Bazılarından duyuyorum:

“Ben sandığa gitmeyeceğim!” diyorlar.

Yaşanan birkaç olaya kafalarını takıp, ona-buna kızmışlar!

Soruyorum:

“Sen TEK ADAM Sistemi’nin devam etmesini mi istiyorsun?”

“Asla!” diyorlar.

O zaman gülüyorum:

“Aziz kardeşim, sandığa gitmemek, demokrasiyle ilgisi olmadığını iddia ettiğiniz TEK ADAM SİSTEMİ’ni desteklemekle aynı şey değil midir? Sen ya da senin gibiler sandığa gitmezse, bu düzene oy vermiş gibi olmazlar mı? O zaman neden ağlaşıyorsunuz? Sandığa gitmeyenin şikâyete hakkı olmaz!”

Soruyor:

“Peki ama ‘6’lı Masa’ sevmediğim ya da sinir olduğum bir siyasiyi aday gösterirse ne yapacağım?”

“Yine de sandığa gitmek gerekiyor. Kişisel duyguları bir yana bırakıp aklına, mantığına ve vicdanına göre oy vermen lâzım. Sandıktan kaçmak ülkeyi sevmemekle aynı anlama gelir.”

★★★

Erkene alınmazsa 18 Haziran 2023’te yapılacak hayatî seçimde sandığa gitme oranının yüksek olması lâzım.

Düşük oy oranı iktidarın ekmeğine yağ sürer.

Katılım yüzde 80’in üstünde gerçekleşirse, ancak o zaman Türk insanının gerçek düşüncesi, gerçek kararı ortaya çıkacak.

Anket sonuçlarına ve yapılan hesaplara göre, yüzde 80’in üzerindeki bir katılma oranında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oylarının yüzde 50’yi geçmesi mümkün değil. Öyle bir durumda seçimi oy oranı yüzde 50’yi geçen muhalefet adayı kazanır.

Seçime katılma oranı yüzde 65, yüzde 70 gibi düşük oranda kalırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanma ihtimali önemli ölçüde artar.

★★★

Ülkesini seven, çoluk çocuğunun geleceğini düşünen her insanın mutlaka sandık başına gidip vicdani kanaatine göre, gönlünden geçen oyu vererek vatandaşlık görevini yapması şarttır.

Herkesin aklını kullanması gerekiyor...

İstenmeyen bir sonuç çıkarsa, hiç kimsenin ağlamaya, sızlanmaya, şikâyete  hakkı olmaz.

Sen yurduna, milletine, hürriyetine sahip çıkmazsan, yabancı ülkelerin vatandaşları mı gelip senin haklarına sahip çıkacak?

Uyuşturucu artık evlerde!


Ülkemizde birçok dertlerin yanı sıra sonunda “Uyuşturucu felâketi” de yaşanmaya başlandı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Haftada 5 bin uyuşturucu imalatçısı ve satıcısı yakalıyoruz” demesi, olayın dehşetini gösteriyor.

İçişleri Bakanı’nın açıklamaları, Türkiye’nin âdeta uyuşturucu cenneti olduğunun itirafı gibidir.

Peki, eski efsane İçişleri Bakanı Sadettin Tantan bu konuyla ilgili olarak ne diyor?

Uyuşturucuya karşı verilen mücadelenin topyekûn sürdürülmesi gerektiğini belirten Tantan:

“Maalesef ‘metanfetamin’ denilen uyuşturucu, talep yoğunluğundan ve iyi para getirdiğinden artık evlerde üretilip piyasaya yayılıyor” diyor ve ekliyor:

“Durum çok vahimdir ve tehlike büyüktür. İktidar ve muhalefet, bunu siyasi bir rant olarak görmemeli, ülkenin neslinin geleceği açısından birlikte mücadele etmelidir. Halk da mutlaka bilinçlendirilmelidir. Topyekûn mücadele edilmezse son pişmanlık fayda vermez!”

TEBESSÜM

Ağa’nın fiyakalı ismi!


Güneydoğu’da bir ağa politikaya atılacağı için kendisine etkili bir soyadı arıyormuş. Yalaka taraftarları “Ağam sana Panteroğlu gibi fiyakalı bir soyadı çok iyi gider” demişler.

Ağa da beğenmiş bu ismi... Adına Panteroğlu’nu eklemiş... Bir süre sonra denemek için yakın adamlarından birine: “Söyle bakayım benim soyadım neydi?” diye sormuş.

Adam düşünmüş taşınmış, bulamamış, boynunu bükerek:

“Kusura bakma ağam” demiş “Bir hayvanın oğluydun ama hangisinin oluğunu unuttum!”

GÜNÜN SÖZÜ


Bulunduğumuz yerden çok, gitmekte olduğumuz yer önemlidir.