İktidar ittifakının TBMM’ye getirdiği ‘Dezenformasyon Yasası’ var. Karakter meselesi tabii ama nasıl oluyorsa hepsi aynı fikirde yasayı geçirmek niyetinde maşallah...

Bu sayede medyaya, sosyal medyaya, internet haber sitelerine ve dijital ortamdaki yayınlara yeni bir sansür, baskı, ceza düzenlemesi yapılması uygun görülüyor.

★★★

Madem öyle bakalım elimizdeki örneğe... Bunda bir ay kadar önce Twitter’da “Türkiye şeker ithal edecek” konulu bir yazı okudum. Ağırlıklı olarak şeker fabrikalarının peşkeş çekilmesinden bahsediyordu.

Peki, bu suç mu? Yeni Dezenformasyon Yasası’na göre suçun alası...

Nitekim yasanın 29’uncu maddesinde “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu icat edilerek hatta Türk Ceza Kanunu’na eklenerek 3 yıla kadar hapis cezası getiriliyor.

Biraz daha uğraşırlarsa icat edilen bu yeni suç terör kapsamına da sokularak hapis cezasının yarısı kadar artırılması öngörülüyor.

★★★

Sahi bunun suç olduğuna kim karar verecek?

Şeker ithal edilecek haberini okuduktan birkaç gün sonra, 16 Nisan’da Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, başta şeker olmak üzere gıda arzı konusunda hiçbir sıkıntı olmadığını, zam fırsatçılarının ‘algı operasyonu’ yürüttüklerini öne sürerek şekerde Türkiye’nin kendine yeterli stokların bulunduğunu söyledi.



★★★

Koskoca Tarım ve Orman Bakanı’nın eldeki verilere bakıp durumu anlayamayacak kadar kapasitesiz, hesap yapamayacak kadar aciz olduğunu aklıma bile getirmem.

Göz göre göre yalan söyleyecek kadar pişkin de olmayacağına göre demek ki ithalat haberini yapan halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydı. Bu haysiyetsizi içeri alıp 3 yıl hapis cezası ile yargılamalı. Yok, şeker yetmeyecekmiş de yok ithal edilecekmiş? Sen kimsin terör yaltakçısı?

★★★

İşin enteresan tarafı bir ay geçti, geçmedi, Ticaret Bakanlığı 400 bin ton şeker ithalatı için karar çıkardı! Nasıl yani? Hani şeker yeterliydi? Zam fırsatçıları algı operasyonu yapıyordu. Hani hiçbir sıkıntı yoktu?

Hatta öyle ki pancar üreticisine de üretim kotasıyla sınırlama getirerek pancar ekilen arazilerin önemli kısmının boş ve atıl kalması, ekim yapılmaması söylenmişti. Özelleştirilen şeker fabrikalarının geniş arazileri imara-ranta açılmıştı.

★★★

Bu hesapsızlık nedir diye mi sorsam yoksa bilerek bu hale getirildi mi desem? Maliyeti, şu anda dünya emtia borsalarında şekerin tonu 550 dolardan işlem görüyor.

Nakliye ve lojistik giderleriyle birlikte ton başına gümrüksüz-vergisiz ithal maliyetinin yaklaşık 800 dolar tutarında... Bu fiyatlarla 400 bin ton şeker ithalatına ödenecek para en az 320 milyon dolar olacak.

★★★

Ödeyeceğimiz meblağı satılan şeker fabrikaları ile karşılaştırırsak,

Kırşehir Şeker Fabrikası 48 milyon dolara,

Yozgat Şeker Fabrikası 40 milyon dolara,

Niğde-Bor Şeker Fabrikası 49 milyon dolara,

Çorum Şeker Fabrikası 76 milyon dolara,

Turhal Şeker Fabrikası 82 milyon dolara satıldı.

Hepsini topla daha 295 milyon dolarda.

Sattığımız fabrikaların paralarının üzerinde 25 milyon dolar daha koyarsak bu yıl için ihtiyacımız olan şekeri ithal edebileceğiz.

★★★

Şeker fabrikalarını satıp yurtdışından şeker ithal etmek farklı bir boyutta ülkeyi sevmek demek.

Sahi, bu durumda Tarım ve Orman Bakanı kasıtlı olarak yanlış bilgi mi yaydı? Yasa geçseydi 3 yıl ile mi yargılanacaktı?

Yoksa haberi yapan arkadaş bizzat Tarım Bakanı tarafından yalanlandığı için mahkeme mahkeme dolaşacak mıydı?

Bak ama dediğim çıktı, şeker ithal ettiler diye mahkemede kendini, savunsa işe yarayacak mıydı? Bu topraklarda bir zamanlar adalet vardı. Yerini utanmazlık aldı.

Yetkiyi isterken dolar 4.71 idi...


Dolar 4.71 idi... “Bu kardeşinize verin yetkiyi” dedi... Kardeş bu, ister de verilmez mi? Kıyıda köşede kalmış ne kadar yetki varsa kendisine devredildi.

Kötü yönettiği belli olmasın diye sayılarla oynandı, döviz suni olarak baskılandı, hesaplama yöntemleri değiştirildi... Sonrasında geldiğimiz yer burası...

Her şey ateş pahası...

Değerli halkımızın nasıl bir hayal dünyası içinde yaşadığı, neye istinaden oy kullandığı, bütün dünyayı bize düşman sandığı biliniyor.

Sonuçta bu millet profesöründen, simitçisine telefonda polis, asker, savcı diyenlere hatta Çiftlikbank tombiğine dahi inanmış üstüne de dolandırılmış saf insanlardan oluşuyor. Sizce akıllanmış olma ihtimalleri nedir?