Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro... Dünyada 5 kez yılın futbolcusu, 4 Altın Ayakkabı, 34 kupa, 1100’den fazla resmi maç, 800’ün üzerinde gol. Sayfalar dolusu bir kariyer. Ulaşılması çok güç bir başarı öyküsü...

Hal böyle olunca bu denli büyük ustaların zirvedeyken emekliliğe uğurlanmalarının da kariyerleri kadar muhteşem olacağını hayal ederim. Gelin görün ki; bazen gidişat hiç de öyle olmuyor.

30 yıldan fazla içinde bulunduğum spor camiasında, yaş almış sporcuların henüz jübile yapmadan milli takımlara veda etmelerini bir türlü anlamaz, kabullenemezdim. Bana göre; 'Madem oynamaya devam edeceksin, milli takımı neden bırakıyorsun' idi...

Ama Ronaldo olayı bana bu durumu o kadar güzel anlattı ki... Starların milli takımlarından neden erken/zamanında ayrıldığını öğrenmiş oldum. Hemen hepsi bu duruma düşmeden, takdire şayan bir şekilde, gürültüsüz patırtısız, tarihteki yerlerini alıyorlardı. Galiba doğrusu da buydu; her ne kadar kabullenmesi çok zor olsa da...

Ancak görünen o ki, Ronaldo; yaklaşan bu doğal sonu içselleştiremeyip kendisini buna hazırlayamamış. Profesyoneller de maalesef doğru yönlendirememişler. Oysa Katar’a gelirken, artık milli takımı bırakacağını, son kez o formaya katkı sağlamak için genç arkadaşlarının yanında olacağını açıklasa, mevcut durum bu denli bir trajediye dönüşmezdi. Ancak belli oldu ki, o dökülen samimi gözyaşlarının nedeni tamamen 'kabullenememekte' gizli. Neyi? Doğal seleksiyonu... Yoksa iş, ne Portekiz’in elenmesi ne de şampiyon olamamasında değil.
Kontrol edilemeyen star egosu da bu olsa gerek...

Bakalım büyük usta, kulüp kariyerini doğru düzgün sonlandırabilecek mi? Göreceğiz...

* * *

ERDEM CAN...


Geçen pazar günü Ülker Arena’da oynanan Fenerbahçe-Türk Telekom basketbol maçını, adı adeta Fenerbahçe ile özdeşleşmiş olan, Türk Telekom koçu Erdem Can’ın takımı kazandı. Fenerbahçe’nin kısa rotasyonundaki sakat oyuncuları, diğer oyuncuların gününde olmaması vs bu mağlubiyet için her ne kadar gerekçe olabilse de, sahada görünen o ki Erdem Can; tecrübesi, doğru takım kurgusu ve rakibi iyi analiz ederek açık kapı bırakmaması ile maça damga vurdu.

Aslında tam tersi bir sonuç olsa da normal karşılanırdı. Zira Fenerbahçe, EuroLeague’de şampiyonluk hedefleyen başarıları ile bizleri gururlandıran bir organizasyon.

Erdem Can geçmişte Ankara’da basketbol oynayan, Siyasal Bilgiler mezunu, iyi eğitimli, iyi İngilizce bilen, çok iyi bir aile babası ve antrenörlük basamaklarını adım adım çıkan, en son Fenerbahçe’de üstat Obradoviç’in 7 yıl aktif yardımcılığını yapan, devamında NBA’den getirilen Kokoskov’un yardımcısı... Sonrasında NBA’de asistan koçluk yapan ilk Türk antrenör olan, dolu dolu bir kariyere sahip donanımlı bir başkentli...

Obradovic sonrası yönetim tarafından muhtemelen cesaret edilemediği için koç yapılmayan Can için, Ülker Arena’da Fenerbahçe'ye karşı galip gelmek, içinde farklı duyguları barındıran bir sevinç kaynağı olsa gerek...

Görünen o ki; EuroLeague yakın gelecekte basketbol dışında da dört dörtlük eğitime ve tecrübeye sahip bir Türk koça sahip olacak. Bu; Fenerbahçe’de de olabilir, başka bir kulüpte de. Türk Telekom yönetiminin bu değeri kaybetmemesi için ileriye dönük yatırım ve planlarını acilen gözden geçirmesi lazım. Yoksa kaçan balık büyük olacak, bizden söylemesi...