İlk defa Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi gerçekten takdir ettim. Dedi ki; “Merkez Bankası bağımsızlığı diyeceksiniz ama yok öyle bir şey... Siyasetçi olarak biz sorumluyuz. Faiz artmayacak artık, bunu unutun!”

Helal olsun valla... Kimsenin dile getirmediği, Erdoğan’ın “bağımsız” diye nitelediği, Merkez Bankası Başkanı’nın “bağımsızcılık” oynadığı bir ortamda herkesin bildiği gerçeği söyledi.

Nureddin Nebati


★★★

İyi bir şey mi? Değil! Faydalı mı? Ülkeyi batırır! Yine de harbi adam çıktı. Evelemedi, gevelemedi...

Bu saatten sonra Merkez Bankası bildiğin devlet adına işlem yapan piyasa oyuncusu... Malumun ilamı, önceden yapılanların resmiyete dökülmüş ilanı...

★★★

Merkez Bankası Başkanı’nı Bakanlar Kurulu seçer, Cumhurbaşkanı atar. Bakanları Cumhurbaşkanı atadığına göre kimi seçerler sizce?

Daha önce yabancı bir gazeteci tarafından soruldu; “Bağımsız mısınız yoksa saraya mı bağlısınız?” Zamanın başkanı terledi, “araç bağımsızlığımız var” diyebildi. Bırak bu işleri diyeceğim ama zaten bıraktırıldı... Nitekim doğruyu söylemeye bile cesaret edememişti.

Araç bağımsızlığı dediği faizler... Nebati; “Faiz artmayacak artık, bunu unutun” dediyse demektir ki aracını çekmişler... Adama “yeme bizi” derler...


Dolar bir süre artmaz ama...


Bir süre boyunca doların hareketleri akvaryumdaki balık misali kontrollü gidecek sanki... Yurtdışı ile ilişiği kesilmiş. Kendi fanusunda dönüp duracak gibi...

Kısaca ülkenin ekonomi yönetimi açık denizde bu işi idare edemeyeceğini kabul etti. Yurtdışı yatırımcıların düzenini bozdu, aklınca düzeltti ama ülkenin ekonomisini boğdu!

★★★

Önce Türk bankaları, yabancı bankalara Türk Lirası veremesin diye kısıtlama getirilmişti. Öyle ya, yabancılar Türk Lirası borç bulamazlarsa, Türk Lirası dolara karşı değer kaybeder diye nasıl pozisyon açarlardı? Açamazlardı! Türk Lirası da yerinde kalırdı. Buraya kadar tamam...

Kur korumalı mevduat çıkartıp gerekirse büyük zararları göze alıp yurtiçinden dolara yeni para akışını kestiler. Şimdi şirketleri bunu kullanmaya zorluyorlar. Yoksa kredi vermeyiz diyorlar.

★★★

Zira doların artmasından öylesine korkuyorlar ki; bu önlemlerin sonuçları hakkında yok fikirleri... Herkesin gözü dolarda şimdi... Bir toplum daha fazla nasıl dolarize edilebilir ki? Gerekirse seçime kadar baskılarlar... Kamu bankaları yine olmayan doları satar. Hem bu sayede kişi başı gelirden, borçlara kadar dolar ile hesaplanan Türkiye’nin ekonomik görünümünü makyajlarlar... Hem de ekonomi düzeliyor algısı yaratırlar. Hesap bundan ibaret...

★★★

Ancak Türkiye doğalgaz bile alamıyor mevcut haliyle... Türkiye’nin yurtdışından gelecek dövize ihtiyacı var. Bırakın gelmeyi, buradakiler bile hâlâ kaçıyorlar.

Sen ne yapmışsın? Ekonominin imajını dağıtmışsın. Bu oyun bir gün illa bitecek. İşte o zaman fatura çok yüklü gelecek.

Sedef Kabaş’ın tutuklanmasının faturası


Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun kanunilik unsurunu taşımadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Vedat Şorli kararı açıkça ortaya koyduğu halde, Anayasa dışı müdahale ile Sedef Kabaş’ın tutuklanması, Türkiye’deki adalet uygulamasının göstergesi niteliğinde sayıldı... Böyle bir olay ile dünyaya afişe olmuşken, Osman Kavala davasından dolayı Avrupa Birliği’nden “yaptırım” yiyeceğimiz de açıklanmışken... Kim güvenip Türkiye’ye parasını getirir? Kim ülkeye yatırım yapıp, işçi çalıştırır?



★★★

Gelmezler. Belki Araplar gelir, onlarda Varlık Fonu’nun mallarını ucuza kapamak için garanti almasalar, semtimize uğramazlar... Nitekim Erdoğan, Türk-Arap İşbirliği Forumu’nda “eksen kayması” yorumlarına Mehmet Akif’in dizeleriyle anlatırken; “Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir... Arabın Türk, hem sağ gözüdür, hem sağ elidir...” demesi zaten gösteriyor bütün niyeti.  Hayır mı şer mi bilmem ama satıştayız biz satışta... Sağdan, soldan ataklarla hem de kelepir fiyatına...