SEVGİLİ okurlarım (normal takvimin işleyeceğini varsayarak) seçimlere bir yıldan biraz fazla zaman kaldı...

Ama biz milletçe seçim havasına girdik.

Başta iktidar partisi olmak üzere harıl harıl çalışmalar başlatıldı ama faydası olmuyor.

Peki bu acele neden?..

Çünkü korkuyorlar!

2023 seçimini yitirdikleri takdirde neler olacağını, yolsuzlukların hesabının nasıl sorulacağını hepimizde iyi biliyorlar.

★★★

İşte o yüzden seçim yatırımlarına ve oy hesaplarına şimdiden başladılar.

İlk yatırım yarın!

İstanbul’un 1453 yılındaki fethinin yıldönümünü törenlerle kutlayacaklar.

Ama asıl amaç başka!

Devletin ve milletin büyük bir ulusal varlığı olan Atatürk Havalimanı’nı ‘başarıyla’ yok ettiler ya, onu özellikle kutlayacaklar.

Olacaklar belli...

Bindirilmiş kıtalar törene getirilecek, AKP ve MHP örgütleri tarafından toplanan kalabalıklara slogan attırılacak, kendileri nutuk çekecek falan filan...

Ve Fatih Sultan Mehmet gibi bir padişahın adı bile günlük siyasete alet edilecek.

Bu gibi aymazlıkları sergileyenler ise o koskoca, dört dörtlük havalimanını niçin kapattıklarının hesabını hiçbir zaman veremeyecek.

★★★

Şimdi başımıza bir de “uzay yolculuğu masalı” çıkardılar...

İlk müjdeli haberi dünya liderimizin ağzından duyduk!

Uzaya bir Türk gönderecekmiş!

Ne zaman?

2023 yılında.

Haa, demek ki bu da bir seçim yatırımı.

Sanayi Bakanı Mustafa Varank resmen açıkladı.

Birkaç gün içerisinde, uzaya gidebilmek için tam 31 bin vatandaşımız başvuruda bulunmuş.

Şu anda belki 100 bin’i geçmiş olabilir!

★★★

Hep böyle ciddiyetsiz, saçma sapan açıklamalar yapıyorlar.

Zannediyorlar ki millet bu numaraları yutar ve kendilerine oy verir.

Resmen açıklanan bu 31 bin rakamının da büyük bir palavra olduğunu lütfen iyi bilesiniz...

Eğer bir ülkede birkaç gün içerisinde böylesine büyük bir macera sever kitle oluşmuşsa, onların da mutlaka bazı sorunları olması gerekmez mi!

-Türkiye’de geçim sıkıntısına düşmüş, iyice daralmış ve bunalmış.

-Eğer uzay yolculuğu için seçilirse meşhur olacak, Saray’da ve magazin sayfalarında boy gösterecek.

★★★

Konu öylesine ciddiyetsiz ki, kimse bu Cumhurbaşkanı’yla birlikte iktidara sormuyor:

-Yav abiler öyle diyorsunuz da, bu uzay yolcusunu hangi olanaklarımızla göndermeyi düşünüyorsunuz?

-Onu uzaya kim gönderecek?

-Bu işin maliyeti ne olacak?

-Kimlere kaç milyon dolar ödenecek?

-Uzaya kimin roketiyle fırlatılacak?

-Yoksa uzay roketini ve astronotumuzu uzayda taşıyacak nesneleri falan biz üretmeye başladık da haberimiz mi yok?

-Niçin 2023, tam seçim zamanına denk gelsin diye mi?

Bunların tamamı, bugünkü iktidarın panik belirtileridir zira dedim ya, artık geliyor gelmekte olan yok, gidiyor gitmekte olan var!

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi iki günden bu yana en yetkili ağızlardan yapılmakta olan bazı açıklamalara bakalım.

Suriye ve Irak’ın kuzey kesimlerine çok büyük askeri harekat düzenlenecek ve bu bölgeler terörden temizlenecek.

Çok güzel, bunu hepimiz isteriz...

Türk toplumunun neler yaşadığını, hangi çileleri çektiğini hepimiz biliyoruz.

Hayat pahalılığı ülkemizi dayanılmaz boyutlara sürükledi.

Recep Bey ve partisi giderek daha fazla yıpranıyor...

Ve işin onlar açısından en kötü tarafı çare bulamıyor, bu büyük yıpranmanın altından kalkmaları mümkün olmuyor. Ne yapsalar boş.

★★★

Şimdi iktidara yeni bir ‘çare’ gerekiyor...

İçeride ve dışarıda büyük askeri operasyonlar düzenleyip milletin dikkatini başka taraflara çekmek!

Böylesi, giderek yıpranan devlet yöneticileri ve iktidarlar tarafından sık sık başvurulan çarelerden biridir. Bütün dünyada nice örnekleri vardır.

Ezilen halkın dikkatini başka yere çekmek için savaşlar bile çıkarmışlardır.

Üstelik bizim başımızda olanların bir uygulaması daha var!

Asker falan değilim, bu işlerden pek anlamam ama ben bunların yerinde olsam, yapılacak operasyonları böyle davul zurna ile önceden açıklamak yerine birdenbire vurup, işi mümkün olduğunca az şehit vererek bitiririm.

Ulusal sorunlarımızı, terörle mücadeleyi bile iç siyasete alet etmekten kaçınırım.

Evet, önceden açıklanan bu operasyonlarda bile oy kaygısı olduğunu düşünüyorum.

Ne ayıp değil mi!