Haberi, fotoğrafı gören ve ardından kopan tartışmaları okuyanlar vardır. Ben duymayan ve okumayanlar için yazayım: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bayram’da Trabzon’u transit geçip Rize’ye ve yol üzerindeki bazı ilçelere bir gezi düzenledi. Kalabalık dinleyici kitlesine konuşmalar yaptı. Tayyip Erdoğan’ın en yüksek oy desteği aldığı kentlerimizden biri olan Rize’de “bayramlık gövde gösterisi” yankı buldu.

Büyük ilgi çekti.

Ekrem İmamoğlu geziye çıktığı otobüste beraber olsunlar, gördüklerini, duyduklarını, hissettiklerini yazsınlar diye İstanbul’dan gazetelerde köşe sahibi, TV tartışma programlarında “kızıştırıcı, konuşanın sözünü kesici, birbirine düşürücü, iktidar partisini kollayıcı, kumpaslar kurulup hapse konmuş suçsuz subaylara çamur ve iftira atıcı, Fetullah Gülen ve Tayyip Erdoğan’a toz kondurmayan tavırlı” çok bilinen gazetecileri de çağırdı.

Şekil aynı.

İçerik tanıdık.

Tayyip Erdoğan 20 yıldır yapıyor. Topluyor aynı gazetecileri; ABD’ye, Rusya’ya, Avrupa’ya, Afrika’ya giderken kullandığı VIP uçağına bindirip birlikte götürüyor. Onlara havada uçarken demeçler veriyor, birlikte yan yana oturtup fotoğraflar çektiriyor ve çoğunlukla gittiği ülkeden gezinin amacıyla ilgisi olmayan cümleleri sırf Türkiye’nin iç kamuoyu duysun diye “VIP otobüs gazetecilerine” yazdırıyor.

Benzeri oldu.

Hiçbir yeniliği yok.

Bayatın bayatı; kullanıla yıpratıla halkın da artık yüzüne bakmadığı bu “doldur otobüse gazetecileri propagandanı yazsınlar gezisinin” aynısını yeni umut lider Ekrem İmamoğlu tekrarladı.

Kirli bir çorap gibi...

Koktu bu benzerlik.

★★★

İnsan bir durur.

Tartar, düşünür.

Yenisin.

Yenilik yapmalısın.

Tayyip Erdoğan’ın uçağında yaptığının aynısını Ekrem İmamoğlu otobüsünde yeniden şekillendirdi. Önce gazetecileri sabah erken uçağına doldurup Trabzon’a uçurdu, oradan da Tayip Erdoğan’ın VIP uçağının iç yapısını aynen taklit etmiş otobüse bindirip Rize’ye hareket ettirdi. Otobüste orta yerde bir masada Ekrem İmamoğlu oturuyor ve o bilinen tandık parlatma gazetecileri (içlerinde gazeteciliği hakkıyla yapan yıpranmamış bir iki isim var; onları ayrı tutarım ve böyle bir karenin içinde yer aldıkları için kalemlerine yazık ettiklerini düşünürüm) başkanın arkasında ve önünde fincancı katırı gibi dizilmişler.

Fotoğraf yayınlandı.

Görsün Türkiye!

İşte: Yeni Lider.

İmamoğlu’nun Erdoğan’dan bir eksiği, geride kalır bir yanı yok (!) Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduysa Ekrem İmamoğlu da Cumhurbaşkanı olur. Rize otobüsünün topluma, parti liderlerine duyurmak istediği mesaj buydu. Nitekim daha önce Tayyip Erdoğan’ın uçağına binen parlatma gazetecileri, bu kez İmamoğlu’nun otobüsüne binince “gördüm ki, Ekrem İmamoğlu vücudunun her hücresiyle Cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyor” diye yazdılar.

Tamam da!

Türkiye, yeni bir Tayyip Erdoğan aramıyor ki... Ayrıca İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olmak istediği bilinmeyen bir haber değil... İstanbul’u yoğun kar sallayıp sarsarken İmamoğlu’nun İngiliz Elçisi ile “balık yemeye” gitmesi Cumhurbaşkanı olmak istediğinin ilanıydı.

★★★

Ekrem İmamoğlu’nun; Cumhurbaşkanı olmak istediğini duyurmak ve bu arzunun altını çizmek için “yanında çanta gibi gazeteci taşıma modeline” ihtiyacı yoktu.

Gidersin Trabzon’a.

Ulaşırsın Rize’ye.

Çıkarsın otobüsün üstüne; “Ben Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı olmak istiyorum. Beni destekleyin. Benim adaylığımı koyacağım ittifakın 400 milletvekili çıkaracağı çoğunlukla oylarınızı verin ki, bir yıl içinde yeni bir anayasa yapalım. Sultanlık düzeninden ileri demokratik parlamenter modele geçelim. Benim ilk 100 gün için yapacaklarım şunlardır. 200 gün için yapacaklarım da şunlardır. Kadromda şu değerli isimler vardır” dersin.

Rize’nin.

Trabzon’un.

Yerel gazetecileri var.

Dürüst kalemler.

Duyduklarını, gördüklerini VIP otobüs gazetecilerinden daha net, anlaşılır, samimi, eksiksiz yazarlar.

Türkiye duyar.

Dalgalanır.

Heyecanlanır.

Bir yenilik olur.

Ekrem İmamoğlu; “Ben Tayyip Erdoğan’ın uçağına ve otobüsüne binen gazetecileri de benim otobüsüme çağırdım çünkü ben değişim yapmak peşindeyim” diye özetleyebileceğim bir açıklama da yaptı.

Tamam da...

Bu değişim değil.

Bu bal gibi taklit.

★★★

Tayyip Erdoğan taklidi. Taklitçiler değişim yapamaz. Mustafa Kemal Atatürk; 95 yıl önce “İdare-i maslahatçılar (taklitçiler) esaslı inkılap (devrim) yapamaz” demişti. Ne gerek vardı; Tayyip Erdoğan’a benzemeye... Tayyip Erdoğan da yanında parlatma yazarı gazetecileri taşıyarak Cumhurbaşkanı oldu. Ve işte sonunu gördük:

Türkiye yanıyor.

SON BİR NOT: Gazetecileri VIP parti otobüsü ve VIP uçaklara doldurup politikacı parlatma yazıları yazdırmak Tayyip Erdoğan döneminden önce de vardı. Bu tip gazetecilik basının tarafsızlığını, bağımsızlığını yok etti. Okurun gazeteciye güvenini sarstı. VIP otobüs ve VIP uçağa doluşan gazeteciler pavyonlarda, gazinolarda zengin müşteriyi rahatlatmaya uğraşan konsomatrislere döndüler. VIP otobüs ve VIP uçağa doluşarak lider yağlaması yazan gazeteciler çalıştıkları gazetenin patronunun basın dışındaki işlerinin de Ankara’da takipçisi, teşvik çıkarıcısı, devlet bankasından dolar kredisi isteyicisi oldular. Benim fikrimce; bu tür gazetecilik çok kirlendi. Artık bundan vazgeçilmesi gerekir. Gerçek değişim olur.

Kirli çorap modeli!

Koktu bu ayaklar!