İktidarın, 41 canımızın gittiği Amasra maden kazasını kadere bağlaması inandırıcı mıdır?

O masum işçilerin ölümü Allah’ın çizdiği kaderin sonucu mudur?

Kimi yeni baba olmuştu, kiminin eşi hamileydi...

Madende yeterli önlemleri almayan sorumluların hiç mi suçu yoktu da, korkunç patlamayı kadere bağladılar?

Allah’ın başka işi yoktu da, maden işçilerinin ölümünü mü planladı?

★★★

İktidar hemen her meselede işin kolayını buldu. Sorumluluktan kurtulmak için kötülükleri kadere bağlıyor.

Kader nedir?

Kaçınılmaz olan kötü bir talihtir...

Yazgıdır...

Alınyazısıdır!

Peki uygar dünyadan kopup Ortadoğu ülkeleri arasında yer almak Türk ulusunun alın yazısı mıdır?

Toplumumuzun önemli bir bölümünün açlık sınırında yaşaması, yoksulluğun sürekli artması, insanlarımızın kaderi midir?

“Ne yapalım? Kaderimiz böyleymiş” diyerek talihimize küsmemiz mi gerekiyor?

★★★

Merak ediyorum. İktidar mensuplarının kendi sorumluluklarını unutup her şeyi kadere bağlamalarına acaba kendileri inanıyor mu?

Ortada ihmal var. Patlamanın bir hatalar zinciri sonucu meydana geldiği kesin! Facianın gerçek sebepleri bizce şunlardır:

■ Denetimsizlik...

■ İşçiye çok üretim baskısı...

■ Siyasi kararlar sonucu liyakatsiz kadrolaşma...

■ Yönetim ve denetimi ehline vermemek...

■ Eğitimsizlik, plansızlık...

■ Taşeron mantığıyla yürütülen yanlış idare...

■ İhmal edilen gaz sensörünün şüpheli durumu...

★★★

Bütün sebepler apaçık ortadayken, suçu kadere yükleyip “Grizu patlamaları işin fıtratında var” diyerek işin içinden çıkılmaz.

Allah insanlara akıl, fikir, idrak vermiş... Önlem almak gerek!

Suçu Allah’a atarak vicdanlarını rahatlatıp huzur bulamazlar.

Maden kazalarında Avrupa’da ilk sıradayız.

Tedbirleri ihmal edip denetimde hatalar yaptıktan sonra suçu kadere yüklemek insan hayatını hafife almak demektir.

★★★

Amasra’da, patlamanın olduğu madendeki tüm yetkililer ve sorumlu kişiler iktidarın adamlarıdır.

Şimdi onların suçlarının üzeri örtülürse, ileride yeni yeni kazalara, daha büyük facialara tanık olabiliriz.

9 yıl önce Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden faciasından sonra geçen bunca yıl içinde hiçbir şeyin değişmediğini, günümüzde de aynı ilkel zihniyetin devam ettiğini görmek bizleri son derece üzüyor!

“Hukukun olmadığı ülke!”


Seçime giderken, bağımsız medyayı ve internetteki aykırı sesleri susturmak için çıkarılan “Dezenformasyon Yasası” modern çağda Türkiye’yi çok geriye, demokrasinin olmadığı ülkeler arasına götürecek bir talihsizliktir.

Muğlak ifadeler ve belirsizliklerle dolu bu yasa için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski Türk yargıcı Rıza Türmen:

“Bu yasadan kaynaklanan devlet müdahalesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne gelirse, AİHM başvurunun esasına girmeden yasadaki belirsizlikler dolaysıyla aleyhte karar verir” diyor.

Avrupalılar ne yazık ki bizden “Hukukun olmadığı ülke” diye söz ediyor!

TEBESSÜM

İş arayan genç...


Bir tatil kasabasında patron, iş için başvuran delikanlıya:

“Eğer” diyor “Sekreterime işlerinde yardım edersen sana yatacak yer, yemek ve bir de maaş olarak asgari ücret veririm.”

İş isteyen genç “Önce görmem lâzım efendim” diyor. Patron:

“İşte, yapacağın işler burada, bak!” derken delikanlı:

“Hayır” diyor “İşleri değil, önce sekreterinizi göreyim!”

GÜNÜN SÖZÜ


Bir söylendiğinde “üç” anlayan kişi gerçek akıllıdır.