çıkmasının nedenini merak ediyorum.

“Tesadüftür” deyip geçemiyordum. Zira neredeyse her gün, aynı konuyu seçip benzer başlıklarla manşet yapmak tesadüf olamaz.

“Belki o gazeteleri yöneten arkadaşların kafası hep aynı çalışıyor” diyesim geliyor. Çoğunu tanıdığım için bunun mümkün olmayacağını biliyorum.

“O halde, bir yerlerden ‘yarın şunu büyütün, şu açıdan görün’ telkinler geliyordur” diyorum sonunda.

★★★

Aynı gazetelerin dünkü başlıklarında da benzer bir durum vardı.

Tek kalemden çıkan bütçe haberlerinin ana fikri şöyleydi:

“4.47 trilyon lirayı bulan 2023 bütçesinden vatandaşa 1.2 trilyon lira refah payı olarak dağıtılacak.”

Sanırsınız, 2023’te 84 milyon refah içinde yüzecek.

Oysa aynı bütçenin ayrıntılarına bakıldığında 2023’te ülke olarak büyük bir vergi yüküyle, faiz batağıyla ve çok ağır bir yoksullukla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.

- Vergi yükü diyorum, zira bütçedeki gelir kaleminin tamamına yakını sizin bizim ödeyeceğimiz vergilerden oluşuyor ve bu yıl “gelirler” hanesine 3.81 trilyon lira yazılmış.

(Bu arada giderlerin 4.47 trilyon lira olduğunu ve gelirlerle kıyaslandığında her hâlükârda 600 milyar lira açık göründüğünü anlamışsınızdır. Geçen ay 79 milyar lira bütçe açığı verilmesine karşın bir gazete bunu “tarihi başarı” olarak vermiş. Bakalım şimdiden 660 milyar lira görünen bütçe açığı için hangi başlıklar atılacak?)

- Faiz batağı diyorum, zira 565,6 milyar liralık bir faiz öngörüsü var. (Düşünün ki bir Çanakkale Köprüsü’nün maliyeti 32 milyar liraydı ve biz millet olarak bu yıl 18 Çanakkale Köprüsü parasını faize ödeyeceğiz.)

- Yoksulluk diyorum, zira bütçede 258,4 milyar liralık bir sosyal yardım öngörülmüş. Bu şu anlama geliyor: Halkımızın önemli bir kısmı sosyal yardıma muhtaç yaşamaya devam edecek. Hangi iktidar 258,4 milyar lira dağıtılacak kadar çok yoksul yarattığı için övünebilir ki? Hakikaten insan “yaparsa AK Parti yapar” demeden edemiyor.

- 2023 bütçesinin detaylarına bakıldığında refah payının önemli bir kısmının paradan para kazananlara, patronlara, gideceği de anlaşılıyor. Kur korumalı mevduatlar için ayrılacak kaynak, patronlara doğrudan aktarılacak teşvik ve kaynaklar ve büyük şirketlere uygulanacak vergi istisnaları da bütçede en az sosyal yardımlar kadar yer tutuyor.

2023’te Diyanet’in günlük bütçesinin 98 milyon lira olacağını da unutmamak lazım.

Aynı yıl sadece Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın ülkemize maliyeti 6,64 milyar lirayı bulacak.

Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?

Cumhurbaşkanlığı Sarayı için bir yılda harcanacak para, 514 bin kişiye bir yılda yapılacak toplam sosyal yardım miktarına eşit!

★★★

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Amasra’daki maden kazasından sonra yaşanan ölümler için “kader planı” demişti.

Erdoğan ve ekibinin 2023 bütçesi de bir çeşit “kader planı” olarak karşımızda duruyor.

Madende alınacak tedbirlerle önlenebilecek ölümleri nasıl kader gibi görmemizi istiyorlarsa, önümüze koydukları büyük yoksulluğu, faiz batağını ve korkunç vergi yükünü de “kader” olarak görmemizi bekliyorlar.

Oysa yoksulluk da kader değildir, faiz batağı da enflasyon da...

Hepsi kötü, beceriksiz iktidarların, yanlış ekonomi politikalarının bir sonucudur.