Yıllar önce Prof. Dr. Celâl Şengör’ün ilginç bir görüşünü yazmıştım.

Üstat “Bu gidişle Türkiye kravatlı bir Afganistan olur” demişti.

Onun bu görüşü “Profesör amma da abartıyor. Atatürk Türkiye’sinin o hale gelmesi mümkün mü?” diye karşı çıkanlar olmuştu.

Geldiğimiz nokta ne? Celâl Hoca haklı çıkmadı mı? Ülke olarak gidişatımız öyle değil mi?

İktidar yetkilileri “Türkiye’nin Taliban inancıyla alakalı ters bir yanı yok” diyerek kafalarındaki düşünceyi ortaya koymadılar mı?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, bir siyasetçi gibi piyasaya sürülmesi, dini kullanarak siyaset yaptırılması sadece bir tesadüf mü, yoksa 2023 hedeflerinin bir parçası mı?

★★★

Ekonomi kötüye gittikçe, insanlar çoluğuna çocuğuna ekmek götürmek için çırpındıkça, gerçekleri daha iyi kavrıyor.

İşsizler, iş bulmaktan umudunu kesenler, ırgatlık, garsonluk yapan öğretmenler... Gıdada, elektrikte, doğalgazda, akaryakıtta fahiş fiyatlar... Tüm bunlar halka din perdesi altında unutturulmak isteniyor.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın hareketleri ve laiklik karşıtı söylemleri Anayasa’ya, yasalara aykırı ama ne gam? Arkasında Saray olduğu sürece onun açısından hiçbir sıkıntı yok. Hangi savcı soruşturma açabilir ki?

Ülkede hakim ve savcı teminatı olmadığı sürece yargının adaleti tesis etmesi, hakim ve savcıların bağımsız hareket etmesi zordur.

Anayasa’ya göre Diyanet İşleri Başkanı’nın görev ve yetkileri, İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir.

Oysa Ali Erbaş, siyasetin konusu olan alanlara din gözlüğüyle bakarak giriyor, açıkça dini siyasette bir araç olarak kullanıyor, iktidar partisinin bir elemanı gibi çalışıyor.

★★★

Ülkede hakim teminatı olmadığı sürece yargının adaleti tesis etmesi çok zordur.

Şeriat kurallarıyla yönetilen ülkelerin hali gözümüzün önündedir. İki yakaları bir araya gelmiyor, kavga, kargaşa, çatışma ve ölüm eksik olmuyor.

Afganistan’daki Taliban yönetimi, bunun en tipik örneğidir.

Prof. Dr. Celâl Şengör:

“Eğer siz bir milleti kapatırsanız, bilhassa kadını kapatırsanız, kafanızı kapatmışsınız demektir. Çünkü çocuğu kadın yetiştiriyor evde...” diyor.

Eğer ulusça aklımızı başımıza toplamaz da, doğru siyasilere, doğru partilere oy vermezsek maalesef sonunda akıbetimiz Celâl Hoca’nın dediği gibi olur!

 Kendimize de, güzel ülkemize de yazık etmeyelim!


TEBESSÜM

Günah çıkartan adam!


Eski yıllarda siyasiler arasında en iyi fıkra anlatan lider Süleyman Demirel’di... O, bir fıkra anlatma üstadıydı... Turgut Özal da fıkra anlatmayı çok severdi.

Şimdi onların bu geleneğini Doğru Parti lideri Rifat Serdaroğlu sürdürüyor.

İşte Serdaroğlu’nun son anlattığı ilginç bir fıkra:

“Bir Katolik, kiliseye gider, papazı bulur ve günah çıkartmak ister.

“Papaz efendi, benim bir günahım var, karımı aldattım” der.

“Anlat evladım açılırsın, Tanrı bağışlayıcıdır” der Papaz...

“Dün gece sekreterimin evine  çalışmak için gittim. Hava yağmurluydu, orada kaldım ve gece sekreterimle beraber oldum.”

“Üzülme oğlum, sen dua et, Tanrı affeder” der Papaz...

“Geçen hafta patronum evine yemeğe çağırdı, hava yağmurluydu, orada kaldım, gece karısıyla beraber oldum.”

Papaz “Ya sabır” çeker ve “Üzülme oğlum Tanrı bağışlayıcıdır” der.

“Papaz efendi, benim bir günahım daha var” der Katolik...

“Anlat evladım, Tanrı bağışlayıcıdır” der Papaz...

“Geçen akşam kayınvalideme gittim, hava yağmurluydu...” der demez Papaz, adamı susturarak bağırır:

“Buraya da yağmur yağmadan defol git ulan buradan, seni bağışlayanı ben affetmem!”

GÜNÜN SÖZÜ

Cahil ve bön bir insanla tartışmaya kalkarsan kaybeden sen olursun!