Sevgili okurlarım, 31 Aralık günü, başka bir deyişle yılbaşı, insanlarımız için önemli bir gündür.

Genç yaşlı, kadın erkek, zengin fakir hiç fark etmez...

O geceyi herkes kendi çapında eğlenerek, hoşça vakit geçirerek kutlamak ister.

Varlıklı olan eğer isterse lüks restoranlara, gece kulüplerine gider, sosyetik şarkıcıları falan dinleyip paraları sökülür!

Yılbaşı geceleri alkol tüketimi doruk noktasına ulaşır.

Bazılarımız geceyi bir şişe bira, ya da bir duble rakıyla idare ederken, bazılarımız iyice içip önce kafayı bulur ve sonra da sapıtır.

Bu konuda sayın iktidarımızın tavrını soracak olursanız yıllardan beri bellidir.

Özellikle alkollü içki fiyatlarına bu yüzden sürekli zam yapar ki içmesinler!

Yani amaç dinî bir uygulama değil, sadece ve sadece vatandaşın sağlığını düşünmektir!

★★★

Diyanet’in başında Ali Erbaş isimli biri var...

Her fırsatta devreye girip konuşmayı, ahkâm kesmeyi pek sever.

Konuşmalarının bazısını minber kürsülerinde elinde kılıçla, bazılarını ise kılıç olmadan yapıverir.

Makam aracı son model zırhlı Mercedes’tir, Ayasofya Camisi’nin minberine tırmanıp kılıçla ahkâm kesmesinin nedeni Osmanlı halifelerine özenmesidir.

★★★

Dinimizi temsil etmekle yükümlü olan Diyanet, ne yazık ki artık AKP iktidarının yan kuruluşuna, sözcüsüne dönüşmüştür.

Ellerinde sonsuz para var...

Bütçeleri, birkaçı dışında tüm bakanlık bütçelerinden çok daha büyük.

Oradan bir karar çıktıysa, bir söz söylendiyse biliniz ki o sözler AKP iktidarının görüşünü yansıtmaktadır.

On binlerce camimizde, dünkü cuma namazında Diyanet’in bir hutbesi okundu. Hutbede şu ifade yer alıyordu:

“Yılbaşı kutlamalarının dinimizde yeri yoktur. Kültürel yozlaşmadır.”

Milyonlarca insanımız kendince yılbaşını kutlayacak. Yine kendince evinde, ya da aile ve dost ortamında yeni yıla  ‘mutlu’ bir giriş yapmaya niyetlenmiş olacak...

Ve Diyanet’in başında olan şahıs bu masum davranışa bile ‘kültürel yozlaşma, günahtır’ diyecek!

Burası İran mı, Pakistan mı, yoksa Taliban’ın yönettiği Afganistan mı?

Milyonlarca insanımızı dinimizi öne sürerek böylesine suçlamak Diyanet Başkanı olan o şahsın haddine mi düşmüş!                               

★★★

Türkiye her gün gözlerimizin önünde soyuluyor. İsraf ve yolsuzluklar arşa yükselmiş... Bu durumu yaratıp milleti soyanların büyük bölümü bu iktidarın kadroları...

Bazı siyasiler, üst düzey bürokratlar, devlet bankalarının yöneticileri ve müteahhit çeteleri.

Biz bu Diyanet’ten bugüne kadar “Yolsuzluk yapıp milletin parasını tokatlamak haramdır. Bunun dinimizde yeri yoktur. Ey iktidar bu işe adam gibi el koy, üzerine adam gibi git. Zira bu bir ahlâk yozlaşmasıdır” diye bir hutbe, fetva vesaire ne yazık ki duyamadık.

Varsa yoksa yılbaşı!

Bunu anımsatacak kişi ben değilim ama ayıp olmanın da ötesinde günahtır yahu.




Sevgili okurlarım, benim kendi kendime yarattığım ve çok uzun yıllardan beri sürdürdüğüm bir geleneğim (!) vardı.

Her yılbaşı öncesinde bazı aile bireylerine, tanışlara ve iş arkadaşlarıma Milli Piyango biletleri alıp armağan ederdim.

Aradan yıllar geçti ve bu iktidar, devletin altın yumurtlayan tavuğunu da sattı.

Çok özetle anlatmaya çalışayım...

Bu altın yumurtlayan tavuğu medya patronu Erdoğan Demirören’e hibe ettiler.

Ziraat Bankası tarafından sağlanan 750 milyon dolarlık ucu açık kredi ile Demirören ailesi Milli Piyango’ya sahip oldu.

Borcunu ödemesi bir türlü mümkün olmuyor. Sonra payının bir bölümünü bir İtalyan şirketine sattı. Böylece durduğu yerde para basan Milli Piyango da elimizden uçtu gitti.

Çok sayıda yandaş medya kuruluşu şimdi bu ailenin malı:

-Hürriyet, Milliyet ve Posta gazeteleri,

-CNN-Türk ve Kanal-D televizyonları.

Sonra bunlara loto, Milli Piyango vesaire gibi bir sürü şans oyunları eklendi.

İktidar, bu birkaç yıllık süre içerisinde Demirören ailesine çalıştı. Amaç özellikle bu medya kuruluşlarını devşirmekti ve A’dan Z’ye başardılar.

★★★

Şimdi Diyanet Başkanı diyor ki “Piyango, toto, loto ve bütün şans oyunları dinimizce haramdır ve günahtır.”

Fakat gel gelelim medyada yılbaşı öncesinde Milli Piyango ilanları yine yayınlanıyor...

Ama bu kez farklı bir ifade ile!

“Yılbaşı çekilişinde TAMAMI DAĞITIM GARANTİLİ büyük ikramiye...”

Peki bu ifadeyi bütün ilanlarında niçin kullanıyorlar?..

Çünkü önceki çekilişlerin çoğunda bir mazeret üretiyorlardı:

“Ablalar abiler kusura bakmayın, büyük ikramiyeler yine satılmayan biletlere çıktı...”

Yani paralar kasaya, çekiliş sahibi şirkete kalıyordu.

Kamuoyunda büyük tepki oluştu. Eğer verdikleri bu ilanlar doğruysa, demek ki şimdi vazgeçmişler, dağıtım garantisi veriyorlar!

Peki bunların hesabı sorulmayacak mı?    

★★★

Şimdi karşımıza çok ilginç bir tablo çıkıyor...

Bir yanda iktidarın şubesi gibi çalışan Diyanet Başkanı var, “Şans oyunları haramdır, kumardır. Sakın oynamayın” diyor.

Öbür yanda iktidarın bir başka şubesi ve destekçisi olan Demirören grubu ise harammış helalmiş dinlemiyor, “Koş vatandaş, al vatandaş, tamamı dağıtım garantili” diye bas bas bağırıyor.

Şimdi biz bu ikiliden hangisine inanmalıyız?

Bu ortamda bir sömürü aracına dönüşen yılların Milli Piyango’sunu defterimden silmekle, galiba en doğru kararı vermiş oldum.

Benim okyanusta bir damla olan küçücük boykotum sonucu etkilemez de, ne halleri varsa görsünler!